Medya: Hazal
-
~Arda~
İnsan üzüldüğünde kalbi sıkışır, içinde bir boşluk oluşur ya hani nefes alamazsın.
Her şey üzerine gelir ve kendini kafayı sıyırmış hissedersin. Deli gibi ağlayıp etrafı dağıtmak istersin. Bir yeri yumruklamak, kırıp dökmek istersin.
Ama benim şu an tek istediğim ve ihtayacım Elçin'di. Pekala çok kırmıştım, üzmüştüm ama gitmesine de izin veremezdim.
Asla gidemezdi. Giderse yıkılırdım ve eski kirli hayatıma geri dönerdim. Evet onu ilk gördüğüm gün şımarık demiştim ama o benim benliğimi bulmamı sağladı.
Evlenmeyi teklif ettiğinde direnme sebebim eski hayatımdaki kirli işler ve adamlardı. Onu bu işlere bulaştıramazdım ki artık bulaşmıştı.
Dün geceden beri onu bekliyodum. Onun üzerine olan tehditler artmıştı ve bu benim artık sinirlerimi bozmuştu. Onu alıp başka bir eve götürecektim ve güvende olduğundan emin olmuş olacaktım ama bu gerizekalı gitmekten bahsediyordu.
Tam bir gerizekalıydı ve ben bu gerizekalıyı durdurmam gerekiyordu.
Evden hızla çıktım ve garajlara yöneldim. Araba hangisindeydi lan.
Birine rastgele yöneldim ve içeriye girdim. Hangi araba olursa olsun banane ya.
Audilerden birini aldım ve garajdan çıktım.
Hazal'ın evini biliyordum. Benim bilmediğim şeylerin en başını çeken ise şu gerizekalı Elçin'in beyninin nasıl çalıştığıydı.
Arabayı son sürat sürüyordum ki yollarda çok kalabalık değildi.
Hazal'ın evine gelmemle arabadan hızla indim. Zile bastım ve beklemeye başladım. Kapıyı açmazlarsa kapıyı kırar ağızlarına sokardım.
Kapıyı Hazal ağlayarak açtı.
"Elçin nerede?" dediğimde hıçkırdı ve yüzüme baktı.
"Gitti" he ya bok. Yedim ben de.
"Kızım yemeyin beni. Gelsin hemen buraya" dedim içeriye girerek.
"ELÇİN! GEL BURAYA" diye bağırdım sesli bir şekilde.
"Gitti diyorum anlamıyor musun? Sabah gitti. Uçağa bindi ve gitti" dediğinde Hazal kafamı salladım.
"O gerizekalı hiçbir yere gidemez" dediğimde daha çok ağlayınca sinirle elimi saçlarımdan geçirdim.
"Sen ciddi misin? Bak üşenmem tek tek odalara bakarım" dediğimde bana sinirle baktı.
"Bak odalara. Hadi gel bakalım beraber. Gel benimle" dedi ve kolumdan çekiştirdi.
İlk bir odaya götürdü. "Gel bakalım. Hımm dolaba saklamış olabilirim" dedi ve dolabı açtı. "Sanırım buraya saklamamışım"
"Gel birde yatağın altına bakalım" dedi ve yatağın altına eğdi beni. Çıldırmış gibiydi ve bu beni açıkçası korkutuyordu.
"Aa bak burda da yokmuş. Gel banyoya da bakalım" dedi ve oraya da sürükledi.
Bütün evi alt üst etmiştik. Gerçekten yoktu ve ben burda vakit kaybediyordum.
"Yok ve senin yüzünden gitti. Bana sadece gelmemem gerektiğini ve onu merak etmemem gerektiğini söyledi ve gitti. Boşanma davası içinde benim şahit olmamı istedi" dediği anda sinirlerim artmıştı.
Gitmesini anlamıştım da boşanma neyin nesiydi. Gerçi gitmesini de anlamamıştım.
"Nerde şu pezevenk avukatın yeri?"
"Ne yapacaksın avukatı Arda?" deyince koltukta olan deri ceketimi aldım.
"Nerede?" diye sertçe konuşunca adresi vermişti.
Hızla çıktım ve şu avukatlık bürosuna sürdüm. Trafik olmaması benim şansımmıydı bilemiyordum ama şu avukatlık bürosundaki adama ne yapıcağımı gayet iyi biliyodum.
Büronun önüne geldim ve arabadan inip içeriye girdim. İçerdekilere baktım.
"Boşalt!" diye bağırdığımda hepsi ürkekçe baktı.
"O elin butona giderse parmaklarını tek tek kırıp yedirtirim sana. Boşaltın hemen!" dediğimde hepsi korkuyla bürodan çıktı.
Çalışanları halletmiştik. Karşımda duran avukatın odasına baktım. Oda da korkuyla bakıyordu. Sertçe odaya girmemle kapıyı kapatmam bir oldu.
"Sen mi açtın lan davayı?"
"Ne-ne da-vası?" diye kekeleyince adam, elimi sertçe masaya vurmamla titremişti.
"Elçin Kutay tanıdın mı?" dediğimde kafasını salladı.
"O davayı geri çekiyorsun hemen!" dediğimde yutkundu ve kafasını salladı.
"Geri çekemem beyefendi" Göt beyinli senin o olmayan kafanı sikerim lan!
"Hemen!" dediğimde yine kafasını olumsuzca salladığında masadaki rastgele bir dosyayı aldım ve yırttım.
"Yapmayın beyefendi nolur!" dediğinde belimdeki sıcaklığını koruyan silahı çıkarttım ve kafasına bayılmayacağı şekilde vurdum ve silahı ona doğrulttum.
"O davayı hemen geri çekiyorsun. Dava dosyalarını ver" dediğimde korkuyla masadan bir dosyayı uzattı.
Dosyayı elime aldım ve karıştırdım. Tamam bu dosyaydı.
"Fotokobisi falan varsa ver. Bilgisayardaki bütün bilgileri sil"
"Tamam sileceğim" dediğinde belime silahı geri koydum.
"O kamera görüntülerini yok et!" dediğimde kafasını salladı.
Odadan hızla çıktım. Polis arabasının sesini duymamla etrafa bakındım. İlla ki bir arka kapı olacaktı.
Tam da tahminim gibi arka kapılardan birinden çıktım.
"... Bürosuna gelip kamera görüntülerini yok edin hemen!" deyip aradığım kişinin suratına kapattım telefonu ve arabaya bindim.
Dosyayı açtım ve içine bakmaya başladım. Aldatılma olduğunu söylemiş. Aldatılma konusu doğruydu.
Her ayrıntısına kadar anlatmış ve Hazal'ıda şahit göstermiş. Lan senin benden boşanmana izin verir miyim?
Telefonun çalmasıyla dosyayı yan koltuğa attım ve telefonu elime aldım."Ne var?"
"Abi kamera görüntülerini yok ettik. Başka bir isteğin var mı?" dediğinde ofladım ve elimi direksiyona vurdum.
"Elçin Kutay'ın bulunduğu uçağı bana hemen buluyosun" diyip telefonu kapattım. O uçağı ben bulurdum ve onu ordan alırdım.
Telefonun yine çalmasıyla oflayıp açtım.
"Elçin Kutay için bir kayıt bulunamadı efendim" saçmalığın daniskası.
"Yurt dışına çıkan uçaklardan hiçbirinde yok mu?"
"Efendim yok"
"Hazal Güzel için var mı?" tahmin ettiğim şey doğruysa zekasına gerçekten hayrandım.
"Var. 10:45 Londra uçağı"
"Bana hemen Londra uçağına bilet ayarlayın!"
-
Öhöm öhöm merhabalar :)
Bölüm kısaydı biliyorum ama size diğer bölümleri beklemeniz tavsiye ederim:)
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi bu satıra yazarsanız çok mutlu olurum. Hepsini tek tek okuyacağım😄😘💕
Parodiler: