3. BÖLÜM: "YAĞMUR TANESİ"

458 218 226
                                    

Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfen ʕʔ

Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfen ʕ•ᴥ•ʔ ♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Atakan ÖZCAN & 14.05.1984

Yağmur tenime her çarptığında başka bir sıkıntımı alıyordu üzerimden. O küçük yağmur tanesi, koca dertlerimi tutarak aşağı bırakıyordu kendini. Ardından boşluğa düşerek bilinmeyene karışıyordu.

Ne zamandan beri yağmurun altında bu bankta oturduğumu bilmiyordum.

Elimde olan kitabı ceketimin içine saklamıştım. Çiseleyen yağmurun kitabıma zarar vermesini istemiyordum. Diğer yandan ıslanan saçlarımdan damlayan küçük su taneleri bacaklarıma doğru damlıyordu. Yağmur bazen şiddetini artıyordu fakat çok geçmeden sakinleşiyordu. Dışarıda oturmak iyi gelir sanıyordum fakat havalar soğumaya başladığı için düşündüğüm kadar huzurlu geçmemişti. En azından yağmur kokusunu seviyordum. O yüzden biraz daha oturabilirdim sanırım.

Elimi cebime atarak orada olan metali avucumun içine aldığımda yavaşça çıkarmıştım. Küçük bir keman figürüydü. Annemden bana kalan sayılı şeylerden de biriydi. Bu yüzden gözüm gibi bakmaya çalışıyordum. Küçükken boynumdan çıkarmazdım. Ama bir yerden sonra önce boynumda, sonra bileğimde, ardından ceketimin cebinde taşımaya başlamıștım. Kullanmak... Sanırım artık hatırlamak istemiyordum. Ama yine de kötü hissettiğim zaman gözüm arıyor, elimden düşmüyordu. Bu da küçüklükten kalan bir şeydi.

Nefes verip parmaklarımı şakaklarıma yasladığım sıra gözlerimi kapattım. Yavaş hareketle masaj yapıp zihnimin içini boşaltmaya çalışıyordum. Migreni olan biri için bu masaj pek etkili değildi. Ama biraz bile olsa yardımcı olmasını diliyordum.

O sırada bana doğru gelen ayak seslerini işittiğim için gözlerim aralandı refleksle. Başta kehribarlarım rugan kunduraları fark ettiğinde duraksamıştı. Yanıma yaklaşıp oturmasıyla yüzüme gelen su taneleri kesilmişti bir anda. Üzerime düşen şemsiye gölgesiyle başımı kaldırdığımda "Nasılsın?" dedi başta adlandıramadığım bir ses.

Bakışlarımı şemsiyeden indirip yanımdaki koyu renkli gözlere çevirdiğimde Emre olduğunu görmek içimi rahatlatmıştı.

Kendimi gülümsemeye zorlarken başımı aşağı yukarı salladım. "Gayet iyiyim. Sadece kitap okumak için doğru bir hava değil galiba." Ceketimin içine sakladığım kitabı çıkararak bacağımın üzerine bıraktım. Kitabın köşesi ceketimin içinde biraz kıvrılmıştı.

Emre sessizce güldüğünde, arkasına yaslanmıştı rahatlıkla. "Haklısın, beklenmedik oldu bu yağmur. Yakın bir zamanda da kar bekleniyor." Günlük bir sohbete başladığında bakışların kalabalık cadde üstünde dolandı. "Kışın İstanbul ayrı kalabalık gelir gözüme."

GEÇMİŞİN LANETİ -Rotanin-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin