30. Bölüm

15.8K 501 52
                                    

Medyada Dicle ve Azad var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medyada Dicle ve Azad var. Ayrıca bu bölüm için hazırladığım bir video bulunmakta, iyi seyirler!

12 Şubat 1985
Nusaybin | Çağ-çağ Vadisi yakınları

"Retrograd amnezi diye adlandırdığımız hafıza kaybıyla dört aydır mücadele ettiğinizin farkındayım Dicle Hanım. Bu durum biraz sabır gerektirir. Siz sadece bugünü ve dünü unutmadınız, kimliğinizi ve şahsiyetinizi bile sildiniz hafızanızdan. Elbette her şey yavaş yavaş eskisi gibi olacak, sadece zamana ihtiyacımız var."

Genç kadın bu sözleri dört aydır sekizinci kez duyuyordu. Bitkin ve hissiz gözlerini yere indirdi, çok yorulmuştu. İnsan kendisine hiç yabancı gelir mi? Gelirmiş; işte bunun en büyük ispatını yaşıyordu Dicle. Kocasının "kaza" diye adlandırdığı o kara günden öncesini hatırlamıyordu. Dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebek gibi her şeyi yeniden öğreniyordu.

"Neriman Hanım..." doktora seslenirken, sesinde isyan ve çaresizlik barındırıyordu. "Beni memleketimden, evimden ve ailemden uzak tutan kişi kocam. Belki hatıralarıma çabuk ulaşabilecekken, bana engel oluyor. Bu vakte kadar o ne anlattıysa onu biliyor, ona inanıyorum. Lakin beni iyileştirmek yerine hasta ediyormuş gibi hissetmem doğru mu? Gün geçtikçe hafızamı daha çok kaybettiğimi düşünmekteyim."

Doktor Hanım yerinden kalkıp genç kadının yanına oturdu ve ellerini tuttu. "Azad Bey sadece o kötü kazayı hatırlamanızı istemiyor, bu nedenle sizi evinize götürmüyor. Biz bunları kendisiyle konuştuk ve haklı olabilir. Burada kalmanız ikiniz için sağlıklı olacaktır," dedi Dicle'nin büyümüş olan karnına tebessümle bakarak.

"Ya peki, aklım anlatılan masallara inanırken, kalbim neden boyun eğmiyor? Hâlâ eksik bir yapboz parçası var ve ben onu bulmadan asla tamam olmayacağım..." ellerini Neriman Hanım'dan kurtarıp, o kara günden kendisine hatıra kalan kaşının üzerindeki dikiş izine götürdü. "Buraya her dokunduğumda çığlık sesleri duyuyorum ve kalbim sanki hançerleniyormuşçasına acı hissediyorum. Beynimin en derin bölgesinde şimşekler çarpıyor, yıldırımlar düşüyor. En garip olanı da unuttuğum bir ismi ve sureti hatırlar gibi oluyorum, sonra aniden her şey toz bulutu olup gidiyor..."

Doktor Hanım, masada duran defterini eline alıp sayfaları geriye çevirdi. Daha sonra tekrar bakışlarını genç kadına yöneltti.

"Maalesef belirtmem gereken bir durum var Dicle Hanım. Hiçbir ilerleme kaydetmemişiz. Siz hafızanızın size oynadığı oyunun içerisinde takılıp kalmışsınız. Her seansımızda aynı konuları konuşmuşuz. O eksik yapboz parçasına ulaştığınızda her şeyi hatırlamak yerine, ya size kendinizi tamamen unutturursa? Bana biraz da eşinizle olan ilişkinizi anlatın. Biliyorum yeni evli gibi birbirinizi tanıma faslındasınız, lakin kalbiniz ne diyor? Kendinizi güvende hissediyor musunuz onun yanında?"

Hiç beklemediği yerden gelen sorularla geriye yaslandı, gözlerini kapadı. Kuşkusuz hatıralarını kaybettiği günden bu yana sadece kocasını tanıyordu, biliyordu. Yabancı bir hayatın tam ortasında bulmuştu kendisini. Her şeyden habersizken, Azad ellerinden tutup tekrar yaşama dahil etmişti. Anlattıklarını ezberlemişti ama kalbine yer edememişti. Kocasının her gece aşklarını dile getirirken, genç kadın sanki masal dinliyor gibiydi. Gerçek olamayacak kadar imkansızdı; zira bahsettiği gibi dillere destan bir aşka sahip olsaydı, bunu asla unutmazdı.

Eɴɪşᴛᴇᴍɪɴ KᴜᴍᴀsıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin