19. Bölüm
Avrille sinir bozucu insanlarla dolu restorandan çıktığımızdan beri sessizdik. Söylenecek bir söz yoktu. Varsa da dile dökülmesini istemediğimiz kelimelerdi... Dile dökmesek de zihinlerimizin uçurumunda düşüncelerimizi duyabiliyorduk. Buna rağmen usulca sessizliğimizi kendimize sakladık. Konuşmanın lüzumsuz olduğu noktadayız. Bazen konuşmak iyi bir seçenek olmayabilir. Tanrı'nın sessizliğinde dinlenmek ikimize de iyi gelebilir. İyi gelmeli. Tanrı'nın sessizliği benden çok Avrile iyi gelmeli.
Sessizleşmenin sığınağına saklan. Kendini sessizlikte koru. Kendini sessizlikle koru. Sessizlikte çığlıklarınla dans et. İçsel yaşamına sessizliğin adımları hakim olsun. Tanrıyı sessizlikte duymuyor muyuz? Tanrıyı sessizliğimizde var etmiyor muyuz? İşte tam da bu nedenlerden dolayı sessizliğin sığınağına saklan. Tanrıya gideceğin yol sessiz adımlardan geçiyor. Tanrıya gitmek istiyorsan içsel yaşamına sessizlik hakim olsun. Sessizlik hakim olsun ki Tanrı seni en güzel yolun sonunda beklesin. Tanrı'nın seni beklediği yolun sonu aslında yolun başlangıcı dediğimiz noktadır. Tanrı'nın başlangıcına sessizliğinle ulaş. Tanrı'nın izleri seni bulsun istiyorsan sessizlikte sözsüzlük ile dans et. Tanrı seni duysun istiyorsan sessizleş. Tanrıyı hissetmek istiyorsan sessizleş.
İnsanım arabayı çalışma durumuna getirirken derinlerinden bir hırıltı çıkardı. Karanlığın içindeki sessizliğe atılan adımlardan izlerdi.
İçimde derin bir sessizlik var. Derin sessizliğin çevresini saran çığlıktan huzursuz hislerim var. Karanlık düşüncelerin izinden gidiyorum. Bir şeylerin olacağı ya da olmayacağı gibi karmaşık düşüncelerin içerisindeyim. Beni bu düşünceye iten şeyi merak ediyorum. Uçurumun aydınlık karanlığında dolanıyoruz. Bunu bilen tek kişi olmanın verdiği huzurun yanında huzursuzluk da hakim. Lanetli bir gezegende lanetin izlerinde aşkı yaşıyoruz. Avril'in aşık olacağı varlık ben olmamalıydım. Ve ben bir insana aşık olmamalıydım. On dokuz gün sonra birbirimizi asla göremeyeceğiz. Ben var olurken Avril'in yok olacağını hissetmek istemiyorum. Neler olabileceğini sezebiliyorum. Bu yaşamdan ayrıldığım gün Avril, Morgan Clark'ın asıl Morgan Clark olmadığını anlayacak. Aşkı hissedemeyecek. Morganda aşkı hissedemeyecek çünkü, aşık olduğu varlık karanlıklar perisi. Bu konuda dün ne kadar şüpheli olsam da yolunu bilmediğim güçlerim bana Avril'in kime aşık olduğunu söylüyor. Avril karanlıklar perisine aşık. Avril benim karanlığıma aşık. Sevgilim benim gerçek varlığıma aşık. İnsanım, Tanrı'nın parçasına aşık. İnsanım, Tanrı'nın bana kendisinden bahşettiği parçaya aşık. İnsanım, bedene değil ruha aşık.
Aşk... eğer aynı türden değilseniz yaşanılması zor bir duygu. Avrili yok olmaya sürüklemem, öldürmeyen zehirli ölüm. İnsanımı ölüm yoluna sürükleyemem. Bunu ona yapamam. Onu çürüyen bir insana dönüştüremem. Ondan uzaklaşmam gerekiyor. İnsanımdan uzaklaşmalıyım. Ben var olurken onun yok olacağı ölüm yoluna sevgilimi sürükleyemem. Arkamda acıdan bir enkaz bırakıp gidemem. Avril'in bana aşık olan parçasını yok etmeliyim. Onun aşk yaşamını kendime taşımalıyım. Acısını ben yüklenmeliyim. Geleceğin gelecek izlerini yok ederek, insanımın benim yaşamımdan çıkmasını sağlamalıyım.
Periler insanlara aşık olmamalı. İnsanlar perilere aşık olmamalı. Yaşamlar farklı, türler farklı. Yaşam ve türlerin farklılıklarında aşk yaşanmamalı. Yaşanırsa, acıdan başka bir duygu yaşanamaz. Aşk, lanetli bir duygu. Hissedilmesi zor. Kurtulması zor. Aşkın acı karanlık tarafında lanetlenerek yaşayamayız. İnsan türü kırılgandır. Perilerin aksine. Bir peri aşkın lanetinde yaşamını sürdürebilir. Ancak, bir insan aşkın lanetinde yaşamını sürdüremez. İnsan türü, lanetin izlerinde olduğunu fark ettiği an kendini Tanrı'nın kucağına bırakmak ister. Yaşadığı acının dayanılamaz olduğunu düşünerek kollarını Tanrı'nın yaşamına açar. Fakat Tanrı insanı kabul etmez. Tanrı, güçsüzlüğüyle gelen insanı kabul etmez. Tanrı, insanı güçlü yarattı. Tanrı, insana kendi gücünden güç vererek yaşamından gönderir ve aynı güçle geri dönmesini ister. Tanrı, insanların aynı güçle geri dönmesini isterken çoğu insan güçsüzlükleriyle gidiyor. İnsan türü savaşmayı bilmiyor. İnsan türü içsel yaşamdan korkuyor. Lanetin izleri silinebilir ama insan türü yok etmeyi bilmiyor. İnsan türü yok etmeyi bilmezken var etmeyi de bilmiyor. İnsan türü lanetin adımlarını yok etmeyi bilmiyor. Bazen yok ettiklerini sanıyorlar ama bir bakmışlar ki lanet ölümü içlerine işlemiş. Artık kurtuluş yok. İnsan türü için tek bir kurtuluş var. Ölüm. Ölüm her zaman için kurtuluş olamayabilir. Bazı kurtuluşlar insan türünü, adımlarının hiç gitmesini istemediği yaşama sürükleyebilir. Lanetin ölümünde adımlar kontrolden çıkar. Adımlar, Tanrıya itaat ederek karanlık çemberde insan türünü yalnız bırakır. Ve karanlık çemberde insan türü, duyuramadığı sesini çığlıklar eşliğinde savurarak sonsuz yaşama haykırır. Karanlık çember, kendileriyle savaşamayan insanlar için yaratıldı. Karanlık çemberin yaratılmamasını dilerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morgan Clark
RomanceYirmi bir Mart gününde hücreye hapsedildim. Kilit vurulurken bir ses fısıldandı. "Ölümün hücreden çıkacağın gün." Artık tek başımaydım. Çaresizdim. Karanlık duvarlar ürkütüyordu.. Sessizlik her saniyeye yayılırken, dünya beni çağırıyordu. Lanetl...