21. Bölüm

6.4K 329 29
                                    

Medya: Burak

-

Sevgili günlük;

Hayatımın en zor zamanlarını bu eve taşındığımda yaşamaya başladım. İlk başlarda umrumda olmasa da sonradan fark ettim ki çok zedelendim.

Üç aydır Hazal'ın bir şeyler karıştırdığını düşünüyorum. Bana soğuk davranıyor ve durmadan boğazımdaki kolyeye dalıp gidiyor. Ara sıra kolyeyi boynumdan çıkartıyor ve masaya koyuyor.

En son görüşmemiz ise o kolyeyi alıp gitmesiydi. Ve o zamandan beri benimle görüşmüyordu. Gerçekten ne oluyordu hayatımda?

3 Ay Önce

"Hadi ama Arda kendin ayakkabılarını bağlayabilirsin" diye söylenen Mete'ye baktım. Evet haklıydı.

"Hasta bir insanı üzmek ne kadar günah haberin var mı senin?"

"Ulan hastalığın mı kalmış? Hasta insan kalkıp bahçede çocuklarla top mu oynar. Manyak. Şu ayakkabıyı giy bir hastaneden çık ben senden hesabını soracağım" diyip ve Arda'nın kafaya vurup odadan çıktı.

Arda birden yüzüme ifadesizce bakınca korkmuştum.

"O boynundaki şeyi nerden aldın?"

"Biz o şeye genellikle kolye diyoruz"

"Sus da söyle" diyince ofladım.

"Bana bir kargo gelmişti ya. Kolye gelmiş. Kim yollamış bilmiyorum üzerinde notta yazmıyor"

"Çıkart onu. Kim bilir hangi gerizekalıdan geldi" diyip ayağa kalktı ve yanıma geldi.

Kolunu omzuma attı ve odadan çıktı. Bende tabi peşinden çıktım.

Mete söylene söylene arabaya bindirmesini varsaymazsak şu an yolculuk çok da kötü gitmiyordu.

"Ee siz ne zaman gerçek nikah yapıyorsunuz?" diye sorunca Mete kaşlarımı çattım ve elimle omzuna vurdum.

"Sanane ayol. Derdi tasası sana mı düştü, hem ben daha Arda'yı affetmiş sayılmam"

"Bok" deyince Arda kaşlarımı çattım.

"Pardon?"

"Ne pardonu? Kızım uçak düştüğünde hönkür hönkür ağlayan ölmüş dedem miydi?"

"Öküz" diyip arkama yaslandım.

Canım sıkılmıştı. Hazal da uyuyordu zaten. Dün geceden beri bir yorgundu. Ya uykusuz kalmıştı ya da farklı bir şeydi.

Kesin gece oturup internette oyun oynamıştır manyak. Acaba o su şişesini dün naptı? İçmemiştir inşallah çünkü ne olduğu belli değil.

"Eee Elçin bacım, çakma kocanda uyandı artık sana her gün bayram"

"Dimi Metecim. Eğer böyle konuşmaya devam edersen artık sana her yer mezarlık"

"İmalı laflara bak. Ben bu yengeyi sevmedim, değiştiremiyor muyuz?"

"Taze bitti diğerleri. Elimizde sadece ben varım"

"Bayatım diyorsun yani?"

"Sus be, uykum var"

Kulaklığımı kulağıma taktım ve kafamı Hazal'ın kucağına koydum. Ben de yorgundum ve yatağımı özlemiştim.

Hastane koltuklarında çürüyüp gidecektim en sonunda. Ama çok şükür doktor izin verdi çıkmamıza.

Gözlerimi kapattım ve uyumayı denedim. Ama sadece denedim.

Başarılı olamayınca geri kalktım ve telefonu elime aldım. Biraz gezindikten sonra bir şey bulamayınca oflayarak arkama yaslandım.

Hayat tuhaf geliyordu. Arda uyanmadan önce ağlıyordum, uyandığında gülüyordum şimdi ofluyorum.

Canım sıkıldı ama.

"Mete şebeklik yap"

"Oldu oldu, başka emrin? " diyince gözlerimi kıstım ve sinsice gülümsedim.

"Bir diğer emrimde Hazal'la çabuk kaynaş aranızı yap evlenin çocuk yapın mutlu mesut yaşayın. Torunlarınızın torunlarını görün inşallah. Torunlarınızın düğünlerinde halay çekin inşallah. Babaanne dede olun inşallah-"

"Oha yavaş gel, ben o manyakla evleneceğime hiç evlenmem evde kedi beslerim daha iyi"

"Ne var ya ne güzel olurdu. O da yabancıya gitmemiş olurdu. Düğününüzde iki oynardık sonra ağlardık. Siz gerdeğe girerken-"

"Çüş" diyince Arda sustum.

"Ne o eşek mi gördünde çüş diyorsun"

"Elçin az susta motorun soğusun. Ne konuştun ya"

"Sus bi hayallerimi bölme. Nerde kalmıştım. Heh siz gerdeğe girerken biz seni döveceğiz. Ama dur önce gerdekten ve düğünden önce Hazal'ı hamama götürmem lazım"

"Elçin bir şarkı vardır bilir misin?" diyince Mete kaşlarımı çattım.

"Hayır"

"Ben sana söyliyeyim. Hamam tası gümüşten. Yeni geldim sikişten. Bunu bana öğreten. Senin yavşak enişten"

"Höst lan. Bu ne biçim bir şey. Oha ya. Resmen şuan psikolojim yerle bir oldu. Siz oturup bunları mı dinliyorsunuz sapıklar. Gerçi poplarda çok normal sanki. Mesela o Dan Dan ne ya öyle. Öldürürüm kendimi dan dan dan dan. Manyak öldürürsen öldür banane. Bide geçmiş yatağa soyunmuş manyak. Bide miş miş. Miş miş de muş muş muş . Bize türkçedeki ekleri öğretiyor sanki-"

"Elçin bir sus. Yeter lan sus bi" diyince Mete ofladım.

"Sıkıcısınız işte kabul edin"

"He Elçin sıkıcıyız. Dua etde sikic-"

"Mete yavaş ol oğlum" diye Arda, Mete'yi dürtünce kaşlarımı çattım.

"Ne diyecektin devam et bakayım. Ben merak ederim bak. Hadi söyle Elçin ablana"

"Al şu gerizekalı çakma karını başımdan"

"Karı ne ya? Hangi çağda yaşıyoruz. Gereksiz"

"Elçin hayatım bir sus artık. Bak bizdeki de kafa"

"Of tamam" deyip arkama yaslandım.

Hazal'a kafamı çevirdim. Ölü gibi uyuyordu ya.

"Hazal"

"Burak" demesiyle kaşlarımı çattım. Aynı şekilde ön koltukta oturan Arda bile kafasını arkaya çevirmişti.

"Biri Burak mı dedi?"

"Valla ben demedim, Hazal sayıkladı"

"Burak" diye bir daha demesiyle Mete arabayı sağa çekmişti.

"Ulan bu kız o şerefsizin ismini niye sayıklıyor"

"Bilmiyorum ki" dedim çaresizce. Ya rüyasında görüp Burağa küfür ediyordu ya da... Ya da başka bir şey olamaz. Saçmalıktan başka bir şey değil.

-

Biliyorum kısa oldu. Ama siz bunu geçiş bölümü gibi düşünün. Yeni bölüm çok gecikti biliyorum ama okuldu dersti felan derken baya bir ertelendi.

Parodiler:

arda_kutayy
elcin_kutay
mavigozlu_hazal
Mete--

Ev ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin