2. YABANCI HİSLER

3.3K 247 308
                                    

Medya: Eda Karaca

" Yabancı gelen her his, kopacak kıyametin habercisiydi..."

                      🔥🔥🔥

Bir göz nasıl bu kadar siyah olabilirdi?
Nefesim daralırken Fırat beyin titrek sesi beni kendime getirmişti.

" Efendim... Yeni şirket avukatımız."

Bu holdingin sahibi tam bir sır gibi bilinmezliklerle doluydu. İsmi bile çalışanları ve holdingle iş yapanlar dışında kimsenin ulaşabildiği bir bilgi değilken yüzünü gören insan sayısı da sınırlıydı.
Kahvelerime karışan simsiyah gözlerinin uyandırdığı her hücrem uyarı sinyalleri verirken Zifirilerindeki boşlukta yüzüyordum.

" Eda Karaca..." Dudaklarımdan zorlukla kopan ismimle şükür ederken elimi uzattım.
Yüzündeki donuk ifade konumunu korurken buz gibi eliyle elimi kavradı.

"Savaş Aras." Kalın ve sert sesinde tek bir duygu yokken ismi beynimde yankılanmaya başladı. Nefes alışverişlerim hızlanırken
bütün içtenliğimle ona bir gülüş sundum.

" Tanıştığımıza memnun oldum." Onun sesine tezat benim sesimdeki heyecan bariz ortadaydı.
Fırat beye dönen bakışlarımla içime huzursuzluk musallat olurken sesli bir soluk verdim.
Aşağıda o sevecen adam gitmiş yerine çok ciddi biri gelmişti. Onun bu ani değişimi beni şoka uğratırken üzerinde çok düşünmemeye karar verdim.

İsminin Savaş olduğunu öğrendiğim patronum dosyayı çıkarıp, imzalamam için önüme koydu.
Dosyayı imzalarken onun imzalamış olduğunu gördüm. İsminden oluşan imza en az kendisi kadar asilken artık benimde imzamın bulunduğu dosyayı önüne bıraktım ve büyük bir heyecanla odadan çıkıp, kendi odama doğru ilerlemeye başladım. Yerleşmem biraz zamanımı alabilirdi.
Hem daha kurcalamam gereken geçmiş sözleşmeler vardı.

☽☾❦

Yeni girilen davaların dosyalarını kurcalamayı bırakıp bir kahve almak amaçlı alt kata indim. İndiğim her basamakta burnuma dolan kahve kokusuyla kalp ritmim değişsede kafamda yankılanan müziğin ezgisinde dans etmeme engel değildi. Etrafta kimsenin olmaması benim yararımaydı çünkü dans eden bedenimi durduramıyordum.

Mola odasına vardığımda odaya tamamen kahve kokusunun hakim olması burda olduğunu haykırırken Odanın boş olmasıyla fısıldadım.

" Belkide beş dakika önce buradaydı." Büzdüğüm dudaklarımla kafamı salladım. Onun burada olma düşüncesi bile kalp ritmimin değişmesine yetiyordu. Tuhaf.
Doldurduğum kahve fincanını burnuma yaklaştırıp derin derin soludum ama hayır bu onun gibi kokmuyordu. onun kokusu çok farklı bir kahve kokusuydu ve başımı döndürüyordu. Beynimin kurduğu görüntülerle kıkırdamaya başladım galiba bu kez cidden devrelerimi yakmıştım. Kahvemden aldığım yudumla arkamı döndüğümde kapının arasında bütün heybetiyle beni izliyordu .

Onu bir anda karşımda görmek yutkunma isteği uyandırınca yutkunmaya çalıştım ama yok! Ağzımdaki kahve bile boğazımdan geçmiyordu. Hani yutkunamamayı anladım. Sana ne oluyor kahve? Sen insene aşağıya.
Ayaklarından başlayıp yukarı doğru bir yolculuğa çıkan gözlerim bundan fazla memnun kaldı sanırım çünkü harelerim her yerini tek tek dolaşıyordu beynimden bağımsız.

Karanlığın ev sahipliği yaptığı gözlerine dalarken Zifirileri sadece yüzümde dolaşıyordu. Bakışları insanı dondurucak derece soğuk bakıyordu.
Bu ortamı bozmak amaçlı boğazımı temizliyormuş gibi bir ses çıkardım.
Yaptığım bu hareket onda hiçbir değişikliğe sebep olmasada en azından ben şimdilik kendimdeydim.

Ağır adımlarla arkasını dönüp odadan uzaklaşmaya başlayınca derin bir nefesle doldurdum ciğerlerimi ama bu nefes sadece onun kokusundan ibaretti. Elimi hafif maşalı, belime kadar uzanan siyah saçlarımdan geçirip, arkadaki masaya yaslandım. Bağımsızlığını ilan etmiş kalbime göz devirdim.

KARANLIK TUTKUNUN HAKİMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin