"Yapacağınız şey çok basit Delilah. Bunu bu kadar büyütmenize anlam veremedim." Dedi Papa, kırmızı chaperonunun üzerine tanınmamak için giydiği kahverengi kapüşonunu düzelterek. "Sen tanrının adına öldüreceksin evlat."
Delilah'ın gözlerinde şimdi öfke vardı. "Tanrının adına öldürmek tanrıcılık oynamaktır. Ben bir katil değilim."
"Sfortunatamente, Delilah sen bir çetenin lideri ve aynı zamanda bir zehir ustasısın." (Maalesef) Papa'nın tavrı Delilah'ın karşı koymasıyla hemen değişmişti. Üslubundaki resmiyet ortadan kalkmış, tehditkar bir hal almıştı. "Sen de en az benim kadar günahkarsın evlat." Bir an duraksadıktan sonra teklifini yineledi. "Francesco Salviati Riario. Maskeli baloda yapman gereken tek şey balo kadehine zehir bulaştırmak. Güzel bir elbise ve güzel bir maskeyle seninle şarap içmek istemeyecek bir erkek yoktur." Delilah sormadan Papa cevap verdi. "Bu hizmetin karşılığında Roma seninle gurur duyacaktır."
Delilah dalga geçer gibi yineledi. "Salviati." Birden Papa'nın chaperonuna iki eliyle asıldı, bu hareketi çok büyük saygısızlıktı ve Papa'nın korumaları hemen Delilah'a doğru hamlede bulunsa da Papa elini kaldırarak durmalarını işaret etti. "Bu ne demek biliyor musun? Venedik'teki hayatım bitecek!"
Salviati, Medici ve Pazzi'den sonra Toskana'nın en büyük üçüncü banker ailesiydi. Medici ve Pazzi'nin tam ortasında denge bir güçtü, iktidara gelmek isteyen Salviati ailesini yanına çekmek zorundaydı. Delilah iktidar oyunlarını çok iyi takip ederdi, her şeye hakim olmaya çalışırdı ve bu sefer en iyi bildiği şey Muhteşem Lorenzo'nun, bu halkın babasına taktığı lakaptı, iktidara gelmek için Salviatilerle arayı iyi tutmak istemeseydi.
Delilah birden duruldu. Bir anlığına Francesco'nun yüzü zihninde canlandı. Sonra konuşmaya başladı. "Bunu Pazziler istiyor. Bana senin aracılığınla ulaştılar çünkü soyumdan ne kadar nefret ettiğimi en iyi onlar biliyor." Şimdi kafasında her şey oturmaya başlamıştı. Ardı arkasına aklına gelenler dilinden döküldü. "Bir Medici'yi bu komploda kullanmaları her ne kadar zekice olsa da bunu yapmayacağım." Papa tam konuşacakken Delilah elini kaldırarak onu susturdu. Ne söyleyeceğini biliyordu. "Ben zehir satarım Paulo. Bu zehirle kimin kimi zehirleyeceğiyle ilgilenmem. Yüce Pazzi Hanedanlığı isterse onlara Salviati'yi zehirleyecek zehiri güzel altınlar karşılığında seve seve yaparım. Ama bunu ben yapmayacağım."
Delilah'a "cadı" lakabının takılmasının sebebi büyük çoğunluğa göre gri gözleri olabilirdi ama onu gerçekten tanıyan kesimin ona "cadı" demesinin asıl sebebi zehir yapımında çok fazla ustalaşmış olmasıydı. Bu ustalığını en iyi bilen kişi de Papa Paulo'ydu.
Delilah, Alberto'nun kumaş dükkanında çalışırken hemen yan dükkandaki Alberto'yla aynı yaşlarda olan, şifalı otlar satan Duvagetti'yle boş zamanlarında otlar üzerine konuşurlardı. Delilah bu otların şifalı olduğunu öğrendikçe aslında bir şeyi daha iyi kavrıyordu: yanlış şifa, yanlış kişiye uygulanırsa sonucu zehirdi.
Delilah bu keşfini kendi üzerinde deneyecek kadar gözü kara biriydi. İlk zehir denemesi basit birkaç bitki üzerindeydi. Zehiri yapmadan önce panzehirini rahatlıkla hazırlayabilmişti çünkü hangi bitkinin hangi bitkiye zehir, hangi bitkiye panzehir etkisi yaratacağını iyi biliyordu. Sonraki denemelerinin bazılarında neredeyse ölecekti ancak onu ölüme götüren her sonuç altın kazanmasını sağlamıştı bugüne kadar. Delilah zehir yapımından çok iyi kazanıyordu, hatta Alberto'yla yaşarken el altından yaparak sattığı zehirler sayesinde şimdiki evini satın alacak kadar birikim yapmıştı.
Alberto, Delilah'ın bir zehir ustası olduğunu bilmiyordu, bilse muhtemelen Delilah'a engel olmaya çalışır, olamazsa kendini sağlığından edecek kadar bunu kendine dert ederdi.Papa Paulo, Delilah'ı Segreto Tarikatı sayesinde tanımıştı. Segreto Tarikatı, Venedik'in en köklü yeraltı tarikatıydı, Delilah'ın istediği bitkileri onlara her ay bir zehir yapma karşılığında ücretsiz ve sınırsız temin ediyorlardı. Bu tarikat eski Papa'yla iyi anlaşamadığı için kendi liderleri Papa Paulo'yu resmi lider yapmak istiyorlardı. Eski Papa'nın ölümündeki gizem işte tam olarak buradan geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzurun Kraliçesi
Historical Fiction"Demek marifetleri yere göğe sığdırılamayan şu meşhur kadın çete lideri sensin." dedi genç adam, kahverengi pelerininin kapüşonunu yakışıklı yüzünü ortaya çıkaracak şekilde geriye doğru savururken. Klasik İtalyan erkeklerinin sahip olduğu yanık yeşi...