Yazar
"Dalga mı geçiyorsun?" dedi Elçin gözlerini kısarak. Düşünmek istemiyordu, inanmak istemiyordu. Böyle bir şey olamazdı... Hazal böyle bir hata yapmazdı. Yoksa yapar mıydı? Diye geçirdi aklından.
Burak ise içten içe gülüyordu. Az daha olsa kahkaha atacaktı ama dudaklarını birbirine bastırmıştı. Elçin'in suratını görünce daha da gülmek istiyordu. Ona az bile diye geçirdi aklından. Ona az bile...
"Ayağımıza kadar geldiğine göre demek istiyorsun ki... Gebert beni" dedi Arda sinirle solurken. Elçin'i düşünüyordu ve gittikçe sinirleniyordu. Burak yüzünden çok acı çekmişti ve şimdi de karşısına sırıtarak geçiyordu. İt herif diye geçirdi aklından. İt herif...
Mete ise Hazal'dan gözlerini alamıyordu. Hoşlandığını düşündüğü kız bunu yapmazdı. Ama yapmıştı... Burak'a kapılmıştı. Mete kendine bir küfür etti. O kızdan etkilendiği için kendine bir küfür etti. O kızdan değil hoşlanması onun için üzülmesi bile hataydı. Düştüğü durum için de bir küfür etti. Elçin'e aşık olduğunu düşündüğü zamanlar bile ona karşı hissettiklerini hissetmemişti.
"Pardon da size ne oluyor? Benim hayatım, benim kararlarım. Karışamazsınız!" dediğinde Hazal, Elçin duvara tutundu. Burak Hazal'a ne yapmıştı? Onu bu düşüncelere yönlendirecek ne yapmıştı?
"Kardeşim iy-" Elçin'in devam etmesine izin vermeyerek Hazal sinirle Elçin'i duvara ittirdi. "Ne kardeşiminden bahsediyorsun sen? Hangi kardeşlikten? Senin için çektiğim acıların haddi hesabı var mı da kardeş diyorsun? Benim çektiğim acıların bütün sebebi sensin. İğreniyorum senden" diye bağırdığında Hazal, Elçin'in gözünden bir damla düşmüştü. Hazal bütün gerçekleri yüzüne vurmuştu. Burak ise daha fazla bu ortamda ki drama dayanamayacağını düşünüp Arda ve Mete'ye el sallayarak çıkmıştı. Tam peşinden gidecekken Arda, Elçin'in ağladını gördüğünde gitmekten vazgeçmişti. Elçin'in koluna girdi ve onu kendine çekti. "Se-sen hep mutluydun..." dedi Hazal, Elçin'e bağırarak.
"Annen ve baban tarafından sevilen bir çocuktun. Bense yetimhanede büyümüş sonra evlatlık edilmiş bir çocuktum. Gerçek annem ve babam gibi olmasalar da sonradan bir ailem olnuştu yine senin gibi değildim. Ortaokulda sınıfın en güzel kızıydın ve bütün erkekler seninle ilgilenirdi ama benimle ise sürekli çirkinsin diye dalga geçerlerdi. Lisede Burak'a aşık oldun ve onunla çıkmaya başladın. Ama hep bi sorunun olduğunda beni arardın ve ağlardın. Burakla buluşacağın zaman beni arardın ben yalan söylerdim. Sonra benim başıma patlardı. Okulda suç işlerdin benim başıma patlardı. Sen peki benim için bir şey yaptın mı? Hiç fedakarlık yaptın mı? Hayır! Ben senin yüzünden kadınlığımı kaybettim. Senin yüzünden acılar çektim. Ve geçip karşıma kardeşim diyorsun öyle mi? Lanet olsun böyle kardeşliğe" diye bağırdığında Mete sertçe Hazal'ın kolundan tuttu ve onu bahçeye doğru ittirdi.
"Kes sesini! Sen neye dönüştün böyle? Nerede o eski Hazal? Nerede o neşesine, enerjisine hayran kaldığım Hazal?" diye bağırdığında Mete aklındakilerin bir kısmını dışarıya vurarak. "Kardeş gibiydiniz lan siz! Bir piçin yaptığı şerefsizlikleri bu kızın üzerine yükleyemezsin sen! Elinden bir sürü seçenek vardı, gitmeyebilirdin. Gelip bana söyleyebilirdin! Olanların hiçbi-"
Hazal kahkaha atmasıyla Mete'nin sözleri yarıda kesilmişti. "O çok değerli Ardanız'dan başka bir şey görüyor muydu gözünüz? Asıl sen benim üzerime yükleyemezsin bütün yükü" dediğinde Hazal, Mete'nin gözü dönmüştü. Sinirine hakim olamıyordu. Ve farkında olmadan ses düzeyi yükselmişti. "Görüyordu. Gözüm görüyordu. Seni görüyordu. Ama sen o sıralar bana laf sokmaktan başka bir bok bilmediğin için geçmiş karşıma bağırıyorsun" dediğinde Hazal çantasını düzelterek hızla içeriye girdi ve Elçin'i Arda'nın elinden kurtardı. Elçin'in gücü kalmamıştı ve ayakta zor duruyordu. "Senin yüzünden yaşadıklarıma bak. Herkes bana cephe aldı. Herkes beni suçlu görüyor. Ama bu hikayede ki en suçlu, en pislik insan sensin. Bencilsin ve senin bencilliğin yüzünden ben acılar çekiyorum. Ben bedelini ödüyorum. Ve hepiniz iyi dinleyin beni. Ben Burak'ı seviyorum! Unutmadan da söyleyeyim. Kendinize büyük bir düşman edindiniz. Artık o eski Hazal yok karşınızda"