Merhabalar :) Geciktiğimin farkındayım ama işte sizin on dakikada okuduğunuzu ben 3 saate yazıyorum :/ Anlayacağınızı düşünüyorum, yine de uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz yorumlarınızı ihmal etmeyin lütfen. Yine müziğin olduğu yeri işaretledim. Öyle dinleyince çok daha güzel oluyor :) Bu bölüm bir önce ki bölümüme upuzun ve harika bir yorum yazan @YagmurDmrel 'e gelsin. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim :* Sınav haftası çok yaklaştı bu yüzden yeni bölüm geç gelebilir bana kızmayın.
Hey bu arada diğer bölüme gelen bir yorum çok dikkatimi çekti ve bu konuyu açıklığa kavusturmak istedim. Denizin abisi Altan ölmedi sadece yurtdışında hapishane de ve orada ki cenaze bir benzetmedi :)
İyi okumalar...
Ve şimdiden'sansarlamak' teriminin anlamnını söyleyeyim çünkü bölümde geçti ve benim bulduğum bir terim olur kendisi.
Sansarlamak: Dediklerini komik bir şekilde aynen tekrar etmek.
❖
Medya:Ada Pekdemir
❖
Bölüm Şarkısı: Atiye-Senin Modan Asla Geçmez
❖
Büyük deri çantamı omzuma yerleştirdikten sonra sert adımlar ile sınıfı terk ettim. Okul fazla bunaltıcıydı. Koşmaya yakın yanıma gelen Işıl yine fazla fazla enerjikti,göz devirdim.
"Hayrola Deniz sen çok sadesin?"
"Ne var yani? Her gün mükemmel olamam ya biraz ara vermem gerekiyor."
Bolca olan at kuyruğumu omuzlarımdan arkaya attım. Süslenmek gelmiyordu içimden.
Ve evet Baran Güral 12 gündür hiçbi yerde yoktu.
Hepimiz sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi onun yokluğunu hissetmiştik. O günden sonra bir daha karşıma çıkmamıştı
Gideceksin madem haber ver!
Hoş Baran'dan banane.
Onu merak ediyor olmam sadece en son ki konuşmamızdı.
"Kimi merak etmek?"
Soruyu bana yönlendiren Işıl'a baktım.
"Ne merak etmesi?"
Civciv rengi saçlarını karıştırdı.
"Biraz önce dedin ya."
Sesli mi düşünmüştüm?
Aklın nerede Deniz Saygıner? Kendine gel."Ben birşey demedim Işıl." ,
Kendine şüphe duyduğunu apacık belli eden bir ifade takındı ve peşimden gelmeye başladı. Kampüsün içinde ki ufak Expresso House'a girdiğimde tüm gözler üzerime çevrildi.Tamam güzele bakmak sevap ama siz biraz boyut aştınız.
Sıra beklemeden tezgahta duran çocuğa gülümsedim. Siparişimi söylerken elleri birbirine dolandı. Bu haline cilveli bir şekilde kıkırdadım ve göz kırptım. Heyecanla Işıl ve benim kahvelerimizi hazırlarken etrafta göz gezdirdim. Bir kaç gereksiz den başka kimse yoktu.
Üf.
Mahçupca kaşlarını çatarak kahveleri bize uzatırken;
"Teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herşey Aramızda #WATTYS2015
Novela Juvenil❝Şunu sakın unutma güzelim. İki kişinin bildiği asla sır değildir.❞ ©TÜM HAKLARI TARAFIMCA SAKLIDIR