•Olay akışı değişmeden düzenlenmiştir•
Medya: Arda
Bölüm Şarkısı: Yusuf Güney- Bunalım
-
Elim ayağım titriyordu, ben bunları yaşamayı haketmemiştim. Ben neden Burak'a güvenmek gibi bir hata yapmıştım.
Bardan çıktığımızda tam taksiye binecekken biri beni kolumdan tutup durdurmuştu. Önce kolumu tutan ele baktım, sonra ise kafamı kaldırdım. Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. Burak! Bir düşündüm de... Bence yüzsüzdü!
"Ben yorgunsun diye düşünmüştüm. Keşke kendini buralara kadar yormasaydın" dediğimde Burak, kolumu sahiplenirmiş gibi tutuyordu.
"Kolumu bırak" dedim sertçe kolumu elinden kurtararak.
"Gel bi dinle ya" dediğinde elimle taksiye git işareti yaptım. Ne saçmalayacaktı acaba?
"Ne dinleyeceğim ya. Gecenin nasıl geçtiğini mi? Anlat hadi bizde düşünüyorduk nasıldı acaba diye!" bağırdığımda elini saçlarından geçirdi.
"Ya işte sinirliydim. İçtim biraz, pekala biraz değil baya içtim. Sonra Asena geldi ve devamı yok bende" dediğinde gözlerimi kıstım.
"Bari yalan söyleme ya. Aradığımda bardayım dedin ama gelme Elçin dedin. Yalan söylüyorsun bari adam akıllı bir yalan söyle" dediğimde fena yakalanmıştı. Sinirlendiğimden ve az önceki tokatım hırsımı almaya yetmediği için sinirle bir tokat daha geçirdim. Ağlıyordum! Çünkü ben onu bu kadar severken o beni bir paçozla aldatmıştı!
"Bitti" dedim yutkunarak. Bitmişti. Bundan sonra o suratını görmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. "Anladın mı? Bugün yersiz yere bir kıskançlığa girdin. Sana her şeyi Hazal anlatır. Ama sakın pişman olup da özür dilemeye gelme" dedim ve bir şey demesine izin vermeden bir taksi çağırdım.
Hazal'ı onunla yalnız bırakmak ne kadar doğruydu bilmiyordum ama ona güveniyordum. O Burakla baş edebilirdi.
Eve geldiğimde odama çıktım. Ama içimdeki fırtınalar o kadar şiddetliydi ki enerji atmam gerekiyordu. Hem spor olsun hem de enerji atayım diye merdivenlerden indim. Ve bir daha çıktım, bir daha indim...
En son merdivenden indiğimde nefes nefese kalmıştım. Ellerimle dirseklerimi tuttuğumda karşımda dikilmiş olan bir kişi vardı. Çünkü şu an ayakkabılarıyla bakışıyorduk.
"Elçin" diyen tanıdık sese kafamı kaldırdım. "Efendim?" dediğimde nefes nefeseydim. Evet belki saçmalamıştım ama iyi geldi. Ne var? Herkesin kendine özgü sporları ve stres atma şekli vardır.
"Mal mısın?"
"Ne?" dediğimde eliyle yüzünü sıvazladı.
"Diyorum ki kafanda sıkıntı var galiba. İstersen seni bir doktora götüreyim" dediğinde gözlerimi kıstım.
"Ben iyiyim düşündüğün için saol. Bu arada teşekkür ederim" dediğimde anlamamış bir şekilde bakıyordu.
"Neden?" dediğinde gülümsedim.
"Sayende Burak'ın nasıl biri olduğunu gördüm. Gerçekten teşekkürler. Bu arada seni dinlemeliymişim, ağlamaya değmezmiş"
"Ben demiştim demeyi seven tiplerden değilim" dedi gülürek. Bende güldüğümde elimle omzuna vurdum.
"Bak ne yapalım biliyor musun? Biz seninle dost olacak gibi durmuyoruz çünkü sürekli tartışıyoruz. Bence biz bu durumumuzu bozmayalım. Çünkü sen beni güldürüyorsun. Her ne kadar sinir etsende bay ukala"