TWENTY-FOUR

175 25 11
                                    


"Burada kalmaya ne dersin?"
Seonghwa, saat geç olduğu için Yeosang'ın gitmesini istemez.

"Oh...tabii."
Seonghwa,Yeosang'ın gergin olduğunu görünce  gülümser.

"Merak etme, hiçbir şey olmayacak.
Yani ... daha önce olmadı değil , ama bilirsin..."

"Yeter sus."
Yeosang kızarır ve Seonghwa'nın koluna vurur.

"Oww."
Seonghwa abartılı bir oyunculukla kolunu tutar. " Bu ne içindi?  Tamam, iyi, bir şey olmasını mı istiyorsun yoksa?"
Seonghwa kollarını küçük olanın beline bağlayarak onu kendine çeker.

"H-hayır."
Yeosang utançla kekeler.

"Hayır?"
Seonghwa geri çekildikten sonra sağ kaşını havaya kaldırarak Yeosang'a bakar.

"Demek istediğim...evet ama şu anda değil! Geç oldu."
Yeosang neden Seonghwa'nın yanında birden bire bu kadar gerildiğini anlayamaz. Açıkçası şu anda onunla bir şeyler yapmak ister ama utancı , isteğine engel olur.

"Tamam pekâlâ."
Seonghwa anlayışla başını sallar.
"Ama en azından sana küçük bir öpücük vereyim." Eğilip Yeosang'ın dudaklarına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra doğrulurak gülümser ve banyoya ilerler.

Yeosang daha fazlasını istediği için kaşlarını çatar ama bunu Seonghwa'ya söyleyemeyecek kadar gerilir.
Seonghwa'nın arkasından banyoya ilerleyince, onun dişlerini fırçaladığını görür ve kendisi de henüz kullanılmamış olan bir fırçayı eline alarak dişlerini fırçalar.

Seonghwa dişlerini fırçalamayı bitirdikten sonra banyodaki aynalı dolaptan birkaç şey çıkartır.

"Bu yüz maskeleri hakkında gerçekten güzel şeyler duydum. Denemek ister misin?"
Seonghwa içlerinden birini kendi yüzüne yerleştirirken sorar.

"Elbette."
Yeosang başını salladı ve musluğu kapattıktan sonra diş fırçasını yerine koydu.
Daha sonra Seonghwa'nın ona uzattığı yüz maskelerinden birini eline alarak sanki hayatında ilk defa görüyormuş gibi incelemeye başladı. Aslında onun nasıl kullanılacağını biliyordu fakat bunu Seonghwa'nın bilmesine gerek yoktu.

"Bunu nasıl kullanıyorsun?"

"Bana ver, sana yardım edeyim."
Seonghwa, Yeosang'ın elindeki yüz maskesini aldıktan sonra küçük olana yaklaşarak onu yüzüne yerleştirdi.

Yeosang dibindeki çocuk yüzünden tepki veremez ama kalbi deli gibi çarpar.
Seonghwa onun bu hayatta isteyebileceği en mükemmel erkek arkadaş. Yakışıklı olduğu kadar kibar ve sevimli.

"Bööö!"
Seonghwa , Yeosang küçük bir çocukmuş gibi davranarak onu korkutmaya çalışır.

"Hwa..."
Yeosang, Seonghwa'nın koluna vurarak surat asar ve bu Seonghwa'yı güldürür.

Yüz maskelerini çıkarttıktan sonra ikisi de Seonghwa'nın yatağına uzanır ve Seonghwa, yatağın yanındaki komidine uzanarak çekmecesini açar.

"Aslında bunu sana daha önce verecektim ama fırsatım olmadı."

Çekmeceden siyah kare bir kutu çıkartır ve yavaşca kapağını açtığında iki tane yüzük ortaya çıkar.

"Bu bir söz yüzüğü..."
Seonghwa gülümser. " İki tane var , böylece gerçek bir çift olabiliriz."

Yeosang yüzüklere heyecanla bakarken gözleri sulanır.
"Çok güzeller."

"Önce bana tak."
Seonghwa,kutunun içinden yüzüklerden birini çıkartarak Yeosang'ın avucuna bırakır.  Yeosang gülümseyerek kafasını sallar ve yüzüğü Seonghwa'nın parmağına takar. Ardından Seonghwa kutunun içinde kalan diğer yüzüğü çıkartarak Yeosang'ın ince parmağına takar.  "Sana bu söz yüzüğünü takma nedenim..." Seonghwa'nın yüzü endişeli bir hâl alır. "Belki bunun için çok erken olduğunu düşünebilirsin ama...benim düşündüğüm ve hissettiğim bu..."
Seonghwa devam etmeden önce derin bir nefes alır.
" Gelecekte kendimi gerçekten seninle görüyorum Yeosang. Seninle gerçekten güzel bir gelecek görüyorum ve üniversiteyi bitirdikten sonra seninle gerçek bir eş olmak istiyorum...Ben ...seninle evlenmek istiyorum Yeosang."

Yeosang bir süre şaşkınlıktan dolayı hiçbir şey söyleyemez. Seonghwa'nın tüm bunları söylemesini hiç tahmin edememişti. Sadece... birkaç saat önce ona karşı nasıl güvensiz olduğunu düşündü fakat şimdi tüm bunların bir toz bulutu olarak ortadan kaybolduğunu ve güvensizlik duygusunun bir daha asla  geri gelmeyeceğini düşündü.
Seonghwa,onu gerçekten çok seviyordu ve Yeosang o an bunu tüm kalbiyle hissetti.

"Açıkçası şu anda bana bir cevap vermek zorunda değilsin..."
Seonghwa, Yeosang'ın yanağını okşar.
"Bunu düşünmek için hâlâ birkaç yılın var."

"Düşünecek hiçbir şeyim yok."
Yeosang, Seonghwa'nın yanağını okşayan eline kafasını yaslar.
"Elimde olsa seninle şu an burada evlenirdim."

𝙿𝙾𝙿𝚄𝙻𝙰𝚁İ𝚃𝚈 İ𝚂 𝙱𝙴İ𝙽𝙶 𝙻𝙾𝚅𝙴𝙳//𝚂𝙴𝙾𝙽𝙶𝚂𝙰𝙽𝙶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin