Akan nehir sularının soğuk olduğu, toprağın çamurlaştığı, esen rüzgarın ürpertici olduğu, ruhunun paramparça, zihninin intikam dolu olduğu gecede zehir tadında olan içkisini yudumluyordu.
Yağan yağmura inat bir yere sığınmamıştı. Tıpkı bedeni gibi, ruhunun da ıslanmasına izin veriyordu. Yağmur damlaları arasında gözyaşları kendini saklıyordu. Belki de yağmur altında durmasının sebebi, yürek yangınını söndürme isteğiydi. Bunca yıl ardından tam istediğine kavuşacaktı ki, ansızın gelen biri yüzünden her şey, on iki yılı, sevdası yerle yeksan olmuştu.
Yeri göğü birbirine katarcasına bağırmak istiyordu. Çıldırmak belki de ölmek değil öldürmek istiyordu.
Sahi gerçekten onu mu öldürmek istiyordu yoksa içindekini mi?Unutmak yerine, bilakis daha çok canlı tuttuğu olayları zihninden her geçirdiğinde nefreti kat be kat daha da artıyordu. Nefret, tüm bedenini esir alıyordu.
Bir sürü keşke sığdırmıştı gittiğinden bu yana hayatına.
Şimdi sahip olduğu her şey, koca bir hiçlikten itibaretti.
Yaşamaksızın, yaşattıracaktı çektiği acıları zerresine kadar. Yaktığı kadar yakacak, acıdığı kadar acıtacaktı.Bir içkisi bitmeye dursun, derhal diğerini açıyordu. Yapılı vücudu, kendisini sıkmaktan kaskatı olmuştu. Göz çehresi alev misali kızarıktı. Ruhu sancıyordu.
Özellikle Deniz'i, tam onu kabul etmişken, yaşananları kabul edemiyordu. Onlar evlenecekti. Onlar mutlu olacaktı. Onların çocuğu olacaktı. Deniz ona verilmişken bir anda her şey alt üst olmuş, başkasıyla evlendirilmişti. Ve bu sırada o, yaka paça şehir dışına gönderilmişti. Deniz'i, başkasına ait olmuştu. Başkasının karısı olmuştu.
Deniz, evleneli yaklaşık iki hafta olmuştu. O, aylardır tutsak olduğu yerden çıkmayı, eski gücüne kavuştuğu vakit ortalığı yıkmaya hazırdı. Yeminler içmişti. Her gün yeminlerini kendisine hatırlatıyordu.
" Yer gök şahidim olsun! Seni öyle bir hale sokacağım ki, ölmek için bana köpek gibi yalvaracaksın Rüzgar Tanoğlu!."
Halit, gecenin bir vakti telefonuna gelen mesaj sesi ile düşüncelerinden bir anda kopmuştu. Mesaja bakmak için yaslandığı arabasından kalkıp içine girdi. Arabanın lambalarını yakıp karşısında duran manzarayı bir müddet seyretti.
Telefonunu açıp mesajlara girdi.
" 0530 *** ** ** Abi bu numara Deniz Tanoğlu'na ait. Rüzgar ona yeni telefon ve hat almış. Dediğin gibi adım adım izleniyor."
Mesajı okuduktan sonra gür kaşları iyice çatılmıştı. Deniz'e ulaşabilecekti artık. Buruk bir gülümseme ile manzarayı seyrederken telefonu yan koltuğa bıraktı. İhtirasla içkisini yudumlamaya devam etti. Halit hiçbir şeyden vazgeçmemişti.
Hırsını alamadığı için telefonunu yeniden alarak saatin kaç olduğuna aldırmaksızın bir zamanlar ağası olan Bekir'in numarasını tuşladı. Bir süre sonra araması açılmıştı.
"Bekir Ağa, ben paçavra gibi kenara attığınız Halit! Çok yakında geliyorum. İşte o zaman hepinizi öldüreceğim." diyip karşıdaki insanın diyeceğini beklemeden kapattı.
Zor günler geride kalmıştı, sırada daha zor günler vardı.
.
.
.AMED - DENİZ
" Ciddi olamazsın Rüzgar! Şaka yapmıyorsun değil mi? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz ( FİNAL)
Ficção Adolescente~KÜÇÜK BİR DENİZ KIZI HİKAYESİ ~ Başını yana yatırıp kollarını açtı. Parmak uçlarında, kesimlerde, her bir zerresinde efil efil esen rüzgarın huzurunu hissetti. Başını kaldırdı ve ellerini aşağı indirdi. Ayaklarında, ellerinde, her bir zerresind...