15. Bölüm

28K 685 38
                                    

Medyada Havin Altınçağ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medyada Havin Altınçağ.

Salonda oturanların tek odak noktası Boran'dı, genç adam ise kapının kenarında gördüğü tanıdık suretle gözlerini oradan ayırmadı. İntikam almak istiyordu, hem de delicesine. Yandığı kadar yakmayı arzuluyordu. Madem Dicle konuşmaları dinliyordu, o zaman daha çok canı yanmalıydı. Kimsenin konuşmasına müsaade etmeden devam etti:

"Biliyorum ne zamanı ne de yeri. Fakat İstanbul'a gitmeden sözünüzü almak istiyorum dayı. Zeynep'in rızası var, gerisi sizlere kalmış. Bu ailenin oğlu olmamı onaylıyor musun?"

Zaloğulları için mükemmel bir damat adayı olan Boran, ağabeyi Baran için basit bir yalancıydı ve Dicle ise orada tek gördüğü şey intikam ateşiyle yanıp kavrulan bir adamdı. Ağzından dökülen her söz iğneleyici ve yalandan ibaretti. Rolünü o kadar güzel yapıyordu ki, genç kadın bile sevdasına inanacaktı neredeyse.

"Dicle, gel benimle! Mutfağa gidip bunu anneme anlatmalıyım, sonunda hayallerim gerçek oluyor..." mutluluktan içi kıpır kıpır yerinde duramayan görümcesi elinden tutup onu peşinden mutfağa sürükledi. Şokun etkisinden çıkamamış, bir kelam dahi edememişti.

"Bilemedim şimdi oğul, böyle gider ayak bu kadar mühim bir mevzuyu açman..." İbrahim Ağa, yeğeninin teklifinden memnun kalmış olsa bile, baba yüreği işte, tereddüt etmeden yapamadı. Azad, sakalını okşayıp önce Boran'a, sonra babasına baktı:

"Ailemizin ve bu konağın reisi sensin baba, bu yüzden doğrusunu sen bilirsin. Lakin benim de fikrimi alacak olursan, ben de bu aşiretin lideri olarak söz sahibi isem; tüm kalbimle bu izdivacı desteklerim." En yakını, kan kardeşi, dostu ve sırdaşım dediği adam, bu evliliği onaylamıştı. Boran, Zalimoğlu'na bakarak derin düşüncelere daldı:

"Kardeşim olarak canımdan çok sevsem bile, sevdiğime dokunarak kanımın son damlasına kadar da nefret ediyorum senden Azad. Hem sevgi hem de nefret; birinden birini kalbimden atmam gerekir. Eğer Dicle'nin dediği gibi ona şantaj yaptıysan, ölümün benim elimden olacak!"

Bunu ilk kez kendisine itiraf ediyordu, bu zamana kadar hep Azad'ı savunup sevdiğini suçlamıştı. Şimdi ise hakikatleri öğrenip ona göre oyununu oynamak istiyordu.

"Kızım için hayırlı bir kısmet olduğun aşikar. Ben seni yeğenden öte görmüşümdür her daim, evlatlarımdan hiç bir farkın olmadı bu zamana kadar. Bana burada sen önce söz ver ki ben de sana sözümü vereyim. Zeynep benim en değerlim, merhum bacımın adını verdim ona. Kaderi onun gibi olsun asla istemem, ona iyi bakacaksın. Gözünden bir yaş süzüldüğünü görürsem seni asla affetmem Boran."

Zeynep, Boran için çok değerli bir insandı. Bunun sebebi dayısının kızı olması veya kan bağları değil. Genç kız ona çocukluktan beri meftundu, kendisi bunu biliyor fakat asla belli etmezdi. Bunca zaman sabırla karşılıksız sevmiş ve beklemişti. Şimdi ona mükafatını verecekti, soyadını vererek. Dayısı cümlesini bitirirken, genç adam onu onaylayarak başını salladı.

Eɴɪşᴛᴇᴍɪɴ KᴜᴍᴀsıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin