Bölümdeki şarkı kelebeğime.
Changbin'in Felix'e ettiği evlenme teklifi Hyunjin'e artık bir şeyler yapması gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştı. Artık Jeongin'e söylemeliydi. Jeongin'e özel bir şeyler hazırlamaya karar verdi, o böyle şeyleri çok severdi.
Hyunjin yapması gerekenleri planlamıştı. Sade olsa da şirin bir şeyler hazırladığını ve Jeongin'in bunları beğeneceğini umuyordu. Dolabının karşısına geçti. Birkaç denemeden sonra hafif yırtık bir kot ve v yaka bir kazakta karar kılmıştı. Aksesuarlarını da taktıktan sonra hazırdı. Hava çok soğuk değildi ama Jeongin'in üşüyebileceğini düşünerek küçük bir battaniye de aldı. Jeongin'in evine ulaştığında kapıyı tıklattı. Jeongin onu hazırlanmış görünce şaşırmıştı.
H: Hadi hazırlan sana bir sürprizim var.
Jeongin heyecanlanmış gibiydi. İçeri gidip üzerine dar siyah bir kot pantolon ve sarı bir kazak geçirdi. Saçlarını tarayıp biraz düzelttikten sonra masada duran yüzüklerini taktı. Gitmeye hazırdı.
Hyunjin onu görünce gülümsedi. Sarı renk, açık pembe saçlarıyla çok tatlı durmuştu.
J: Nereye gidiyoruz ?
H: Sürpriz.
Jeongin dudaklarını büzüp koltuğa yerleşti. Hyunjin dudaklarını öpmemek için kendini çok zor tutuyordu. Kısa bir yolculuktan sonra ormanlık bir alana gelmişlerdi. Kimse yoktu. Hyunjin onu önceden hazırladığı yere götürdü. Ormanda gezerken bulmuştu burayı. Her tarafları çiçeklerle doluydu. Jeongin çiçekleri çok severdi. Çiçeklere doğru heyecanla ilerledi. Hyunjin getirdiği örtüyü yere serdikten sonra üzerine yiyecek bir şeyler çıkardı. Jeongin hala merakla çiçekleri inceliyordu.
Bir şeyler yedikten sonra Hyunjin artık konuşması gerektiğine karar verdi. Hava karamaya başlamıştı.
H: Seni bugün buraya getirmemin sebebi artık bir şeyleri içimde tutamamam. Bunu nasıl söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum. Gerçekten dedikleri kadar zormuş.
Jeongin konuşmadan meraklı gözlerle ona bakıyordu. Ne diyeceğini biliyordu aslında, cevabını da biliyordu ama bu heyecanlanmasını engellememişti.
H: Söylemeden önce sana bir şey göstermek istiyorum.
Jeongin'e elini uzattı. Hyunjin heyecandan ne kadar hızlı yürüdüğünü ancak Jeongin tökezleyince anlamış ve yavaşlamıştı. Kısa bir yürüyüşten sonra önlerine yaprakların kapattığı bir yer çıkmıştı. Jeongin elini uzatıp yaprakları araladı. Küçük bir masa ve sahneye benzeyen bir platform karşıladı onu. Her taraf küçük ışıklarla süslenmişti. Hyunjin onu masya oturttuktan sonra sahneye çıktı ve eline mikrofonu aldı. Şarkıya başladığında Jeongin'in gözleri dolmuştu.
This life has twists and turns
But it's the sweetest mystery
When you're with me
We say a thousand words
But no one else is listening
I will beEvery night and every day
No matter what may come our way
We're in this thing together
The dark turns to light
We both come alive, tonight
I'm talking 'bout foreverNever gonna let you go
Giving you my heart and soul
I'll be right here with you for life
Oh, baby, all I wanna do
Is spend my every second with you
So look in my eyes
I'll be by your sideThe storms may come
And winds may blow
I'll be your shelter for life
This love, this love
I mean it 'til the day I dieOh, never gonna let you go
Giving you my heart and soul
I'll be right here with you for life
Oh, baby, all I wanna do
Is spend my every second with you
So look in my eyes
I'll be by your sideYeah, look in my eyes
I'll be by your side
For lifeŞarkının ikisi için anlamı büyüktü. İlk tanıştıkları zamanlarda Hyunjin onu tek başına bu şarkıyı dinleyip ağlarken bulmuştu.
Flashback
Jeongin kulakları kulağında yine kendi dünyasındaydı. Çok arkadaşı yoktu bu yüzden yine yalnızdı. Çalmaya başlayan şarkı ile gözünden düşen bir damlayı tutamadı. Oradan geçen Hyunjin bunu görmüştü. Jeongin'i uzun süredir tanımıyordu ama onu böyle görmek üzücüydü. Yanına gitmeye karar verdi.
H: Merhaba.
Jeongin bunu duymamıştı kulaklarından dolayı. Hyunjin omzuna dokununca ona döndü ve kulaklığını çıkardı.
H: Şey ben ağladığını gördüm ve iyi misin diye bakmaya geldim.
J: Evet iyiyim artık gidebilirsin.
H: İyi görünmüyorsun.
J: Bu seni neden ilgilendiriyor ?
H: İnsanların ağlamasını sevmiyorum. Hem anlatırsan rahatlarsın.
Jeongin biraz düşündü, onu çok tanımıyordu ama birine anlatmak istediği doğruydu. Anlatmaya karar verdi.
J: Sadece kimsem yok ve şarkıda hayatın boyunca yanında olacağım geçince
Jeongin cümlesini tamamlayamadan Hyunjin ona sarıldı. Sadece onun yanında olmak, onu her şeyden korumak istiyordu. İlk görüşte aşık olmak böyle bir şey miydi ? Jeongin'in kafası Hyunjin'in göğsündeydi. Kulağına fısıldadı
H: Artık yalnız değilsin, ben hep yanında olacağım.
J: Hayatım boyunca mı ?
Jeongin gerçekten bebek gibiydi. Hyunjin güldü ve onun saçlarını karıştırdı.
H: Hayatın boyunca.
O gün birbirlerine söz vermişlerdi, ne olursa olsun hayatlarının sonuna kadar birlikte olacaklardı. İkisinin dolu gözleri buluşmuştu. Hyunjin sesinin titrememesi için uğraşarak konuştu.
H: Benim minik kar tanem sana verdiğim sözü hep tutacağım. Hep yanında olacağım. Seni çok seviyorum.
Jeongin sandalyeden kalkıp koşarak ona sarıldı. Sonra Hyunjin'i de şaşırtarak dudaklarını birleştirdi. Tuzlu ama yumuşacık bir öpücüktü. Zaman durmuş gibiydi. Sadece ikisi vardı. Nefessiz kalana kadar ayrılmadılar. Ayrıldıklarında Hyunjin ona doğru eğildi ve alınlarını birleştirdi. Gözleri buluşurken ikisinin de gözyaşları mutluluktan akıyordu.
Hyunjin masaya gidip üzerinde duran küçük kutuyu alıp Jeongin'e uzattı. Jeongin açtığında bunun bir kolye olduğunu gördü. Ucunda bir kar tanesi vardı. Hyunjin kolyeyi alıp arkasına geçti ve taktı. Jeongin gülümsemesini silemiyordu. Hyunjin çok sevdiği gamzelerin ortada olmasından hiç rahatsız değildi.
Hava iyice soğuyana kadar orada oturdular. Rastgele şeylerden konuşuyorlardı. Ormanda olan tek ses ikisinin kahkahalarıydı. Serdikleri örtüye yatmışlardı. Jeongin'in kafası Hyunjin'in göğsündeydi. Hyunjin'in saçında gezinen elleri uykusunu getiriyordu. Bir süre sonra dayanamadı ve uykuya daldı. Hyunjin uzun süre konuşmamasından ve yavaşlayan nefeslerinden uykuya daldığını anladı. Onu rahatsız etmemeye çalışarak yerden kalkıp kucağına aldı. Geri dönüş yolunda hiç olmadığı kadar mutluydu. Hyunjin'in evine gelmişlerdi. Önce kapıyı açtıktan sonra Jeongin'i yatağa götürdü. Üstünü değiştirdikten sonra kendisi de yanına uzandı ve onun kokusuyla uykuya daldı.
Bundan sonraki bölümler biraz geç gelebilir. Çok yazamıyorum bu aralar nedense. Şimdiden özür dilerim. Okuduğunuz için tesekkurlerr 🥺💚💚