13

103 12 18
                                    

Güçlü alfa dostlarının varlığını hissettiklerinde hala tartışma içindelerdi.

Beta Jooheon duraksamış ve batmak üzere olan güneşin çevreye akıttığı loş havada seçtiği patika yola dönmüştü.

Evet, gelen bekledikleriydi ve kalplerindeki heyecan ölçülemezdi.

Wonho; ağaçların arasından, grubun görebildiği bir konuma çıktığında kucağındaki omegayı yanına ayakları üzerine bırakmış ve sert yüz hatlarıyla onlara dönmüştü.

Yüzlerinde anlamlandırmakta güçlük çektiği ifadeler, dolu bakışlar bulunuyordu.

Derin bir soluğu ciğerlerine çekti. Ancak konuşmaya başlamadan atılan beta odağını değiştirmişti.

"Wonho, iyi misin?!"

Büyük alfa, betaya döndü.

"Ben her yönden iyiyim Jooheon." İsmini özenle belirtmişti. Gözlerini bir kez Daniel ve Woojin'in üzerinden döndürüp tekrar betaya döndü. "Ama siz burada öylece

oturacak kadar boşmuşsunuz." Dişlerinin arasından konuşuyordu. Hemen yanındaki omega ise nerede olduğunu sorgulamakla meşguldü. Normalde bir an bile durmayacağı bu ormanın ortasına, peşine düştüğü alfa yüzünden adım atmıştı. Hala güvendiği tek dayanak oydu.

"Bunlar senin arkadaşların mı?" Sormadan edemedi. Elleriyle ona dönen üç çift gözü gösterip güçlü alfaya döndü. "Seni bırakmışlar afedersin ama neden hala onların yanına gelmek istedin alfa?"

"Lütfen bu konuda karışma omega."

"Ayol neden karışmayacağım? Sen beni korudun, alfa ve benim sana bir can borcum var-"

"Borcun yok. Omega ben seni isteyerek korudum şimdi-"

"Ben olduğunu söylüyorsam vardır. Burada ezildiğini düşünüyorum, kimseye ihtiyacın olmadığının farkında olman gerek."

"Bunun zaten farkındayım ama izninle.."

Gelir gelmez bu değersiz omegayla sohbete giren alfayı şaşkınlıkla izliyordu dostları.

Onu, Jooheon dışında biriyle ilk defa dikkatsizce konuşurken görüyorlardı. Şaşırmaları doğaldı.

Jooheon Wonho'ya doğru adımladı. Elini uzattı ve omzuna koydu. Alfa ve omega anında konuşmayı kesip ona dönmüşlerdi.

"Sen.. gerçekten iyi misin?" Alfanın yüzü şekilden şekile girdi, neredeyse kırmızı olduğuna yemin edebilirdi Jooheon ama neyse ki hava tamamıyla kararmak üzereydi.

Başkalarının dikkatinde olmamıştı.

"Evet." Jooheon'un elini tutup indirmişti omzundan. Dikkatini toplamaya çalıştı, az önce yaptığı gerçekten utanç verici hissettirmişti. "Beni oradan bir alfa kurtardı. Evine götürdü ve orada dinlendim."

Woojin öne çıktı.

"Gelmene sevindik. Aslında iki gündür ne yapacağımız konusunda tartışma içindeydik. Seni orada bulamamak endişe vericiydi."

"Aslına bakarsanız benim sorunum buna neden olan gerçek. Beni nasıl orada yaralı halde bırakabildiniz?" Dişlerini sıkmıştı, içindeki bir kısım dostlarım dediği adamlara ciddi anlamda kızgındı. Omega Seongwoo, alfanın her bir yüz ifadesini yan taraftan dikkatle izliyordu. Ve herkesin arkasında kalan minik alfa Daniel'in gözleri ise bu garip omeganın üzerindeydi.

Sonrasında o konuştu.

"Hyung, bu basit bir şey değildi. Eğer orada kalsaydık yakalanırdık. Her şey beklenmedik olarak gelişti." Muhtemelen bunlar Daniel'in son dört gündür kurduğu en mantıklı cümlelerdi. Woojin onu hemen onayladı. Alfanın büyük bedeninin önündeki beta ise alfanın gözlerine özlem ve pişmanlıkla bakıyordu.

Yıllar içinde aralarında gerçekten derin bir bağ oluşmuştu. Onu kurtaramamak, üstüne bir de başka bir omegayla yanlarına dönmesi itiraf etmesi zor olsa da kalbine dokunmuştu.

Sadece "Özür dilerim.." diye mırıldandı. Wonho onunla göz göze gelmiş ve durumu kafasında ölçüp biçmeye çalışmıştı.

Alfa, tam da yanındaki omeganın konuşacağını anladığında elini kaldırarak susturdu.

Ardından da betaya sarıldı.

Bu içten bir sarılmaydı.

Jooheo büyük bir beden sahibi sayılırdı ama kendi dev bedeninin yanında küçük kalmıştı. Sarıldıklarında hafifçe ayak parmaklarını dikleştirmiş ve başka şaşırsa da mutlu olan kalbiyle sarılışa karşılık vermişti.

Wonho birkaç saniye içinde geri çekildi. Bu kadardı.

Kalan iki alfaya döndü ve başıyla onayladı.

"Aksini isterdim ama yine de mantıksız davranmamışsınız. Umarım siz fazla yara almamışsınızdır. Bu dört gününüz nasıl geçti?"

Wonho, sönmeye yüz tutmuş ateşin kıyısına geçip oturmuş, kalan dostları da çevresine kurulurken derin bir sohbete dalmışlardı.

Üç adım arkalarında kalan omega düşündü.

Nasıl birilerine düşmüştü? Kimdi bunlar, neden sadece alfa ile olamıyordu? Şimdiden gözardı edilmişti. Ne yapacaktı? Buradan da mı kaçacaktı? Ama alfadan nasıl uzak duracaktı? O alfa ile beta arasında nasıl bir ilişki vardı? Bunlar sadece arkadaş mıydı? Amaçları neydi? Neden kendi aileleri yoktu? Bu buz gibi ormanda nasıl kalacaktı ve en önemlisi o minik alfa neden sürekli kendisine bakıyordu?

+×+×

beside u ¦ w1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin