Gözlerim ağır ağır kapanıyordu tekrardan.
Yazlık sadece iki saat kadar uzaktı. Yollar da şansımıza boş olduğu için trafiğe takılmadan ilerleyebilmiştik. Normalde Meral ve Ömer ile yolculuk fazla hareketli geçer sanıyordum. Ama Meral arabaya biner binmez uyumuştu. Ömer ise yolculukta çok sessizdi. Belki arabanın beni tuttuğunu düşünerek sessiz kalmayı tercih etmişti. Bundan pek şikayetçi olmasam bile, çok sürmeden ben de uyuyakalmıştım. Arabanın içi sıcak olduğundan bedenimi tamamen mayışmıştır.
Çok uzun zaman geçmemiş gibiydi. Yine ufak bir esinti gelmişti yüzüme. Karanlık zihnim ufaktan aydınlanmaya başladığında iç çekmiştim.
Gözlerimi daha sıkı kapatarak bu sıcak esintiye karşılık başımı çevirdiğimde, esinti biraz daha da artmaya başlamıştı. Göz kapaklarım sadece on dakika uyumuşum gibi çok yorgundu. Kirpiklerime bağlanmış ağırlıklar varmış gibi açamıyordum gözlerimi. Ama bir noktadan sonra sıcak esinti o kadar rahatsız etmişti ki beni göz kapaklarımı aralamıştım yavaşça.
Ömer ilk tanıştığımız günlerdeki gibi yüzüme doğru üflüyordu beni uyandırmak için.
Kıvırcık saçları gözlerine dökülmüş, uyanmış olmamı fark etse bile üflemeye devam ediyordu. Aslında en kibar uyandırma şekliydi bu yaptığı. Ama uykunun ortasında olunca rahatsız oluyordum. Yine de her türlü kızamazdım ona. Yol boyunca da rahatsız etmemişti zaten beni.
"Uyan artık. Resmen ciğerlerim tükendi." Ömer gülerek koltuğumu dikleştirdiğinde, yorgun bir şekilde homurdanarak gözlerimi tekrar kapatmıştım. "Hadi, Gece. Derin bir uykuya dalmış gibiydin ama uyandırmak zorunda kaldım maalesef. İçeri geçip uyursun artık."
Onu geçiştirmek adına başımı olumlu anlamda salladım öylesine. "Diğerleri geldi mi bari?"
"Evet. Meral de ortalıkta koşuşturmaya başladı çoktan. Ama hava soğuk, içeri girsek iyi olur."
Ben kendime gelmeye çalışırken Ömer arabadan inmişti o sırada. Ellerimi yüzüme yerleştirip kendime gelmeye çalışsam bile sıcak arabanın içi beni uykuya daha çok çekiyordu. O yüzden ben de bunu fırsat bilerek başımı kapıya yasladığımda tekrar uyuklamaya başlamıştım. Şu anda üzerimde olan tatlı yorgunluğu uyuyarak atmak istiyordum. Ama soğuğa çıkarsam kesinlikle uykum açılacaktı ve uyuyamayacaktım. Zaten bu hafif uykulu his hiçbir zaman yatağıma uzandığımda bana uğramıyordu.
Ama o sırada bir anda açılan kapıyla başım aşağı doğru düştüğünde düşen başımı son dakika bir el tutmuştu. Ben de panikle araba kapısına tutunmuştum. Soğuk hava arabanın içine dolarken sinirle başımı kaldırıp kollarımı kendi bedenime sardım. "Kapat şu kapıyı, hava çok soğuk!" diyerek sırtımı kapıya çevirdiğimde kaşlarım çatılmıştı.
"Elbette, başka isteğin var mı?"
Atakan gelmişti elbette.
Kucağıma serdiğim ceketi alıp rastgele omzuma atarken beni kollarımdan tutarak nazik olmayacak bir şekilde arabadan inmemi sağlamıştı. Uyku sersemi olduğum için hâlâ aptal gibi sallanıyordum olduğum yerde. Etrafı bile tanımamıştım. Sanırım uykum daha açılma noktasına gelmemişti.
Ben esneyerek bedenimi arabaya yaslayacaktım ki elleri omzumdan tutarak beni sarsmıştı. "Kapıyı aç, hadi." diye seslendi Atakan. "Seni bekliyoruz burada. Hava soğuk zaten. Ben buraya soğukta oturmak için gelmedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN LANETİ -Rotanin-
Action"Kalbim bir katilin elindeymiş gibi hızla çarpıyor, düşüncelerim ağır geliyordu... Artık geçtiğim yolların arkamdan yavaşça silikleştiğine, yok olduğuna tanıklık ediyordum. Geri dönüşüm yoktu bu yolda. Sadece ilerleyecektim ve bilinmeyenin bana get...