Alexandra, her zamanki asil haliyle Mariah'ın paspal haline bakarken üzüntüden basmayan man kafasına bir kez daha anlatmak için derin bir nefes alarak hazırlandıktan sonra altın kaplama bardağından bir yudum su içti. Mariah'ın duyguları onu öylesine salaklaştırmıştı ki hâlâ işine yarayıp yaramayacağından emin olamıyordu. "Karı koca değiller." diye tekrarladı. "Aynı yatakta uyumuyorlar."
"Ne demek bu?"
Alexandra nihayet Mariah'ın salakça sorularından sıkılmış sabrını tüketmişti. Az önce dudaklarına dokunan bardaktaki suyun tamamını Mariah'ın ağlamaktan bitap düşmüş yüzüne fırlattığında genç kızın nefesi kesilir gibi oldu. Daha sonra bardağı ayaklarının dibine fırlattı.
"Alexandra!" Güneş çıktığı zamanlarda doğal ışık alan ve o güneş ışınları içeri vurduğunda son derece usta bir işçilikle nakış nakış işlenmiş çinilerin cilalandığı salonda Minevra'nın sesi yankılandı. "Görmüyor musun, kendinde değil."
Alexandra hışımla ona döndü. "Gelmek zorunda çünkü hiçbir şeyi kaybetmiş değil. Başından beri söylediğim gibi evlilikleri gerçek değil!" Kısa bir süre sakinleşmek için bekledikten sonra devam etti. İkinci ve son kez anlatacaktı. "İkisi sarayda yokken odalarının kapısının kilidini bozdurdum. Delilah durumu fark etti ve hizmetçilere bildirdi ama tabii ki yapılmadı. Kapı kapanıyordu ama biraz aralık kalıyordu. Hizmetçilerimden bir tanesini onları izlemesi için görevlendirdim. Akşam geç saatte Francesco gelmiş, Delilah ile uzun uzun konuşmuşlar. Sonra birlikte uyumamışlar."
Mariah'ın olanı biteni anlaması için ona süre tanımak için Minevra söze girdi. "Bu küçük bir detay."
"Delilah bana daha önce Francesco ile birlikte olduğunu söylemişti. Bunun gerçek olduğuna inanmıyorum." Çoktan pes etmiş görünüyordu.
Alexandra, normal şartlarda ne olursa olsun asilliğinden ödün vermeyen ve sakinliğini sonuna kadar koruduğu için "Buz Kraliçe" olarak bilinirdi ama Mariah onu aptal aşık tavrıyla deli ediyordu. "Önemli olan birlikte uyumayacak kadar birbirlerine uzak olmaları."
"Bunu düşünmek benim kalbimi kırıyor." Yeniden ağlamaya başlayacaktı neredeyse. Minevra susmasını işaret etti. "Balayına bile gidiyorlar!"
"Kalbin umrumda değil." Alexandra derin bir nefes daha aldı. Bugün bunu kaçıncı yapışıydı kim bilir. "Francesco'yu istiyorsan beyninle hareket edeceksin."
Mariah sonunda pes etti. "Ne yapmamı istiyorsun?"
"Arkalarından Konstantine'ye gideceksin."
*****
Birkaç saat önce yere düşmeye başlayan kar taneleri havada uçuşarak bakmaya doyulmayacak manzaralar oluştururken çok da uzun olmayan bir süre önce kilise olan, Sultan Mehmet'in Konstantine'yi fethinin ardından orada kıldığı namaz sonrası camiiye çevrilen Ayasofya'dan cuma namazını kılan erkekler havanın da üzerilerine çökerttiği vehametle usul usul yürüyorlardı.
Erkeklerin hemen hepsi, İtalyan erkeklerinin taktığı chaperonu andıran ama çok da benzer olmayan "sarık" denilen bir çeşit şapka takıyorlardı. Orta gelirli olanlar şalvar, genelde uyumsuz renkte bir kuşak ve üzerine vücudu tam anlamıyla sarmayan çeşitli kalitelerde gömlekler giyinmişlerdi. Biraz daha zengin olanlar ise ipek şalvarlar üzerine uzun kaftanlar giyiyor ve sarık yerine kavuk tercih ediyorlardı.Tüm bu kalabalığın arasında Angela ve Delilah, Francesco ve Giuseppe işlerini hallederken yeni Osmanlı himayesi altına girmiş olan Konstantine'yi altını üstüne getirmekle meşgullerdi. Özellikle Angela alışveriş yapmaya bayılan biriydi, Delilah'ı kapalı çarşıda oradan oraya sürüklüyordu. Delilah, esnafların içinde büyümüş biri olarak aslında böyle ortamlardan nefret ederdi ama Angela o kadar komik ve eğlenmesini bilen bir kadındı ki Delilah da kendini kaptırmıştı.
Angela Osmanlıca bilmiyordu, İtalyan tüccarlara denk gelirse şanslıydı, öteki türlü Delilah'ın insafına kalıyordu. Delilah çoğu zaman Angela'yı kandırmak için bilerek eksik çeviriler yapıyordu, afacan bir çocuk gibi de bununla eğlenirken Angela da kendini gülmekten alamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzurun Kraliçesi
Fiksi Sejarah"Demek marifetleri yere göğe sığdırılamayan şu meşhur kadın çete lideri sensin." dedi genç adam, kahverengi pelerininin kapüşonunu yakışıklı yüzünü ortaya çıkaracak şekilde geriye doğru savururken. Klasik İtalyan erkeklerinin sahip olduğu yanık yeşi...