Askeriye

16.2K 500 161
                                    

Herkese selam. Beni diğer kitaplarımdan tanıyıp gelenlere ve beni tanımaya bu kitapla başlayanlara selam. Bu kitap bir asker kurgusu ve bu da ilk bölümü :)

İnsanlar bir şeyleri sorgulamaya bayılır. Bir taksiye bindiğinde yada kalabalık ortamda absürt bir hareket yaptığında sorguya çekilmek... Konu ben olunca ise bu sorgunun asıl konusu hep "neden askersin" olur. İnsanlara bunu açıklamayı hiç ama hiç sevmiyorum ki ben zaten genel olarak bunu soran insanlardan direkt olarak uzaklaşırım. Yüzyıllar boyunca toplumda oluşan genel önyargılar hep şu şekilde olmuştur. "Kadın okuyamaz, kadın onu yapamaz, kadın geç saatte dışarı çıkamaz" falan filan. Bana yöneltilense "Kadından asker mi olurmuş? Otur oturduğun yerde" şeklindeydi. Peki ben kim miyim. Yüzbaşı Mira Özdemir. Hakkımda tüm bilinen bu kadar. En azından yeni gideceğim görev yerinde bilinen bu olacak.

Aslında benimle ilgili bilinen başka şeyler de var ancak bu gizli bir bilgi. Şimdilik sadece bu kadar. Şuan bir makam aracında yeni görev yerime doğru gidiyorum. Biliyorum biliyorum normalde askerler makam araçlarıyla seyahat etmezler ama bu da bir sır sayılır. Ve evet, sonunda geldik. Üstümde bugün hemen göreve başlayacağım için asker üniformam ve balıksırtı ördüğüm sapsarı saçlarım. Arabadan indim ve aracın önünde duran askere baktım.

"Tekmil ver asker!"

"Murat Gürbüz Adana emret komutanım!"

"Rahat"

"Komutanım Mehmet Albayım beni size etrafı gezdirmem için yolladı. Sonra da odasına kadar eşlik et-"

"Anladım. Bir an önce başlayalım. Görünen o ki burası büyük bir yer."

"Evet komutanım, nasıl isterseniz. Buyurun bu taraftan başlayalım."

Gösterdiği yöne ilerledik ve tamı tamına 1 saat boyunca spor salonundan toplantı odasına, yemekhaneden eğitim alanına her yeri gezdik. Artık son olarak da bahçeyi dolaşırken dikkatimi askerlere eğitim veren bir komutan çekti. Üstündeki asker yeşili tişörtünden bile belli olan kasları ve 1.90 boyu vardı. Yanımdaki askere kim olduğunu sordum.

"Komutanım o Demir komutanımdır. Çok babacan bir komutandır, askerler tarafından çok sevilir ama aynı zamanda da saygı duyarlar."

"Hmm tamam bu kadar tur yeter şimdi ben Mehmet Albayın odasına götür."

"Emredersiniz komutanım."

Biz giderken gözüm Demir komutana takıldı. Yanına gelen asker bir şeyler söyledikten sonra onu onayladı ve üniformasının üstünü alıp ilerlemeye başladı.

Nihayet Mehmet Albayın odası olduğunu tahmin ettiğim odaya gelince kapıyı çaldım.

"Gir"

Yanıtını alınca biraz bekledim ve ve kapıyı açıp yanımdaki askerle içeri girdik.

"Komutanım söylediğiniz gibi yüzbaşıma askeriyeyi gezdirdim ve buraya getirdim."

"Tamam asker çıkabilirsin."

Asker usulca çıkınca hemen hazır ola geçtim.

"Mira Özdemir İzmir, emret komutanım!"

"Rahat asker."

Mehmet albay yerinden kalktı ve babacan bir tavırla beni kucakladı.

"Hoş geldin Mira kızım. Rahat gelebildin mi?"

"Çok rahat geldim albayım sayenizde. Ama hiç gerek yoktu araca, ben kendim de gelebilirdim."

"Gelirdin tabi ama benim içim rahat etmezdi"

Askeriyede AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin