Gözlerini açtığında bir an nerede olduğunu hatırlayamadı Delilah. Kendisini hâlâ Venedik'te zannediyordu. Yavaş yavaş hafızası yerine gelmeye başladığında ve dün olanları hatırladığında içini bir hüzün kaplamıştı ama şu an kafasında daha büyük bir soru işareti vardı: Bu odaya nasıl girmişti? Çocukken şöminenin başında uyuyakaldığında annesinin ya da Alberto'nun onu yatağına taşıdığını bildiği halde sabah yatağında uyanması ona sihirli güçleri varmış gibi hissettiriyordu.
Esneyerek yataktan kalkarken aklına gelen ilk kişi Francesco oldu. Acaba o neredeydi? Dün onun omzunda uyuduğunu hatırladığında kendini rezil olmuş hissetmişti. Bir süre Francesco'yu görmese iyi olacaktı.Yatak odasının yanındaki banyoya geçip pas tutmuş musluğu açarken hayattaki birçok şeyi sorgular gibi görünse de aslında kafası şu an tamamen boştu. Buz gibi suyu yüzüne çarparken "Bugün ne yapsam?" diye geçirdi içinden. Dışarıda biraz dolaşıp bu şehri yeniden keşfetmek, sokaklarında kaybolmak ve tıpkı Venedik gibi bu şehirle bir bütün haline gelmek istiyordu.
Odaya geri döndüğünde yerleştirilmeyi bekleyen eşyalarına baktı. Hiçbiriyle uğraşmak istemiyordu. Venedik'ten ayrılmadan önce kıyafetlerini hazırlarken Alberto'nun ona erkek gibi giyinmeyi yasakladığını hatırladı. Şimdi tüm kıyafetleri "hanımefendi" kıyafetleriydi. Buna alışması çok zor olacaktı.Dünküne benzer bir kıyafet giyerek evden attı kendini. Sokağın günlük kalabalığı ve insanların koşuşturmacası ona en azından kendini daha iyi hissettirmişti.
Doğduğu şehri bir turist gibi incelemeye başlamış, kalabalığın gittiği yere doğru yürümeye devam ediyordu. Kalabalık, Floransa'nın dar sokaklarından Piazza Del Duomo'ya doğru akıyordu.
Piazza Del Duomo, Floransa'nın tarihi kalbiydi. Dört tarafı birbirinden estetik yapılarla çevrilmiş büyük bir alandı. Devlet büyükleri törenlerini burada yapar, şenlikler burada düzenlenir ve suçlular bu meydanda sallandırılırdı. İnsanların günlük yaşantılarında da en çok vakit geçirdikleri yer burasıydı.
İlk göze çarpan yer Santa Maria Del Fiore Katedrali'ydi. Metrelerce yükseklikte ve genişlikte olan devasa kubbesi ve geniş avlusu onu Piazza Del Duomo'nun göz bebeği yapıyordu. Hemen önündeki yüzlerce basamaklı Giotto Çan Kulesi bu yapının daha dikkat çekici olmasını sağlıyordu. İtalyan estetiği bu çan kulesini temelinden itibaren süslediği dörtgenler ve içerisindeki Meryem Ana kabartmaları kendini belli ediyordu.
Katedralden çıkan insanların yoğunluğunu görünce bugünün pazar olduğunu hatırladı Delilah. Bugün ibadet günüydü. Henüz ibadetlerini bitirmiş olan ortodokslar maneviyata ulaşmış olmanın rehaveti ile bu görkemli katedralden çıkıyorlardı.Kalabalığın içinde kiliseden çıkan iki büyük hanedanlığın isimleri vardı. Lorenzo De Medici, Delilah'ı kazanabilmek için tanrıya dua edip adak adayıp kiliseden çıkarken diğer yanda da Jacopo de Pazzi vardı. İki hanedanlığın iki büyük ismi birbirleriyle hiç muhatap olmadan kalabalığa karışırken Delilah yıllar sonra babasını görmüş olmanın şokuyla öylece donakalmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu, koşup saklanmak geliyordu içinden ama bir yanı, onu yıllarca arayıp sormayan, saraydan kaçtığında peşinden gelmeyen Muhteşem Lorenzo ile yüzleşmek istiyordu.
Delilah ani bir kararla arkasını dönüp hiç bilmediği bir sokağa attı kendini. Başı boş köpekler gibi nereye gittiğini bilmeden öylece yürüyor, sanki yüzünde "Lorenzo De Medici'nin kızıdır" yazıyormuş gibi kimseye bakmamaya çalışıyordu.
Lorenzo, Delilah'ın ondan kaçtığını fark etmişti. Yıllardır hep uzaktan izlediği küçük kızıyla yüz yüze geleceği gün gelmişti bu yüzden orta yaşların ortasında olan bu adam çocuk gibi heyecanlıydı. Pelerinini savura savura şövalyeleri ile beraber peşine takılmıştı. Bugün vazgeçmek yoktu, bir şekilde Delilah'a ulaşacaktı. En iyi ihtimalle Delilah ona bağırıp çağıracak, ondan nefret ettiğini söyleyecek ve sonra sakinleşecekti. Eğer bu olmasa bile en azından yüzünü görecek, belki de büyük aşkı Maria'dan izler bulacaktı onda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzurun Kraliçesi
Tarihi Kurgu"Demek marifetleri yere göğe sığdırılamayan şu meşhur kadın çete lideri sensin." dedi genç adam, kahverengi pelerininin kapüşonunu yakışıklı yüzünü ortaya çıkaracak şekilde geriye doğru savururken. Klasik İtalyan erkeklerinin sahip olduğu yanık yeşi...