31

50 7 13
                                    

bilin bakalım ben ne yaptım..?

hiçbir şey!

elbette hiçbir şey, kaos yazamadığımı biliyor olmanız gerek. bu ister istemez kurguda da belli. jisung ve minhyun dışında bütün karakterlerimiz pasif agresif. bu bölümde ne yapabilirdim, jisung'u yazmak benim için öyle zor ki!

sungwoon, biricik bulut'um da jihoon ve benim kurtarıcı meleğimiz oldu.

iyi okumalar <3

+×+×

"Baba! Beni burada tutamazsın! Bana bunu yapamazsın!"

"Otur ve bunca yılda yaptığın tüm yanlışları düşün Ha Jihoon! Yarın tekrar konuşacağız!"

"Hayır, hayır baba! O kadar vaktim yok, yalvarırım!"

"Yoksa düğününe mi geç kalırsın genç adam?" Jisung sinirle avuçlarını biraz daha sıktı. Kapının ardındaki oğlunun düşen gözyaşlarını hissediyor, içindeki sinir biraz daha artıyordu. "Belki bu konuda da yalan söylemişsindir hm? Tekrar düşün, yoksa yarın düğünün mü vardı?"

"Baba..!" Jihoon ağlamaktan konuşamaz hâle gelmişti. Kapıya vurmaktan vazgeçip yavaşça yere çöktü. Jisung babasının uzaklaşan ayak sesleri kulaklarında yankılanıyordu.

Kalbi sıkışıyordu. Bir yandan omega babasının sinirini, öte yandan uzaktaki Guanlin'in sıkıntılı ruh hâlini hissediyordu; ağlamaktan başka bir şey yapamaz olmuştu.

Guanlin ile konuşup eve dönmesinin üzerinden sadece birkaç saat geçmişti. Eve döndüğünde Jisung babasını evi toparlarken bulmuş, ellerinden tutup birlikte oturup konuşmaları için oturma odasına çekmişti.

Başta sevdiği bir alfa olduğunu söylemişti ve Jisung babası bunu gayet olumlu, oldukça da heyecanlı karşılamıştı.

Ancak onun yıllar önce evlerinde kısa bir süreliğine misafir olan Guanlin olduğunu söylediğinde kaşları biraz çatılmıştı. Bu da sorun değildi.

İpler, Guanlin'in aslında veliaht olduğunu ve bunca zamandır onunla buluşmak adına yalan söylediğini duyduğunda kopmuştu.

Jisung oğlu tarafından kandırılmıştı ve kendini de suçluyordu. Buna nasıl izin vermişti? Nasıl fark etmemişti? Ya bunca zaman Jihoon'a bir şey olsaydı?  Ya o acımasız saray Jihoon'u ellerinden alsaydı? Bir anda ortadan kaybolsa onu arayacakları yeri bilemeyeceklerdi bile..!

Dişlerini sıkı sıka az önce her şeyi dinlediği koltuğa geçip oturdu Jisung. Başı ağrımaya başlamıştı, düşünceler zihninde dört dönüyordu ve ne yapacağını bilmiyordu.

Koskoca oğlunu odasına kilitleyerek iyi yapmamıştı, biliyordu ama ikisinin de düşünmeye ihtiyacı vardı. Üstelik artık onun hangi sözüne güvenecekti?

Nerede yanlış yapmıştı?

Uzun sayılabilecek bir süre boyunca düşünceleri eşliğinde Jihoon'un sızlanmalarını ve burun çekmelerini dinlediği Jisung. Hava kararmaya başlamışken Sungwoon eve dönmüştü. Kurt formundan sıyrılarak evlerinin kapısını açtı. Evin içerisindeki kasveti daha ilk adımında hissetmişti. Nefesi kesildi. Omegası az ötedeki koltukta oturuyordu. Başını elleri arasına almış, sıkıntıyla iki büklüm olmuştu.

"Jisung, güzelim?"

"Sungwoon, sen misin..?" Alfa hızlı adımlarla ışıkları açtı. Ardından omegasına yönelip onun yüzünü elleri arasına aldı. Kızarmış gözleri, ağladığını belli eden ifadesiyle ânında mahvolmuştu Sungwoon.

beside u ¦ w1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin