Merhaba yol arkadaşlarım!
Yapmış olduğum değişikliklerle hikayemizin birinci bölümü sizlerin huzurunda. Umarım beğenirsiniz. Oylarınızı bekliyor olacağım.
Sizi çok bekletmeden şöyle bölüme alayım. Satır arası yorum yaparsanız mutlu olurum.
Bölüm Şarkısı: Model- Yalnızlık Senfonisi
1. Bölüm: "Yalnızlık"
"Daha sert! Hızlı, daha hızlı! Hadi!" Kan ter içinde kalmıştım. Bitkin bir halde kolumu alnıma götürdüm ve birikmiş olan teri sildim. Hızlı soluklar alırken göğsüm de aynı hızla inip kalkıyordu. Üzerimdeki sporcu sutyenimin terden sırılsıklam olduğuna emindim.
"Bugünlük bu kadar yeter Mert. Daha sonra devam ederiz." Dedim soluk soluğa.
Mert yamuk bir gülümsemeyle "Haklısın. Çok yoruldun iki saattir canını okudun kum torbasının," dedi alayla. Ona gözlerimi devirerek cevap verdim.
"Yarın önemli bir toplantım var. Beni eve bırakır mısın? Taksiyle uğraşamam bu saatte." Göz temasını kesip hâlâ hızla soluklanırken bir yandan da elimdeki eldivenleri çıkarmaya çalışıyordum.
Mert ellerime uzandı ve yavaşça eldivenleri çıkardı. Kahverengi gözleri mavi harelerime tutundu.
"Bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm. Mekana giderdik. Bizimkilere de haber vereyim istersen."
"Yorgunum. Belki başka zaman."
Ellerimi ellerinde kurtarıp spor salonunun soyunma odasına geçtim. Kısa bir duşun ardından sweatshirt ve bol paça, kot pantolonumu üzerime geçirdim. Saçlarımın suyunu havluyla kurulayıp spor çantamı aldım ve soyunma odasından çıktım. Soyunma odasının kapısında beni bekleyen Mert'e "Hadi," deyip onu harekete geçirdim.
Ekim ayında olmamıza rağmen havalar soğuktu. Sweatimin şapkasını kafama geçirip Mert'in yanındaki yerimi aldım.
"Çok yoruyorsun kendini. Biraz rahat olsan daha iyi hissedeceksin, güven bana."
'Güvenmek' Ben birine güvenmeyi bırakalı uzun zaman olmuştu. Uzun zamandan sonra da birine güvenip yarı yolda kalmayı hiç istemiyordum.
"Ben memnunum halimden,"diye homurdandım. "İşine bak sen."
Etrafımda olan üç beş kişi hep huysuz olduğumdan bahsederlerdi. Ben ise onların söylemlerine kafa yormadan olduğum gibi davranmaya devam ederdim. Bazıları gibi sahte ve samimiyetsiz olacağıma beni huysuz ve aksi olarak bilmeleri benim işime gelirdi.
"Sevgilim, ben seni düşünüyorum. Neden ters konuşuyorsun şimdi?"
İstemeden de olsa onu kırmıştım galiba. Ama bu beni hiç rahatsız hissettirmiyordu. Nedense içimde bitmek tükenmek bilmeyen bir öfke vardı ve bundan yakınımda olanlar payına düşeni alıyordu. Bu ne kadar adildi bilmiyordum. Ama hayat da adil değildi, o yüzden bir sorun yoktu bence.
Kendi içimdeki münakaşayı bırakıp İstanbul' un kalabalık ve gürültülü gecesine çevirdim gözlerimi. Kalabalıktan nefret etmem rağmen bu şehri ve hissettirdiklerini seviyordum.
Mert ile yaklaşık iki yıldır beraberdik. Daha önceden de tanışıyorduk ama o zamanlar piçin biri olduğunu düşünürdüm. Gerçi bu düşüncem hâlâ aynıydı. Hayatımı uzun zamandır tek başına idare ediyordum. Yanımda kimsenin varlığına alışmamıştım ve bundan sonra da öyle olacağını düşünüyordum. Birine bağlanmak bence kendini tutsak etmekti.
Kısa bir vakit sonra yabancı gelmeyen bir yerde durduk. Kafamı ne zaman yasladığımı bilmediğim camdan kaldırıp esnedim.
Bir an önce eve gidip yatmayı istediğim için Mert'e dönmeden "Sağ ol," deyip inmeyi düşünüyordum ama düşündüğüm gibi olmadı. Kolumu tutup beni durdurdu. Kafamı kaldırıp ona baktığımda bana doğru döndüğünü gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUCAK DOLUSU YALNIZLIK
RomanceKUCAK DOLUSU YALNIZLIK Karanlık yolda tek başına yürüyordu, yanında bir ışık kaynağı olmadan adım atıyordu. Onun en büyük ışığı göğün tepesindeki aydı... O karanlık yolda tek başına yürümekten korkmuyordu. Yanında hiç kimseyi istemiyordu. O hiçbir...