"Delilah?!" Delilah kendi gerçek ismini Francesco'nun ağzından duyduğuna şaşırmıştı. O an babası gelip ismini söylese bu kadar şaşırmazdı.
Francesco'nun yüzünde imalı bir gülümseme vardı şimdi. Delilah'ın şaşkınlığı hoşuna gitmişti. "Delilah Medèllin De Medici."
Delilah kendine inanamıyordu. Kendini aptal gibi hissediyor, Francesco'nun peşinden gelmesine izin verdiği için kendini yumruklamak istiyordu. Bir köprünün altında, çıkmaz bir sokakta köşeye sıkıştırılmıştı. Az önce hayatının en zor olduğunu düşündüğü anında Francesco onun kurtarıcısıydı, şimdi ise onu kafese sokmuş bir avcı gibiydi.
"Nasıl? Nasıl öğrendin?" Yumruklarını sıkmıştı ama bu saldırmak için değil, daha çok kendini koruma iç güdüsüydü.
Francesco, alaylı ama nazik bir tavırla cevap vermişti. "Venedik çok küçük. Özellikle de bir Pazzi'nin güzel bir Medici kadınını bulması için."
Delilah öfkeyle elini kaldırarak Francesco'ya sus dercesine baktı. "Ben bir Medici değilim. Accidenti! Şurada canımı al ama bana Medici deme." (Lanet olsun)
"Bu öfkenizin sebebi nedir signora? Kaynaklarım yanılmış olamaz." Bir anlığına bildiğinin yanlış olduğunu düşünmüş, son cümlesini kendi kendine konuşur gibi söylemişti.
Delilah şimdi Francesco'ya yumruk atmak istiyordu. "Bu sizi hiç alakadar etmez." Hışımla, Francesco'ya neredeyse omuz atacak bir öfkeyle, genç adamın yanından geçiyordu ki Pazzi, Medici'yi kolundan yakaladı. Bu temas Delilah'ın hiç istemediği bir şeydi. Öfkesinin söndüğünü, yerini afallamaya bıraktığını hissetti. Açıklama bekler gibi Francesco'nun yanık yeşil gözlerine baktı.
"Kabalığımı mazur görün. Lakin, baş düşmanımızın kızı Floransa'da, altın tozlu saraylarda etek sürtmesi gerekirken neden Venedik'te bir çete liderliği yapıyor? Bu benim biraz aklımı karıştırdı." Samimi bir şekilde şaşkın görünüyordu, Delilah'ı utandırdığını kızın buğday teninin yüzünde kırmızıya dönmesinden ve gri gözlerini daha da ön plana çıkarmasından anlamıştı.
Delilah sert bir sesle cevap verdi. "Yaşayacağım hayata bir soyad karar veremez." Bir yandan da göz ucuyla Francesco'nun hala tutmakta olduğu koluna bakarak tehditkar bakışlar savurdu ancak Francesco, istediği cevapları almadan onu bırakacak gibi değildi.
Gene de nezaket amaçlı elini gevşetti Francesco. Güçlü bir adamdı. "Pazziler için bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor musun?"
"Sence bir tehdit olsam şu an beni tehdit ediyor olabilir miydin?" İkisi de nezaketi bir kenara bırakmıştı. "Beni yeterince iyi tanımışsın. Bence sorduğun sorunun cevabını sen de bulabilirsin."
Francesco direkt Delilah'ın gözlerinin içine bakıyordu. Bu hem ürkütücü hem de çekiciydi. Bu adamın hiçbir şeyden korkusu yok gibi görünüyordu. "Amcam teklifini neden kabul etmediğini öğrenmek istedi. Bu durumu araştırırken bu "zehir ustası"nın aslında güzelliğiyle beni aptala çeviren Medèllin olduğunu öğrenmek benim için de şok ediciydi."
Delilah şimdi kapana kısılmış gibi hissediyordu. Alnında soğuk terler damlalaşmıştı. Bir adım geri çekildiğinde sırtının duvara çarptığını hissetti. Francesco da onunla birlikte bir adım atmıştı, şimdi birbirlerine çok yakınlardı. Papaz'a söylediği sözleri yineledi. "Ben bir katil değilim. Ben senin kötü olarak düşündüğün her şeyi yapmış olabilirim ama bir katil değilim."
Delilah, Francesco'nun tıpkı Papaz gibi onu ikna etmeye çalışacağını düşünmüştü ama Francesco öyle yapmadı. "Şu an sizi Venedik Şövalyeleri'ne teslim edebilirim." Delilah, Francesco'nun elinin altında tir tir titremeye başlamıştı, şimdiye kadar kendini yakalamaya çalışanları bir şekilde alt etmeyi başarmıştı ancak şimdi karşısında bir Pazzi vardı. "Bianco piccione in una gabbia dorata." (Altın kafeste beyaz, eşsiz bir güvercin) "Floransa'da suçlulara af yoktur. Cezası ölümdür. Venedik'in de çok hafif cezalar verdiğini sanmıyorum, bella signora." (Güzel hanımefendi)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzurun Kraliçesi
Ficción histórica"Demek marifetleri yere göğe sığdırılamayan şu meşhur kadın çete lideri sensin." dedi genç adam, kahverengi pelerininin kapüşonunu yakışıklı yüzünü ortaya çıkaracak şekilde geriye doğru savururken. Klasik İtalyan erkeklerinin sahip olduğu yanık yeşi...