Sizi hiç bekletmeden ikinci bölümü yayınladım ama üçüncü bölüm ne yazık ki bu kadar çabuk gelmez canlarım :) Umarım bu bölümü de beğenirsiniz. Destekleriniz için minnetarım❤ Aslında yazarken çok fazla şarkı dinliyorum ama bölümler eğlenceli olduğundan favorilerimi yazıyorum :P
❖
Bölüm şarkısı: Maître Gims - Bella
❖
Medya:Deniz,Ezgi,Ali,Baran
❖
Kuru havluyu terlemiş enseme astım ve portakal suyumu yudumlamaya başladım. Yaklaşık 1 buçuk saattir deli gibi plates yapıyorduk.
''Şimdi bir salata yedik mi harika olur.''
Ayla'a döndüm ve gülümsedim.
''Sezar salata... Enfes.''
Aslında canım deli gibi Double Wooper yemek istiyordu. Yanında da buz gibi kola.
Hayır Deniz. Sağlıklı beslenip spor yapıyoruz.
Spor salonun lüks cafesine oturduğumuzda anında sipharişlerimizi verdik ve koyu bir sohbete başladık.
''Baran'da bizim okula geliyormuş.''
İç geçirdim ve bandanamı düzelttim. Sayfamı işgal ettiği aklıma geldikçe sinir küpüne dönüyordum.
Yakışıklı velihatmış!
Anca çantamın velihattı olsun o be.
Önüme gelen büyük tabak salataya 'ne kadar güzel.' dercesine baktım ardından da çatalı kavradım. Ayla ve Işıl muhabbetin dibine vuruyorlardı ama nedense ilgimi çekmiyordu.
''Ne dersin Deniz, alışverişe bizimle gelir misin?''
''Bugün ben ''off'um kızlar. Siz takılın.''
Salatanın üzerinde ki tek yeşillik omlayan hellim peynirini ağzıma attım. Gerçekten alışveriş kaldıracak halim yoktu. Tamam normal zamanlarda asla 'hayır' demezdim;
Ah yapmayın alışverişten bahsediyoruz. Hangi kız 'hayır' der ki!
''Aslında Pelin'in akşam doğum günü partisi vardı...''
Çatalın ucunu dudaklarıma bastırdım.
''Pelin Cebeci mi? İşim olmaz o kızla. Kız resmen bayat.''
Işıl cümleme kıkırdarken Ayla sorgucu bir tavırla bana döndü.
''Şu soyad hafızana bayılıyorum Deniz.''
Çatalı masaya bıraktım ve ayağa kalktım.
''Unutmayın kızlar. İnsanlar isimleri ile hatırlanmaz, soyadları ile hatırlanır. Onları değerli yapan soyadlarıdır kendileri değil.''
Saçımı savurarak çantamı omzuma astığımda onlara öpücük attım.
''Yarın okulda görüşürüz.''
Ceketimi üzerime aldığımda şımarık adımlar ile MiniCooper'ıma yürüdüm. Büyük spor çantamı sürücü koltuğunun yanına bıraktım ardından da kemerimi bağladım ve eve sürmeye başladım. İstanbul trafiğini sevmiyordum.
Hangi deli severdi ki?
Çantamdan telefonumu çıkardım ve elimi direksiyonun üzerine koyarak fotoğraf çektim.
Fotoğraf açıklaması: Spor sonrası İstanbul trafiği. Hiç çekici değilsin!
İnstagram'da paylaştıktan sonra telefonu çantama geri attım. Sonunda biraz olsun rahatlamıştı trafik. Müziği son ses ayarladıktan sonra Nişantaşı sapağına girdim. Pahalı arabalar sağımdan ilerlerken neşeyle arkama yaslandım. Kısa bir süre sonra büyük garaja arabayı parkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herşey Aramızda #WATTYS2015
Teen Fiction❝Şunu sakın unutma güzelim. İki kişinin bildiği asla sır değildir.❞ ©TÜM HAKLARI TARAFIMCA SAKLIDIR