28

56 10 14
                                    

başlamadan önce minik bir not: dört yıldır tamamlamaya çalıştığım bu kurgu artık rüyalarıma girip kendini tamamlamam için beni zorluyor. -jihoon yapıyor bunu- bu yüzden her ne kadar aceleci yazım dilimden hoşlanmasam da finali ölmeden görmek istiyorum. umarım yazım dilimin kusuruna bakmazsınız, şimdiden özür diliyorum (⁠๑⁠•⁠﹏⁠•⁠)

ayrıca altıncı yılımız kutlu olsun!!!!!

+×+×

"Bunu sana Jihoon yolladı." Taeyang elindeki kağıdı usulca Guanlin'e uzatırken bakışları dikkatliydi. Veliaht prensin yüzündeki en ufak mimiği izliyor, biricik dostunun bu iletisinin onun duygularını nasıl etkilediğini görmek istiyordu.

Çok beklemedi. Guanlin bu minik kağıt parçasının Jihoon'dan geldiğini duyunca gözlerine birer pırıltı düştü. Hızla ama nazikçe Taeyang'ın elinden kağıdı aldı ve başını kaldırıp teşekkür etti. Taeyang'ın cevap vermesine fırsat vermeden ise arkasını dönüp evden çıktı.

Guanlin bu kasabaya geleli dört gün oluyordu. Buraya geldiği ilk gün yaşanan karmaşa sonrasında azalsa da sorunlar hallolmuş değildi. Geceleri şifacı çiftin evinde, misafirleri için ayırdıkları odada konaklıyordu. Sabah güneş doğar doğmaz ise resmi kıyafetlerini giyip tüm kasabayı dolaşmaya başlıyordu. Olur da peşinde getirdiği askerler sorun çıkartır diye gözlerini sürekli onlar üzerinde tutuyordu. Halkın bir parçası olarak problemlerine eğilirken, sarayın askerlerinin üzerindeki kontrolünde de kral rolü oynuyordu.

Bu durumu fark eden insanlar vardı, Guanlin'in liderlik yeteneği hafife alınacak gibi değildi. Bir yandan da şehir halkına olan kibarlığı, samimiyeti kendini her daim hissettiriyordu.

Halkın özellikle ticaret yapan kısmı zor durumdaydı. Göç yolları bu kasaba üzerinden geçen insanlar çevreye bir sürü gecekondu dikmişlerdi ve tarlaları talan edip, kendilerine yeni tarlalar açmaya çalışıyorlardı. Guanlin'in ilk hedefi yerel ailelerin genel maddi durumunu öğrenip yardımda bulunacak olmak olsa da buraya göç eden insanların -sorunun kaynağı olan insanların- nereden ve neden geldiklerini tespit edip kayda geçirmekle de bizzat uğraşıyordu. Büyük bir kısmının geldiğini söylediği yön aynıydı: Son birkaç yıldır su kıtlığı yaşanan küçük köyler artık yaşanamaz hâle gelmişti.

Üçüncü günün akşamı, -dün akşam- Guanlin'in uzun uzun konuşmaya çalıştığı Şifacı Jinyoung'un bu konudaki tavsiyesi askerlerin bir kısmının terk edilen köylere gidip yerleşim yerlerinin gerçek durumlarını rapor etmeleriydi, böylece buraya göç edenlerin evlerine dönmesi gibi çözümler üretilebilirdi. -Jinyoung bu tavsiyeyi vermeden önce Guanlin'e yalnızca bir şifacı olduğunu, bu işlerden anlamadığını söyleyip duruyordu. Başta ağzından cımbızla laf alınan beta sonrasında bütün tecrübelerinin şifacılık yapmaktan ibaret olmadığını kanıtlamıştı.-

Bugün de veliahtın ilk işi Jinyoung'un tavsiyesi üzerine askerleri özenle gruplandırıp iş bölümü yaptırmak olacaktı; elbette Jihoon'un gönderdiği kağıtta neler yazdığını öğrendikten sonra.

Evin arkasına doğru adımlayan Guanlin heyecanla titreyen ellerinin arasındaki katlanmış kağıdı açarak başını eğdi ve okudu.

Önümüzdeki birkaç gün boyunca seni ilk buluştuğumuz noktada bekleyeceğim, müsait olduğunda gel ve konuşalım.

Guanlin artık anlıyordu. Buraya yeniden geldiğinden beri Jihoon ile yaşadıkları daha gerçekçi hissettirmeye başlamıştı. Öncesinde birer rüya gibiydi, saraya döndüğünde okuduğu masal kitaplarındaki aşk hikayelerinden biri gibiydi. Oysa Jihoon gerçekti, Guanlin'in bunca zamandır daha yakından tanımak için can attığı o güzel omegaydı.

beside u ¦ w1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin