Hepinize merhaba!Yeni bölümle birlikte geldim. Uzun bir bölüm sizi bekliyor. Çok bekletmeden sizi bölüme alayım.
Yıldızlarımızı parlatmayı ve fikirlerinizi belirtmeyi ihmal etmeyin lütfen.
Keyifli okumalar.
Bölüm Şarkısı: Çağan Şengül- Canım Yanıyor
19. Bölüm: "İki Yüzlü Fotoğraf Karesi"
Kötülükten uzak bir çocuk tertemiz olurdu değil mi? Peki her çocuk zaten masum doğarken neden insanlar ve hayat o masum çocuğu kirletiyor.
Savunmasız bir çocuktan bir şey isteseniz size koşulsuz sevgi verir; kendimden biliyorum. Ama o koşulsuz sevgiyi herkes hak etmez. Dünya üzerinde öyle kötü insanlar var ki kötülüklerinde boğulmak yerine başkalarını da o bataklığa çekip kendileriyle birlikte boğmak istiyorlar.
O kötü insanların suçu bu değil ama. En büyük suç o insanları yetiştirenlerde, hayır yetiştiremeyenlerde.
Kötü şeyler zincirleme kaza gibidir. Tek bir kötü şey yapsan bu ikinciyi ve daha nicelerini getirir. Önemli olan hiç kötülük yapmamak değil, kötülüğe engel olmaktır zaten.
Aşağı sarkan elimdeki telefonu Emir Alp almış ve karşıdaki kadınla konuşmaya başlamıştı. Ben ise zaman ve mekan kavramını yitirmiş gibi sadece karşımdaki duvara bakıyordum. Aklıma gelen ihtimalleri ne kadar savuşturmak istesem de buna engel olamıyordum.
En sonunda kendime geldim ve Nilsu'nun yüzüne baktım.
"Çilay, canım iyi misin?" Endişeli sesine titreşen göz bebekleri eşlik ediyordu.
"Onu bulmam lazım. Onu bulmam lazım," diye tekrarlamaya başladım.
Şimdi bir çocuk karanlıkta yalnız. Şimdi bir çocuk yalnız ve korkuyor, sığınacağı ne bir evi var, ne de altına girip saklanabileceği bir yorganı. Üşüyor, elleri buz gibi ısıtacak bir el yok.
Adımlarımı dış kapıya yönlendirip ayağıma ilk bulduğum spor ayakkabılarımı giydim. Portmantodaki montu alıp kapıyı açtım ve asansörün önüne dikildim. Düğmeye art arda bastım ama gelmeyince merdivenlere yöneldim.
Hızlı adımlarla indiğim merdivenlerden sonra kendimi dışarı attım. Seri bir şekilde aldığım nefesler sayesinde ciğerlerime nüfuz eden soğuk hava içimi acıtmıştı. Ne yapacağımı bilemez bir halde sağıma soluma baktım. Sokaktan geçen insanların bir kısmı karda yürümekte zorlanıyorken bazıları karın tadını çıkarıyordu.
"Çilay!"
Adımı Emir Alp'in sesinde duyunca kısa bir an rahatlar gibi oldum. Sanki kötü bir rüya görüyormuşum, o da beni uyandıracakmış gibi hissettim. Ama olmadı. Emir Alp'e döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUCAK DOLUSU YALNIZLIK
RomanceKUCAK DOLUSU YALNIZLIK Karanlık yolda tek başına yürüyordu, yanında bir ışık kaynağı olmadan adım atıyordu. Onun en büyük ışığı göğün tepesindeki aydı... O karanlık yolda tek başına yürümekten korkmuyordu. Yanında hiç kimseyi istemiyordu. O hiçbir...