9. PUSLU ZİHİN

1.4K 174 123
                                    

" Her satırım bir serzeniş , sonu olmayan bir uçurum olsun varlığına..."

                     🔥🔥🔥

Duyduğum sözlerle sertçe yutkunarak boğazıma dizilen bütün red çığlıklarını durdurmaya çalıştım. Hayır , buna asla izin vermeyecektim . Dudakları zehirli kelimeleri damlatmıştı vücudundan yayılan gerginliğin hakimiyet kurduğu ortama ve infaz emri vermişti her duygudan yoksun olan zifirileri. Üşüyen ellerimi birbirine kenetlerken kan damarlarının oluştuğu zifirilerini üzerimden çekerek arabayı çalıştırdı ve hızla oradan uzaklaştı. Sert çehresinin her zeresinin haritasını çıkaran gözlerim direksiyonu tutan ellerine kayınca sıkmaktan parmak boğumları beyazlaşmış olması bile sinirlendiğinin kanıtıydı. İçinde hissettiği her duyguya vücudunun her zerresi ittat ediyordu. Bu bile farkını ortaya koyuyor, onu benzersiz kıldığı gibi ürkütücüde kılıyordu.

Bakışlarım tekrar ona tırmanırken baştan aşağı bir keşfe çıkmaya başladım.
İri bedenine küçük gelen koltuk onu daha fazla iri gösterirken, vücudunu sarmalamış siyah gömlekle gerilen kol kasları, gömleğin kumaşını yırtacak gibiydi. Sinirli olduğunu bilmek bütün hücremi harekete geçiriyor, bedenimi üşütüyordu. Bakışlarımı usul usul ondan çekerek titreyen ellerime diktim. Orada ne işi vardı? İki saat sonra evde olacağımı belirtmiştim ama daha bir saatim vardı.Yani beni almaya gelmiş olamazdı? Yada hiç gitmemiş miydi? Ne yani bir saat boyunca kapıda beni mi beklemişti? Ama neden? Beynimdeki soru yağmuru sonucu yanan devrelerim derin bir nefes aldırırken gözlerimi kapatıp kafamı koltuğa yasladım.

Yağız'ı uzaklaştırmalıydım bugün takıldığı her yerden. İşimi şansa bırakamazdım. Eğer olurda Savaş' ı engleyemezsem kurulan kirli senaryoyu kaldıramazdı yüreğim. Acı dolu seslenişi yankılandı tekrar kulaklarımda. Ne kadar da üzülmüştür şimdi. Kızmakta haklıydı, yaptığım sorumsuzluk sonucu kırılmıştı ama bu kadar sinirlenebileceğini düşünmemiştim. Bana ismimle seslenmesi içimde bir fırtınaya sebep oluyordu.

Sessizliğin örttüğü ortamdan bunalarak kafamda fısıldayan şarkıya ve kahve kokusuna odaklanmaya başladım. Ruhum biraz da olsa rahatlarken, ceza gibi gelen yol biraz daha çekilir kılınıyordu. Tek bir kelime dökülmeyen hafif dolgun dudakları kendini kilitlemişken bende ona uyarak sessizliğe büründüm.

Hem ne konuşacaktım ki? Ne söyleyecektim. Sessizlik ikimiz için de en iyisiydi bu durumda. O çok sinirli ben ise endişeli. Sükut yakışmıştı bize ama beynimin köşesine damlayan düşünce ile gözlerimi hızla açarak başımı koltuktan ayırdım.

Yol uzundu ve arabayı o kullanıyordu.
Daha yaraları tazeyken kendini çok fazla zorluyordu. İçimde doluşan bütün soruları dudaklarımı birbirine bastırarak engelledim. İyi misin diye sorsam bu kadar sinirliyken cevap verir miydi ? Vermezdi diye yanıtlayan beynimle omuzlarım kaybetme hissi ile çökerken kafamı tekrar koltuğa yasladım ve tıpkı onun gibi akıp, giden yolu izlemeye koyuldum.

Uzun geçen bir yolculuk sonrası araba evin bahçesinde dururken Savaş'ın ardından bende indim. Arabayı garaja götürmek yerine bahçede bırakması bile içimi huzursuz ederken kapıya ilerlemeye başladım. Bahçe kapısı otomatik açılırken evin kapısı şifrenin yanı sıra benim ve Savaş' ın elini okuyarak açılıyordu.
Evlilik hazırlıkları sırasında bunu da aradan çıkarmıştı.

Günümüzün yarısı yolda geçmiş ve saat dört olmuştu. Ev her şeyden o kadar uzaktı ki buraya en yakın petrol bile bir buçuk saat mesafedeydi. Bir ormanın ortasında yalnızlığın kraliyetini kurmuştu Savaş Aras. Düşüncelerle geçtiğimiz salona göz gezdirirken çantamı koltuğa bırakarak bakışlarımı merdivenlere diktim.
Geçen yol boyunca zifirilerini bir daha bana doğrultmamış sadece yolu izlemişti.

KARANLIK TUTKUNUN HAKİMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin