Yarım saatin sonunda herkes masadan ayrılırken, çay içmek için hep beraber oturdukları oturma odasına geçtiler. Hayat geçmek istemediği için müsaade isteyerek odasına çekildi. Beritan da eşyaları yerleştirmek için izin istediğinde Alayça ona yardım edebileceğini söyledi. Beritan bu teklifi kabul edip Kenan'ın odasına çıktıklarında serili yatağı gördü.
İçeri girme konusunda kararlı değildi çünkü aklına o kadının görüntüsü dolmuştu. Onun dizaynıydı burası, onun tercihleriydi. O yatakta yatıyordu düne kadar, Beritan bunu istemiyordu.
- Noldu, vaz mı geçtin? Sonra mı yapacaksın?
Daldığı yerden zorla Alayça'ya odaklanan Beritan cümleleri toparlamaya çalıştı.
- O kadının ruhu var bu odada. Sinmiş. İstemem. Değişecek burası, hatta yatak odamız komple değişecek. Burası başka bir şey olsun. Şu koca konakta illa başka oda vardır.
Hiçbir şey demeden geri dönerek, ev halkının geçtiği oturma odasına girdi. Zeki kadındı, işini kiminle yapacağını bilirdi. Yüzüne takındığı hüzünle hanım hanımcık, kaynamasının yanına oturdu. Avşin'in servis ettiği çaydan alıp sehpaya koyarken iç çekerek daldığı yere odaklandı. Gülhezar'a fark ettirmeye çalıştığı durum başarılı olmuştu keza Kenan bile uzaktan asık suratını fark etmişti.
Gülhezar çayını içip dibinde oturan yeni gelininin dizine dokundu.
- Hayrola gelinhanım, nedir suratını düşüren şey?
Beritan çok masumane bakışlarla baktığında söyleyip söylememe konusunda tereddütte kalmış gibi yaptı.
- Şey... Daha ilk günden denir mi bilemedim ama..
- Söyle sen, hayır olsun?
- Handan ile kaldıkları odada kalmak ne kadar doğru, onun ruhu sinmiş odaya. Yatak bile onun istediği yerde duruyordur, onun seçtiği mevresim serilidir diye düşünüyorum. Onun dokunuşları var orada, ben.. biraz üzüldüm de..
Diyerek başını yere eğdi.
- Üzüldüğün şeye bak. Olan oldu, giden gitti. Ama haklısın, yarın çalışanlara deyiverelim her şeyi çıkarıp atsınlar. Senle yarın bi çarşıya inelim bi alışveriş edelim. Bu gecelik misafir odasında kalın.
- Olur, seve seve. Diyerek dizinde duran eli sıktı.
Gülhezar örgü ören diğer gelini Alayça'ya seslendi.
- Gelinhanım kızım, yarın alışveriş edeceğiz, sen de gel.
- Olur ana.
- Küçük geline de haber edin bi ara.
- Ben derim ana.
Günlük işlerden yorulan hanımlar akşamları bu vakit dinlenirken bir yandan örüyorlar bir yandan da sohbet ediyorlar adamlar da, duvara yaslı koltukta yayılmış maç bakarken çerez yiyorlar, çay yudumluyordu da yine de Beritan'ı hala misafir olarak görüyorlardı.
Kapıyı çalıp içeri giren Kubilay, herkese selam verip aceleyle agasının yanına gitti. Maç tutkunu biri olarak kaçırmak istemediğinden hemen neler olduğunu anlatmasını isteyince Murat kafasına şakadan vurup güldü.
- Hadi len ordan, izle işte yeni başladı.
Divana uzanıp ayaklarını rahatlatan Kubilay telefonu eline alıp bir yandan sosyal medyada gezinmeye başladı. Bir an kafasını çevirip durdu. Beritan'ı fark etmemişti. Hızla oraya bakıp aynı hızla geri çevirdi. Kuzeni Murat'a yaklaşıp fısıltıyla konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz ( FİNAL)
Novela Juvenil~KÜÇÜK BİR DENİZ KIZI HİKAYESİ ~ Başını yana yatırıp kollarını açtı. Parmak uçlarında, kesimlerde, her bir zerresinde efil efil esen rüzgarın huzurunu hissetti. Başını kaldırdı ve ellerini aşağı indirdi. Ayaklarında, ellerinde, her bir zerresind...