BÖLÜM 22

1.8K 78 16
                                    


 

                BÖLÜM 22

          YAĞMURUN İZLERİ

"Bir kızın ruhu büyüyüp kadın olsa da, içindeki çocuk hiç ölmezmiş."


Deniz, içeri giren kocasının korkuyla yanına yürüdü. Kalbi yerinden çıkacaktı sanki. Öylesine tedirgindi ki, ona bakan öfke dolu gözler iyice harmanlanıyordu.

Rüzgar içeri girip ardından kapıyı çarptı. Bir kez olsun gözlerini Deniz'den ayırmadı. Korktuğunu görüyordu, içinden sakin olmasını, ona zarar verecek hiçbir şey yapmaması gerektiğini kendisine defalarca hatırlatıyordu. Ne vah ki, hiçbir söz nafile geliyordu.

Deniz, nedenini bilmediği öfkenin günah keçisi olmak istemiyordu. Birbirlerine yeni alışmışken, daha çiçekleri burnundayken, gördüğü rüyadan uyanmak istemiyordu. Gözünden bir yaş düştü. Neden ağladığını bilmiyordu, ama Rüzgar'ın da yalan olmasını istemiyordu. Tek bildiği gerçek buydu.

Rüzgar, gözünden yaşlar akan karısına baktı. Masum çocuk gibi gözlerinin içine bakışı onu deli ediyordu. Nasıl da kanmıştı! Nasıl da kanmıştı o bakışlara!

"Düş önüme." dişlerinin ardından çıkan sözleri işittiğinde ikiletmeden yürüdü. Bir yandan yüzünü silerken diğer yandan odaya geçmişlerdi.

Kocasının bu yanını ilk defa görüyordu. Bir daha görmek isteceğini de hiç sanmıyordu. Başına bir şey gelirse, onu kurtaracak kimsesi de  yoktu.  Yüreğine çöken sıkıntıyı hissetti. Artık susamıyordu.

"Korkuyorum." diyebildi  kocasına arkası dönükken. Oysa varlığını gölge gibi hissediyordu.  Kocası birkaç adım gerisindeydi.

Belini sıkan kemeri çözerken, işittikleri karşısında bir hızla kemeri çekip yere vurdurdu.  "NEDEN?"

Kemer ve kocasının sesinden kadın, olduğu yerde sıçrayarak döndü. Elindeki kemeri gördüğünde nefesinin kesildiğini hissetti. Korkudan göz bebekleri titriyordu? Eşi ona şiddet mi...

Düşünceleri karşısında kendini korumaya almaya çalışır gibi elleriyle kulaklarını kapattı.  Onun neyi yanlış anladığını anladığında sakinleşmeye çalışarak derin nefes verdi ve kemeri koltuğa attı.

Gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı. Sinirden üstündeki her şeyi parçalamak geliyordu.

"Neden korkuyorsun, Deniz?" diye bir kez daha sordu.

Deniz ona dokunmayacağını belli eden davranışı karşısında eşinden böyle bir şeyi beklediği için kendine kızdı. Biraz rahatlamış vaziyette gözyaşlarını sildi. Yutkundu.

"Korkuyorum çün- çünkü ben- ben seni ilk defa böyle." elini saçına geçirdi. "Görüyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum."

Sehpanın yanında duran dolaptan bardak ve içkisini alıp doldurdu. İkisi de ayakta durmaktan yorulmuştu lakin Deniz korkudan hareket edemeyerek olduğu yere mihlenmişti.

"Bana ne olduğunu anlatırsan." Göz göze geldikleri anda Deniz'in nefesi kesildi. Kelimeleri bir araya getirmekte zorlanıyordu.  "Biz... Birlikte, konuşarak... halledebiliriz."

İçki bardağının hızla duvarda parçalanmasıyla eli ayağı titredi.  Deniz konuştukça battığını hissetti. Onu kızdıracak bir şey demek istemiyordu.

" NEYİ HALLEDECEĞİZ DENİZ? BANA ANLATMAK İSTEDİĞİN BİR ŞEY VAR MI? ÖĞRENEMEM Mİ SANDIN? " öfkesi harmanlanarak çoğaldı. Rüzgar evin ortasında şimşek gibi çakıyordu. Hızlı adımlarla Deniz'in yanına gelerek kolunu sıktı. Üstüne yürüyordu, Deniz korkudan başını çevirip gözlerini sıkıca yumdu.

Deniz ( FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin