Bölüm On

339 29 54
                                    

Delilah gözlerini açmaya çalışırken sonsuz bir karanlık onu karşılamıştı. Bir an öldüğünü ve tanrının onu cehennemine aldığını düşündü.

"Madre." Anne diye fısıldadı karanlığa. Eğer öldüyse nihayet yıllardır yaşadığı anne hasreti, sıcak yuvaya duyduğu özlem ve bitmek tükenmek bilmeyen nefreti ve öfkesi nihayet son bulmuş demekti. Her an endişeli ve sürekli acı içinde olan ruhu nihayet huzur bulmuş muydu?

Kafasına dökülen bir kova buz gibi suyla titreyerek uyandı Delilah. Çok üşüyordu. Maalesef hâlâ yaşadığını fark edince üzülmüştü.

Başından aşağı buz gibi su döken dilsiz şövalye kovayı da üstüne fırlatarak demir kapıyı tekrar üzerine kapattı.

Delilah hâlâ titriyordu. Biraz olsun ısınabilmek için ellerini omuzlarına sürtüyordu ama durduğu an daha çok üşüyordu.
Yaralı parmakları dikkatini çekmişti. Tırnaklarının arasında kurumuş kan birikmiş, başı çarpmanın etkisiyle semsert olmuştu.

Birden Francesco'nun "Bana güvenebilirsin." demesini hatırladı. O an ölmekten değil bir kez daha güveninin kırılmasından, hayal kırıklığına uğramasından korkuyordu. Hayatı boyunca hep ölümle burun buruna yaşamıştı zaten ama güveni kırılmasın, birine bağlanmasın ve en önemlisi de umut etmesin diye hep insanlardan uzak durmuştu. Şimdi içinde Francesco'nun onu kurtarcağına dair umudu vardı ve bundan nefret ediyordu. Bu zamana kadar insanlar onu hep hayal kırıklığına uğratmıştı, umut etmek istemiyordu ama elinde değildi.

Titrek bir sesle karanlığa fısıldadı. "Beni hayal kırıklığına uğratırsan ölmekten beter edersin. Fermanımı veren sen ol ama sessiz kalma."

Maddalena De Medici, kardeşi Piero ile kurguladığı planını tıkır tıkır işletiyordu ve bunun haklı gururunu yaşıyordu.

Yüzüne yerleştirdiği ciddi ifadeyle az önce anlattığı ve planının son basamağı olan Francesco'yu ya da en azından herhangi bir Pazzi'yi inandırma kısmına gelmişti. "Dediğim gibi." Diyerek bir güç gösterisi sergilemek ister gibi ellerini önünde birleştirip sırtını dikleştirdi. Sesinde büyük bir kibir vardı. "Üvey kardeşimiz Delilah, Francesco De Pazzi'den kurtulmayı amaçladığı bir komplo kurdu. Pazzi kıvranmaya başladığında onu soymaya gelenler de Delilah'ın kendi çetesinin üyeleri."

Maddalena, babası Lorenzo'nun üvey kardeşleri Delilah'a karşı ne kadar hassas olduğunu, onun gönlünü almak için onu hediyelere ve güce boğacağını biliyordu. Babası Delilah'ı her aradığında karşısına engeller çıkaran ve ona ulaşmasını engelleyen ta kendisi, Abla Medici'ydi ama artık alanı daralmıştı, Delilah'ı daha fazla saklayamayacağının farkındaydı. Bu yüzden, Delilah'ın tüm hayatını araştırmış, hatta çetesine köstebekler yerleştirmişti. Papa Paulo ile olan görüşmelerini dinleterek ve ilerleyen zamanla bizzat Paulo'dan bilgi alarak Delilah'ın bir zehir ustası olduğunu öğrenmişti. Piero'ya bunları anlattığında büyük baloda bir komplo düzenlemeye karar vermişlerdi.
Küçük kardeşleri Lucrezia, Delilah'ın çok fazla zorbalığa ve haksızlığa uğradığını düşünüyor ve babasının onu ne kadar sevdiğini, pişmanlık duyduğunu görebiliyordu zaten hep sağduyulu bir kızdı. Bu yüzden Maddalena, bu planı Piero ve kendisine anlattığında şiddetle karşı çıkmış, babasına anlatmakla tehdit etmişti. Başta planda Delilah'ı zehirlemek vardı ama Maddalena, Lucrezia'nın karşı çıktığını görünce planı Francesco'ya çevirmiş ve Lucrezia'ya bunu söylememişti.

Francesco daha fazla bu saçmalıklara dayanamayacaktı. "Signora Medici, tam olarak ne için buradasınız?"

Otuzlu yaşların başında olan genç kadın büyük bir sakinlikle cevap verdi. "Karadul çok güçlü ve etkili bir zehir. Araştırmalarıma göre Venedik'te bu zehrin yapımını bilen üç kişi var. İçlerinden sadece Delilah sağ." Bu şekilde bütün şüphe oklarını Delilah'a çekmeyi amaçlıyordu. "Büyük balodan hemen önce Duvagetti adında bir bitki tüccarından zehir yapımında kullanılan bitkiler almış. Bahsi geçen tüccar dışarıda bekliyor. Arzu ederseniz gelip size anlatacak."

Huzurun KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin