15. IHLAMUR ÇİÇEĞİ

1.2K 160 399
                                    

" Ölümle örülmüş kafesin idama sürüklediği emsalsiz bir varlıksın."

                           🔥🔥🔥

" Sence de fazla izlemedin mi?"

Gözlerimden akan yaşlar yanaklarımdan süzülerek yeni konum arayışlarına çıkmışken kararmaya başlayan zihnimle rahatsız bir soluk verdim ve yavaşça sesin sahibine döndüm. Korku bedenime bile uğramazken bulanan midem geçen her saniye artış gösterdi. Kirpiklerimi sıkıca birbirine bastırarak başımda varlığını koruyan metalle bulanan midemi ikinci plana atmaya çalıştım. Arabadan hiç inmemeliydim.

Örttüğüm kirpiklerimi ayırarak bakışlarımı karşımdaki yabancı bedene diktim.

Öldürecek miydi beni? Peki neden hiç korku hissetmiyordum? Neydi içimdeki his? Savaş yirmi adım uzağımda duruyordu. Kalbimin fısıltısıyla bir gözyaşı daha akarken kahvelerimden titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. Asıl en çok ondan korkmam gerekmiyor muydu? En çok zarar verebilecek olan o değil miydi? Neden her seferinde ona sığınıyordu bedenim? Bir cellada sığınır mıydı insan?

Tek bir ses dahi yeterdi burda olduğumu anlamasına ama gördüklerimle dilim lal olmuştu. Sağ elimi kaldırarak titreyen parmaklarımla yanaklarımı kurularken kaşlarımı çattım.

Bu adam beni tanımıyordu bile neden kafama silah dayamıştı? İçimde beliren merak tohumlarıyla bir soru daha kök saldı beynimde. Peki Savaş öldürdüklerini ne kadar tanıyordu? İçimde peyda olmuş her soru beni başka bir çıkmaza sürüklerken karşımdaki beden derin nefesler almaya başladı. Nedenini anlamayacak kadar bunalan zihnim bana hiç yardımcı olmuyorken karşımdaki adamın bakışları yanağımı kuruladığım elimdeydi.

Korkuyla harmanlanan bakışları elimden kayıp, bütün vücudumda dolaşarak tekrar yüzüme çıktı. Gözlerinde ki korku bariz ortadayken başımdaki silahı hızla indirdi ve beline taktı. Mide bulantım katlanılmaz bir hal alırken sol elimi karnıma bastırarak yutkunmaya başladım.

Korkuyla harmanlanan gözleri endişeye de ev sahipliği yaparken bana bir adım atmasıyla boşta ki elimi durması için kaldırdım. Az önce bile kafama silah dayamış olan bu adam ne gördü ya da ne anladı bilmiyorum ama pişmanlığı her halinden okunuyordu.

" İyi misin? Ben çok üzgünüm yenge..." tedirgin sesi üzerine kaşlarım çatılırken
iyi olduğumu neden merak ettiğini anlamıyordum? Ne olmuştu bir anda?
Neden vazgeçti? Ne değişmişti?

" Abileri izlediğini görünce... Ben tanıyamadım yoksa..." Yutkunurken bakışlarını kaçırarak konuşuyordu. Gerilen bedeni bile korkusunu kanıtlarken başını önüne eğdi.

Açık tutmakta zorlandığım gözlerimle yüzüne bakarken dudaklarımı araladım
ve zar zor işitilecek derece fısıldadım.
"Kafama silah dayamana gerek yoktu."
Abi diye bahsettiği kişiler Savaş ve o korkutucu adam mıydı? Hem Savaş'a hem de o korkutucu adama abi diyecek kadar yakındı. Savaş'la o korkutucu adamın arasında nasıl bir bağ vardı bilmiyordum ama çok güçlü olduğu ortadaydı ve bu çok tuhaftı.

Boşta kalan elimi duvara yaslarken bakışlarında gezinen kararsızlıkla bana bakıyordu. Derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Atmaya çalıştığım adımla yanıma yaklaşmak adına bir hamlede bulunurken kafamı olumsuz anlamda salladım ve durmasını sağladım.

Dudaklarıma konan buruk tebessümle bakışlarımı karşımdaki merdivenlere diktim. Az önce kafama silah dayayan o değilmiş gibi davranması tuhaftı. Hem benim için neden endişeleniyordu ki?

" İyi değilsin yenge sen!" Endişeyle konuşurken derin bir nefes aldım.

" Git buradan." Titrek sesim bana bile
zor ulaşırken oradan aslında daha çok
bu adamdan uzaklaşmaya başladım.
Benim yüzümden kimsenin zarar görmesine dayanamazdım. Savaş'a
abi diyecek kadar yakınsa buradan hemen uzaklaşması gerektiğininde farkında olması gerekiyordu.

KARANLIK TUTKUNUN HAKİMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin