Bölüm On Dört

262 24 28
                                    

"Sen ciddisin."

Yaklaşık bir saattir Francesco'nun neden evlenmeleri gerektiği üzerine yaptığı açıklamaları dinliyor ama bir türlü dalga geçmediğine emin olamıyordu.

Francesco, Delilah'a evlenme teklifi etmişti çünkü ona göre Lorenzo'nun kayıp kızının bir Pazzi ile evlenmesi yeterince büyük bir intikamdı ki Delilah'ın istediği de buydu, Francesco açısından da Mariah ve Vespuccilerle herhangi bir bağ kurmak zorunda kalmayacaktı. Özellikle anneannesi onu Vespuccilerle evlilik bağı kurmaması konusunda çok uyarmıştı. Teyze Pazzi'yi durdurmanın tek yolu başka biriyle evlenmesiydi.

"Ovviamente. Bence baban için yeterince rahatsız edici bir evlilik olacaktır." Lorenzo'nun kendisinden nefret ettiğini hatırlayınca pis pis sırıttı. "Böylelikle ben de teyzemin oyununu bozmuş olacağım."

"Sinir bozucu bir evlilik..." Düşünceli ama tehlikeli bir ima vardı altında. "Peki nasıl olacak?" Şeytani ruh hali yerini düşünceli bir tona bırakmıştı.

"Yarın sabah seni almaya geleceğim. Hatta..." Düşünceli bir tavırla parmaklarını çıtlattı. "Şimdi yola çıkmamız gerek."

Delilah şaşırmıştı. "Yola çıkmak mı?"

"Floransa'daki herhangi bir kilise benim nikahımı kıymaz. Beni burada herkes tanıyor. Bergamo'ya gideceğiz. Orası küçük bir kasaba." Francesco bu plana o an karar verse de sanki yıllardır düşünüyor gibi plan yapıyordu. Bir an gözü Delilah'ın parmağına takıldı. "Hmm zannediyorum ki benim sana yüzük almam gerekiyor."

"Ne yani? Gerçekten yüzük mü takacağım?" Berbat bir şeyden bahsediyormuş gibi iğrenerek parmağına baktı. "Grazie. Hoşlanmıyorum."

"Bir saate geliyorum. Hazırlan!" diyerek son sürat çıktı Francesco.

Delilah, o gittikten sonra kararmaya başlayan havanın geride bıraktığı loş ışıkta oturup düşünmeye başladı. Hala Francesco'nun ciddi olduğuna inanamıyordu ama şöyle bir gerçek vardı ki birkaç saate veya en geç bir güne evlenmiş olacaktı. Bu gerçeği algılamakta zorlanıyordu.
"Hazırlan" demekten kastı neydi ki? Birkaç saat sonra evlenecek olan birinin yapacağı hazırlık ne olabilirdi?

Francesco bir arabacı bulup Toskana'ya giderken heyecandan delirmek üzereydi. Planı Aurlien'i bulup ondan bir söylentiyi yaymasını istemek ve hemen sonra Delilah'ı almak için Floransa'ya geri dönmekti.
Saraya giderken neredeyse taşları sayacaktı.
At nallarının önce şehir içindeki taş zemine, sonra da Toskana'ya giderken patika yola çarparak çıkardığı tıkırtıları dinlerken birkaç saat sonra Delilah ile evleneceği ve onunla uzun bir süre karı-koca rolü yapacağı fikrine kendini alıştırmaya çalışıyordu.

"Sadece göstermelik." diye fısıldadı. "Olsun. Şimdilik bu da yeterli."

Saray bekçileri ona ifadesiz bir biçimde bakıyordu. Francesco diplerinden geçip içeri girerken saygıyla selamladılar onu.

"Aurlien!" diye bağırarak İtalyan estetiğinden ve Medici zevkinden uzak bir yapı olan Pazzi Sarayı'nın geniş bir bahçe etrafına yerleştirilmiş tek parça dikdörtgen yapının girişten girildiğinde karşı tarafta kalan Aurlien'in ve diğer kardeşlerinin odalarının olduğu kanada doğru giderken bir yandan da içinden Aurlien'in sarayda olması için dua ediyordu.

Aurlien bu saatlerde çoğu zaman sarayda olmaz, dışarıda aylaklık yapardı ama neyseki bu sefer sarayda ve biraz ayık sayılırdı.
Francesco'nun yana yakıla onu aradığını duyunca kafasını kapıdan dışarı çıkarmıştı.

"Grazie a Dio, buradasın." Göğsünden itekleyerek onu odasına tekrar girdirip dikkat çekmemek için usulca kapıyı kapattı.

Aurlien şaşırmıştı. "Neler oluyor?"

Huzurun KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin