30

50 9 8
                                    

küçücük bir ayrıntı: bunca yılı birlikte geçirirken guanlin, jihoon'un yanında olan bae ailesiyle yeteri kadar zaman geçirdi. taeyang ile de gerektiği gibi tanıştılar. bölümü kelimelere dökmeye çalışırken bundan ayriyeten bahsetmediğim için arada kaldım ⁠¯⁠\⁠_⁠(⁠ツ⁠)

+×+×

"Şehirde, Kralın son bir haftadır sarayda olmadığı konuşuluyor. Doğru mu bu?" Jihoon tereddüt içinde sordu yanındaki sevgilisine. Yan yana, omuz omuza oturmuş ellerini birleştirmişlerdi. İkisinin de düşünceleri fazlasıyla yoğundu. Bu yüzden çoğu anda konuşmasalar da, sanki yorucu, uzun bir konuşma yapmışlar gibi hissediyorlardı.

"Evet." Omega ne diyeceğini bilemedi. Her nasılsa söylentinin yanlış olmasını bekliyordu. Ama durumun ciddiyeti Guanlin'in yüzünden belliydi. 'Evlilikleri'nin yolu açılmış olmasına rağmen böyle durgun olmasının başka bir açıklaması da olamazdı zaten.

Öte yandan, Jihoon'un kalbini sıkıntıya sokan birkaç mesele daha vardı. İlki, henüz Guanlin'in varlığından kendi babalarına bahsetmemiş olmasıydı. Hâlâ neyden çekindiğini bilmeden, öylece geçiriyordu günlerini. Onlara Guanlin'in yanına gelebilmek için sürekli yalanlar söylüyor oluşu artık çok zordu. Bunun için bunca zamandır Taeyang'ın yanına gittiğini söylese de, bugünler de Taeyang da yoktu ve artık bıçak kemiğe dayanmıştı.

"Sence nereye gitti?"

"Bunun bir önemi yok." dedi Guanlin. Hızla Jihoon'a dönmüş ve onun dolgun yanaklarından birini büyük avucunun arasına almıştı. "Bu durumun bizim aramızdakileri etkilemesine izin vermeyeceğim. Üstelik Jaehwan babam bize destek veriyor. Her şeyi onun sayesinde halledebiliriz."

"Benim de bir şeyleri halletmem gerekiyor." Gözlerini kaçırdı Jihoon. Guanlin, koskoca Kralla konuşup gerekli izinleri almışken kendisinin hâlâ Jisung babasından çekiniyor olması normal olamazdı.

"Taeyang sana yardımcı olmaz mı bu konuda?" Taeyang'ın ne kadar ikna edici konuşabildiğini Guanlin de biliyordu.

"Olur olmasına ancak bugünlerde babasının cenazesiyle meşgul. Görüşemiyoruz."

Guanlin bunu duyunca başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetti. Nasıl olurdu? Yoksa şifacı Jinyoung..?

Hemen ayaklanıp Jihoon'un karşısına geçti. "Neden daha önce söylemedin? Jinyoung-shi vefat ettiyse neden benim haberim yok?!"

Jihoon yaptığı hatayı fark edince kendine sinirlendi, sevgilisinin ellerine uzanıp kavradı ve rahatlatıcı bir gülümseme göstermeye çalıştı. "Jinyoung babası iyi. Ve hayır, Daehwi babası da gayet iyi." Derin bir nefes aldı; bu gerçeği dile getirmeyi sevmezdi Taeyang, bu yüzden Guanlin'in bilmesini sorun etmeyeceğini ummaktan başka çaresi yoktu. "Taeyang'ın gerçek babası vefat etti. Bay Choi, yıllardır bu şehirde yalnız başına sessiz sakin bir yaşam sürüyordu. Çok yaşlı değildi ancak yalnızlığa daha fazla dayanamadı. Çünkü Taeyang'ın annesi onu dünyaya getirirken ölüp gitmiş."

Guanlin'in kaşları çatıldı. Bunca yıldır bilmediği bu gerçeği düşündü. Defalarca kez onlara misafir olmasına ve defalarca kez sohbet etmelerine rağmen bu konuda tek bir şey bile duymamıştı. Aralarında bir kan bağı olmamasına rağmen çoğu aileden daha bağlılardı birbirlerine.

Sonra bunu düşünmeyi sonraya bıraktı. Sonuçta hâlâ ortada bir cenaze vardı.

"Elimden bir şey gelir mi? Maddi ve manevi her türlü desteğe hazırım ona."

Jihoon bunu duyunca karşısındaki alfanın ne kadar doğru bir hayat arkadaşı olacağını tekrar ve tekrar anladı. Avucunu uzatıp yüzünü kavradı birtanesinin. Dürüst olmaktan da alıkoyamadı kendini. "Sen çok güzel bir insansın Guanlin. Taeyang'a sorarım ancak böyle bir şeye ihtiyacı olsa bile dile getireceğini sanmıyorum. Onun ne kadar gururlu olduğunu bilirsin. Daehwi ve Jinyoung hyungun yardım isteklerine bile karşı çıktı. Yapılacak her şeyi kendi kazanıp biriktirdiği parayla hallediyor."

beside u ¦ w1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin