4. YAĞMURUN SERZENİŞİ

2.4K 207 262
                                    

"Yağmuru hissetmek kolaydı, önemli olan serzenişlerini duymaktı ."

🔥🔥🔥

Gün yüzüne çıkmış yabancı duygular damarlarımda gezen kana karışırken, gözlerim bir an bile Savaş'ın uyuyan sert çehresinden ayrılmıyordu. Çehresine düşen kirpiklerinin gölgesini baş parmağımla okşadığım an homurdanarak iri bedenini yatağın diğer ucuna döndürdü ve yüzünü yastığa gömdü.

Kalbim vahşi duygular ile dolup taşarken doğrulduğum yataktan zorlukla kalkarak  yerde dağılmış dosyaları topladım ve tekli koltuğun üzerine bıraktım. Savaş'ın  iri bedenine son bir bakış atarken utanç tüm harelerimi istila ediyordu.  Sertçe yutkunup, kapısı açık banyoya girdim. Titreyen bedenime iyi gelmesi dileğiyle yüzümü soğuk suyla yıkadım fakat vücudum hala titriyordu.

Her yer onun kokusuna boyanmışken bu imkansızdı farkındaydım. Derin bir nefes alıp yavaşça kapıya yaklaştım. Kilidi açarken parmaklarımın dahi titrediğini görmek bütün benliğimi geriyordu.

Kilidi açmamla birden banyoya dalarken irkilerek bir adım geriledim. Zifirileri öylece üzerimde dolaşırken göğsü sinirle hızla inip kalkıyordu. Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu.
Ellerimi vücuduma sararken gözlerim yerde dolaşıyordu. Bu utanç kalbimi kasıyordu.

Kafamı yerden kaldırmayarak yanından geçeceğim sırada bileğimden tutarak gitmemi engelledi. Bileğimi tutan soğuk parmakları bütün bedenimin titreyişini durdururken yerde dolaşan gözlerim önce bileğimi tutan eline sonrada hiçbir gözün bakmaya cesaret edemeyeceği zifirilerine doğru tırmandı. Sanki mümkünmüş gibi daha fazla koyulaşmıştı .

Gözlerim zifirilerine dalmışken farkında olmadan İçime çektiğim nefesi titrekçe dışarı saldım. Zifirileri titreyişi son bulmuş bedenimde dolaşırken göğsü hızla inip, kalkmaya başladı.

İri bedenini ele geçiren siniri, kalbime korkuyu saplarken bileğime sardığı soğuk elini yavaşça tuttum ve kendimden uzaklaştırdım. Benden uzaklaşan eli anlamlandıramadığım bir şekilde üşümeme sebep olurken kahvelerimi zifirilerinden çektim ve hızla ayrıldım oradan. Uzaklaşmak adına attığım her adım kalbime ihanet oklarını saplıyor gibiydi.

Biliyordum asla kabul olmayacak bir dilekti benimki. Asla bana ait olamayacak bir teneydi yanışım. Bazı hayaller neden hep hayal olarak kalıyordu? Biz gerçekleşmesi adına kurmuyor muyduk hepsini?

Eve vardığımda kalbime isyan bayrakları çeken beynime şimdilik susmasını söylerken yavaş adımlarla üst kata çıktım ve banyoya doğru yürüdüm.

Bedenimdeki sızıyı görmezden gelerek banyoya girdim. Üzerimdeki fazlalıklardan kurtularak bedenimin yere kaymasını sağladım.
Kalbime saplanmış acının gitmesi umuduyla kendimi ılık suyun altına attım.

Suyun rahatlattığı bedenimi duştan çıkararak bornozu üzerime geçirdim. Su iyi gelmişti vücuduma. Kasılı kalan bedenim azda olsa rahatlamıştı. Keşke su bedenimin acısını giderdiği gibi kalbimin acısını da alıp götürseydi.
Acılar öyle sert saplamıştı ki hançerini kalbime, açtığı yara içimi sızlatıyordu.

Banyodan çıktıktan sonra dolaptan iç çamaşırlarıyla birlikte siyah kot pantolon ve beyaz tişörtümü çıkararak üzerimi giymeye başladım.

Yerdeki bornozu banyoya bırakarak odadan çıktım. Aşağı inmeye başladığımda yağmurun çiselemeye başladığını farkettim.
O neye ağlıyordu? Neye yandı canı?
Yağmurun yağdığını görmemle gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Salona geçip ikili koltuğa oturdum. Bilgisayarımı kucağıma aldığımda asla gerçekleşmeyecek hayalin soluşu ile sol gözümden düşen yaşa engel olamadım.  İstifa dilekçemi yazıp şirkete yollayarak  bilgisayarı geri yerine bıraktım ve öylece izlemeye koyuldum hırsını döken yağmuru. Çünkü içimdeki duygularla kalamazdım orada.

KARANLIK TUTKUNUN HAKİMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin