Bölüm On Sekiz

306 23 14
                                    

"Hey! Huhuuu! Oralarda bir Delilah var mı?"

Delilah dalgın dalgın saçlarını tararken Angela ona bir şeyler anlatıyordu ama Delilah onu dinlemiyor/dinleyemiyordu. Dünkü konuşmadan sonra Francesco gece Sultan Mehmet'in kendilerine tahsis ettiği köşke gelmemişti, onu dünden beri görmüyordu.

Sertçe tarağı aynanın önüne bırakıp Angela'ya kırgın bir ifadeyle baktı. "Bu akşama katılmak zorunda mıyım?"

"Delilah, senin neyin var?" Konuşmayacağını bildiği için kartları açık oynamaya karar verdi. "Her şeyi biliyorum. Giuseppe bana anlattı. Merak etme Delilah, bizler dostuz." Delilah ellerini masaya dayayarak kafasını arasına koyup kapandı. Ağlamak üzereydi şimdi. Angela anaç bir tavırla Delilah'ın kafasını kaldırıp ona sarıldı. "Aww...lütfen dolcezza, hadi ne olduğunu anlat bana. Eminim ki çözebiliriz."

Delilah birilerinin onun anlatmasına gerek kalmadan onu anladığı için mutluydu. "Dün sizden ayrıldıktan sonra Francesco öptü beni." Angela'nın gözleri mutlulukla parlıyordu ama Delilah'ın aynı şekilde mutlu olmadığını görünce bir terslik olduğunu fark etti. "Bana neden Mariah ile evlenmediğini anlattı. Giuseppe'yle birlikte yaptıkları planı benim için bozduğunu söyledi. Ben de buna değmediğimi, onu hak etmediğimi söyledim."

"lo strizzacervelli!" Ruh hastası. Diyerek çıkıştı Angela. "Buna değmediğini düşünmek de ne demek?"

Ters bir tavırla cevapladı. "Beni tanımıyorsun Angela. Benim Venedik'teki hayatımı bilseydin benden koşarak uzaklaşırdın."

"Venedik'te fahişelik yaptığını sanmıyorum." diyerek göz devirdi. Angela'ya göre bir kadın için en onur kırıcı şey fahişelik yapmasıydı.

"Bana sorarsan daha kötüsünü yapıyordum ama siz Toskanalılar garipsiniz." dedi iğneleyici bir tavırla.

"Ne yapıyor olabilirsin Delilah? Seni olduğun gibi kabul etmiş bir adamı reddedecek kadar ne yapmış olabilirsin?"

O günleri ve özellikle Luca'yı düşünerek dalgın ama kendine öfkeli bir tavırla konuşmaya başladı. "Bir çetenin lideriydim. Sayısız soyguna karıştım. Sayısız insanın ölümüne sebep oldum. Bire bir öldürmesem de bir şekilde sebep oldum. Ailem dediğim insanlar benim yüzümden yanarak öldüler. Şimdi Venedik'e dönsem, şövalyeler beni yakaladıkları yerde infaz ederler."

Angela, Delilah'ın sandığı gibi ona dehşet ifadesiyle bakmamış, aksine çok normal karşılamıştı. "Artık Medici olmayı reddetmiş bir kız değilsin. Pazzilerin göz bebeğiyle evlisin ve baban sırf Medici olduğunu kabul et diye Pazzilerle dost olmak istiyor. Bu durumda Venedik Şövalyeleri'nden herhangi biri senin saç teline zarar getirse Venedik yerle bir olur..."

"Bir dakika bir dakika..." diyerek araya girdi. "Ne dedin sen? Lorenzo De Medici, Pazzilerle dost mu olmak istiyor?"

Angela neşeyle şakıdı. "Babanın bu evlilik hakkındaki uzun süreli sessizliği, Clarice Orsini'yi sürgününden çağırmaması ve mecliste Pazzilerin isteklerini kabul ettirmesi, Jacopo de Pazzi ile son mecliste el sıkışarak ayrılması ve siz geri döndüğünüzde Medici Hanedanlığı'nın, Pazzi Sarayı'na ziyaret gerçekleştirmek istemesi bunu işaret ediyor."

Delilah tüm bu duyduklarından hiç etkilenmemişti çünkü kalbi Francesco'nun gece gelmemiş olmasını düşündükçe eziliyordu. "Bir önemi yok. Francesco muhtemelen Toskana'ya döndüğümüzde evliliği bitirmek için kilisenin yolunu tutacaktır."

"Saçmalama."

"Baksana dün gece gelmedi bile!"

Gayet normal bir şey duymuş gibi tepki verdi. "Eee ne var bunda? Giuseppe de gelmedi. Muhtemelen dertli oğlumuz Francesco'nun aşk acısı dolu kafasını dağıtmak istedi." Delilah bir an durdu. Geceden beri kafasında oluşturduğu onlarca farklı senaryodan hiçbirine uymuyordu bu. O cevap veremeyince Angela devam etti. "Gördüğüm kadarıyla ayrılmak istemiyorsun. Lütfen içindeki şeytanları sustur. Ve ona göre hareket et."

Huzurun KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin