12. Bölüm
Avril, beyaz duvara kilitlenmiş gözlerimin önünde elini bir sağa bir sola götürerek, "Morgan" diye seslendiğinde düşüncelerimden sıyrıldım. Beni az kalsın yiyip bitirecek olan düşüncelerimden sıyrıldım. Sıyrıldım fakat o düşünceler içimden gitmedi. Onları içimden atamadım.
Hissedilenler er ya da geç gerçekleşir. Gerçekleşmesini istemediğimiz hislerimiz, önümüzde adeta kanat çırparak bizlere doğru gelir ve bum. Yok olduk. Hissedilenler gerçekleşti ve yok olduk.
Bakışlarımı, bana şaşkın gözlerle bakan Avrile çevirdim. Düşüncelerimin aksine ve içimde uyanan hissin aksine ona, "bana hiçbir şey olmayacak. Kötü hislerini içinden at ve seni yanıltan dünyandan çıkıp gerçek dünyaya dön. Seni huzursuz eden dünyadan çık" dedim ve kucağından kalkıp ayakta dikildim.
Keşke ona söylediğim sözleri kendime de söyleyebilseydim. Keşke olacakları bir sözle halledebilseydim. Hissediyorum, ölüm yaklaşıyor. Cezam bitiyor. Cezamın bitmesini istemediğim bir zamana girmişken cezam bitiyor.
İçine hapsolduğumuz hücre, karanlıkta bizlere eşsiz bir yaşam bahşederken o hücrenin kilitleri açılır ve gerçekliğin adımlarında bizleri yok eder. Bazı cezalar, bizleri yok olmanın eşiğinde var edebilir. Bazı cezalar, var olmanın eşiğinde bizleri yok etmek için sonlanabilir. Cezalar bitmesini istemediğimiz zamanlarda biter.
Avril, ayağa kalkıp kolunu belime dolayarak, "sana bir şey olmasına asla izin vermem" dedi. Sözlerinin ardından dudaklarına yapıştım. Dokunuşuyla hissettirdiklerini içime kazıyarak onu sertçe öptüm. Morgan Clark, Avril'in hissettirdiklerini karanlıklar perisinin içine hapsedecek derecede Avrili sertçe öptü.
Avril, ellerini şortumun altından kalçama soktuğunda onu daha sert öptüm. İçimde yıkılacak olan bir şehrin uğultusuyla öptüm, olacakları hissetmenin yorgunluğu dolaşırken çemberimde.
Bir adım geriye doğru giderek kanepeye oturdu. Dilinin dilimi takip etmesi, insan bedenime ait kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Avril, elleriyle kalçamı bastırdığında, kotunun altından dikleşmiş olan aletinin davetkarına kalçamı oynatarak karşılık verdim. Dönerek kotunun altından her an çıkacak olan aletine sürtünüyordum. Bugüne dek değdiğim hiçbir yer bu kadar zevk verici hissettirmemişti. Ağzı ağzımın içindeyken, "seni içimde hissetmek istiyorum" dedi.
Saçlarını hafifçe çekiştirirken geri çekilip, "beni içinde hissetmeni istiyorum" dedim ve dudaklarına tekrar yapıştım. Dokunmak yetmiyordu. Artık daha fazlası gerekiyordu. Ölüm beni bulmadan daha fazlasını hissetmem gerek. Hissetmemiz gerek. Ölüm benimle dans ederken aletini içimde hissetmek istiyorum. Bekaretimin siyah kanlarının akmasını istiyorum. Bekaretimi, Avril Evansa bahşetmek istiyorum.
Avril, dudaklarını yavaşça çekerek fakat bana sürtünmeyi bırakmayarak, "yemekten sonra devam etsek sana uyar mı bebeğim" diye sordu yumuşak ses tonuyla. Ah, hem de nasıl uyardı. Şimdi beni içinde hissetmesini istiyordum ancak benim insanım acıkmıştı. Aç insan oynamaz.
Muhteşem beyazlığın tonundaki pürüzsüz boynuna eğilip, küçük bir ısırık tattırdım. Tek bir ısırığı planlamışken kendimi, daha çok ısırırken bulduğumda geri çekilerek, "o halde bir an önce gidip... yemeğimizi yiyelim" dedim ve kucağından kalktım.
Avril bavulunun zincirini açarken, "kıyafetlerimizi değiştirip inelim" dediğinde ben de aynı şeyi yaptım. Yapmaya çalıştım. Avril, kıyafetlerini giyindiğinde ben hala giyinmemiştim. Ölümümün yaklaştığı düşüncesi beni bu yaşamdan kopardığı için hiçbir kıyafet seçmemiştim. Onlara hiç bakmamıştım bile. Çünkü odaklanamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morgan Clark
RomanceYirmi bir Mart gününde hücreye hapsedildim. Kilit vurulurken bir ses fısıldandı. "Ölümün hücreden çıkacağın gün." Artık tek başımaydım. Çaresizdim. Karanlık duvarlar ürkütüyordu.. Sessizlik her saniyeye yayılırken, dünya beni çağırıyordu. Lanetl...