31. Bölüm

14.1K 318 40
                                    

Medyada Boran ve Azad ağa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medyada Boran ve Azad ağa.

Kayıp yapboz parçasını sonunda bulmuştu...

Boran.

Bir isim ve bir çift derin bakış, kendisine ve geçmişine kavuşmak için yeterli olmuştu. Belki de o kara günde onun öldüğünü sandığı için, zihnindeki tüm gerçekleri silmişti. Kalbinin yeniden hızlı atmasıyla yaşadığını hatırlarken, sevdiğinin baktığı yönde bulunan bir başka gerçek ile nefesi kesildi bir saniyeliğine. Elini uzatsa ona dokunacak kadar yakındı ama Azad dışında daha büyük bir engel vardı artık: Bebeği...

Başını hışımla kocası olacak adama çevirdi. Azad, tetiğe basmak için nasıl da sabırsızdı; bu hakikati gözlerindeki kararlılıktan anlayabiliyordu. Bir an yüzünü karısına çevirdi, mimiklerinden tek bir şey okumak istedi. Dicle tanımış mıydı, tanımaması gerekeni? Genç kadın, zalim kocasının dalgınlığından yararlanarak elindeki silahı onun kafasına dayadı. Hayal kırıklığı ile dolu sesinin titrememesi için çok uğraş verdi...

"Daha evvel tavana, sonra yüreğine hedef aldım Azad. Lakin andım olsun Boran'a zarar verirsen bu sefer ıskalamam!"

Ne garip. Azad, kardeş gibi gördüğü adamı hedeflemişti. Boran, sevdiği kadının bir ihanetine daha şahit olmuştu. Dicle, sonunda özüne dönmüş ve sevdiğini kocasından korumak için savaş veriyordu. Asıl yüzleşme buydu, ne dersiniz, kim galip gelecek bu sefer?

Zalimoğlu'nun aklına getirmek istemediği olaylar başına gelmişti. Evladını taşıyan kadın, artık hatırlıyordu unutması gerekenleri. Toz pembe günleri bitmişti, fırtınalı günler yeniden başlıyordu. Azad Ağa elindekini alıp beline soktu, sonra öfkeden kanlanmış koyu kahvelerini karısına, sonra kuzenine çevirdi...

"O gün yapmadığımızı bugün yapacağız. Hesaplaşacağız!" Dicle, pür dikkat kocasını dinlediği an, Zalimoğlu hızlı bir hamleyle karısının elindeki silahı da aldı...

"Olabilecek kazaları önlemek şartıyla bunlar bende kalacak," dedi silahları kastederek.

Önce Boran'ı, sonra hemen karşısında bulunan tekli koltuğa karısını oturttu. İkili birbirlerine bakamazken, Azad yatağın üzerine oturup ellerini birleştirip çenesinin altına yerleştirdi ve ikiliyi sükunetle seyretti. Kimse konuşmayınca, genç ağa sessizliği bozan kişi oldu...

"Bana, kardeşime, aileme ve aşiretime ihanet ettiniz. Bunun bedeli ölüm olmasına rağmen neden hayatta olduğunuzu biliyor musunuz?" sustu ve bekledi, cevap gelmeyince devam etti. "Çünkü biriniz canımı taşıyor, diğeriniz canımın canı kardeşimin sevdasıyla mükafatlandırılmış durumda." Geldiğinden bu yana üzerindeki şoku atamayan genç, kara gözlerini dayı oğluna dikti...

"Biz kimseye ihanet etmedik, bu hikayedeki günahkarlar biz değiliz. Sensin Azad, sen ve tören! Merhum Asmin daha hayatta iken, baldızını nikahına alan sensin. Cihangir'i kötü gösterip, Hazal'ı metres yapan yine sensin. Bizim geçmişimizi anlamadan yargısız infaz yapan, beni aylarca zindanında tutan da sensin. Kötüyü arıyorsan, git aynaya bak. Asıl vicdansızı orada göreceksin."

Eɴɪşᴛᴇᴍɪɴ KᴜᴍᴀsıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin