14. KIZIL ÇEHRE

1.2K 166 285
                                    

" Yalnızlık bataklığına saplanmış, günahkar lotusun vazgeçemediğisin."

🔥🔥🔥

Zihnim tarafından harabeye hapsedilmiş yitik hisselerin her nefes alış verişleri bir sızı yaratarak bedenimin aciz çığlıklarına sebep olsada alınan derin soluklara tutunarak geçen zamana sığındı ruhum.
Alınacak bedeli göz önünde bulundurmadan.

Hazırladığım sözleşmenin maddelerini tekrar gözden geçirerek olabilecek herhangi bir hatayı önlemeye çalışıyordum. Gözüm saate doğru kayarken öğlen olması şaşırtmamıştı beni. Boynum tutulmuş sızlamaya başlamışken doğrularak sıvazlamaya başladım. Evde kimse yoktu. Bir haftadır devam eden maratonu bu sabahın erken saatlerinde bozarak yeni sözleşmelerin maddelerini hazırlamaya başlayarak az da olsa beynimi başka şeylere yorarak iyi hissetmeye çalışıyordum.

Savaş'tan ameliyata girmesini istememden tam bir hafta geçmişti. Ameliyata girmiş ve Çisem'in hayati riskini ortadan kaldırmıştı. Hâlâ uyutuluyor olsada iyi olduğunu bilmek her şeye bedeldi.

O günden sonra onu hiç görmemiştim.
Eve geliyordu. Uyandığım her sabah odaya hakim olan kahve kokusu varlığını fısıldasa da yataktaki soğukluk yokluğunu haykırır nitelikteydi.

Hastaneden bir hemşireyle iletişime geçmiş, olan her gelişmeden haberdar olsam da içime sızan bir korku vardı. Beynime ilişen kapı sesiyle kaşlarımı çatarak aşağı inmeye başladım. Kapıyla aramdaki mesafeyi attığım her adımda katlederken kalbimin atışları hızlanmaya başladı.

" Sakin ol! O olamaz." Mırıldanarak açtığım kapıyla Fatma teyzeyi görmemle ufak bir şaşkınlık geçirsemde bana sunduğu sıcacık tebessümle bende ona gülümsedim. Bu kadına çok ısınmıştım. Ama bir haftadır o da yoktu.

" Bir haftadır nerdeydiniz acaba teyzeciğim?" Yalancı bir sitemle kurduğum cümleyle kapıdan çekilerek içeri girmesi için yol verdim. Üzerindeki uzun hırkayı çıkartırken mahçup bakışları benim kahvelerim dışında her yerdeydi.

" Ben haftada bir gelirim sadece."
Utangaç sesiyle kaşlarım çatılırken merak duygusuyla dudaklarımı birbirine bastırdım. Geçen hafta iki gün gelmişti ama.

" Neden ki?" Kızaran yanaklarından yorulduğunu anlarken mutfağa ilerleyip bir bardak su getirdim. Elimdeki suyu ona uzatınca gözlerindeki şaşkınlık bütün suratına yayılarak tuhaf bir şekil almasına yol açtı. Neden şaşırıyordu bu kadar? Elimdeki suyu alarak içmeye başlayınca hafifçe tebessüm ederek kafamı salladım.

" Haftada bir gelir, evi düzenler, geri giderim." İçtiği bardağı almak istesemde bana vermeyerek mutfağa götürdü. Tabikide bende peşi sıra ilerliyordum.
Evin hepsini temizlemiştim.

Geriye sadece yemekler kalmıştı ki bana yemek hazırlamasına hiç gerek yoktu.
Zaten bir haftadır evde tek başıma yaşıyor sayılırım.

" Haftada bir geldiğinizi bilmiyordum." Elindeki bardağı bulaşık makinesine yerleştirerek doğruldu.

" Bir kahveye ne dersiniz?" Heyecanla kurduğum cümleyle Fatma teyze cezveye uzanırken hızla ellerinden tutarak onu mutfakta bulunan koltuğa oturttum.

" Ben istedim ve ben yapacağım." Kalkmak için bir hamlede bulunurken hızla onu engelledim ve kahveyi yapmaya başladım. Kafama ilişen sözleriyle kalbim kasılırken kaşlarımı çattım. Haftada bir geliyorsa Savaş bir hafta boyunca ne yiyordu? Benim yaptığım yemekleride yemiyordu?

" Ama efendim olmaz ki." Kısık sesiyle kendime gelirken kıkırdayarak fincanları hazırladım. Bu kadın bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı?

Geçen haftaki konuşmamızda çocuğunun olmadığını ve şuan da tek bir akrabasının bile yaşamadığını öğrenmiştim. Madem onun bir kahve içeceği bir akrabası yoksa ben seve seve eşlik ederdim.

KARANLIK TUTKUNUN HAKİMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin