"Müptelası olduğum zehrin çürütmesini bekledim usulca kalbimi."
🔥🔥🔥
Nefretin her tonunu taşıyan zifirileri korkuyu iliklerime aşılayarak kanıma zehrini akıttı. Dudaklarımın arasına sıkışmış nefesim ciğerlerimi iflasa sürüklerken yutkunmaya çalıştım.
Şişen boyun damarlarına eşlik eden ter damlaları sinir dalgasının şiddetini haykırırken kesişen bakışlarımızla tüylerim ürperdi. Neden bu kadar sinirlenmişti? Aldığım kesik nefeslerle bir adım daha gerilemek istesemde bedenim bakışları karşısında kımıldamıyordu.
Soluklarım kesilirken zorlukla dudaklarımı araladım. Seğiren çenesine kayarken bakışlarım titreyen ellerimi birbirine kenetledim. Gözlerine bakamıyordum.
Bu kadar nefret ağır geliyordu yüreğime.Kahvelerim tekrar derisi soyulmuş eliyle buluşunca gözlerimi kırptım. Kendine bile verdiği zararın bir anlamı yoktu onun için.
Diğer elinde tuttuğu kağıt parçasıyla gözlerim tekrar zifirilerine karışırken kaşlarımı yavaşça kaldırdım.Neydi o elinde tuttuğu kağıt parçası?
Neydi onu bu hale getiren şey? Bir kağıt parçası nasıl olmuştu da onu bu hale getirmişti?Tekleyen kalbimle gözlerimi dahi kırpamazken hareketlendi iri cüssesi.
Zifirilerinde yanan bedenimin külleriyle karşılaştı ruhum. Yıkım kaçınılmazdı.Adımları, tekmesiyle salonun ortasına savrulan dörtlü koltukla bir anda duraksarken boynundaki damarların daha fazla şişmesine şahit oldum. Siniri artmaya devam ediyordu. Zaten bu siniri her şeyi yakacak derece de değil miydi?
Neyeydi artması?Koltuğu iri eliyle hırsla kavrayıp, cam masaya fırlattı. Kırılan koltuğun tok sesi ve yere çarpan camların tiz çığlıklarına karışan kükremesiyle ellerimi kulaklarıma örterek ürpertici kükreyişinden korunmaya çalıştım.
Göz bebeklerime kadar titriyordum şuan.
Ayakta kalmam bile bir mucizeyken basamakları hızla çıkmasıyla bir adım daha geriledim. Tam da şuan görünmez olmak isterdim. Çünkü hiçbir şey Savaş Aras'ın gazabını engelleyemezdi. Hiçbir şey bu kadar güçlü değildi.Bedeninden yayılan gerginlikle irkilirken hızla bedenimi kendine çekti. Korkudan gözlerim dolmaya başlarken titreyen dudaklarımı ısırdım ve ondan biraz uzaklaşmak için gerilemeye çalıştım ancak iri eli belimi kavrarken bedenimi kendine hapsetti ve sert çehresini boynuma gömdü.
Dilim bütün yetisini kaybetmiş, suskunlaşmışken boğazıma dizilen hıçkırıkları durdurmaya çalıştım.
Titreyen ellerimi zorlukla sıcak göğsüne yaslayarak itmeye çalışırken bedenimi bedenine daha fazla yasladı ve boynuma dişlerini acımasızca geçirdi. Geçirdiği dişleri boynumu sızlatırken dudaklarım acı dolu bir inleme saldı.
Titreyen ellerimi kollarına kaydırarak parmaklarımla kavradım. Kolunun yarısını bile kavrayamayan ellerimle onu itme çabam boynumda hissettiğim keskin acıyla son bulurken göz yaşlarım sicim sicim akıyordu.
Neden yapıyordu bunu? Neden bu kadar sinirliydi? Bu soruların hepsi yanıtsız kalırken dudaklarımdan kopan hıçkırık çektiğim acının kanıtı gibiydi.
" Savaş..." Derken sesim içime kaçmaya meyilliyken kelimeler tükenmiş gibiydi.
Boynumda tekrar yükselen acıyla yüzüm buruşurken ıslak kirpiklerim bile ağırlaşıyordu." Bırak," korku sesime bile yansımış, acının tohumlarını biçiyordu.
"Savaş bırak lü- lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TUTKUNUN HAKİMİYETİ
Romance🔥🔥🔥 Hissizliğiyle geceye diz çöktüren, acımasızca katleden bir cellât! Katletiği her canda kana olan susuzluğunu gideren bir yargıç! O lanetlenmiş, acımasız bir hükümdar! SAVAŞ ARAS. Çiçeklerin fısıltısına hayran, geceye hükümlü bir Tanrıça. Tutk...