Terk edilmiş şehirde işlerini bitiren ikinci veliaht Intak ve emrindeki askerler, bir haftanın sonunda saraya varmıştı.
Jaehwan derin bir soluk alarak küçük oğlunun saatler önce geçtiği saray kapısına bakmaktan vazgeçti. Düşünceler içinde kaybolmuş gibi hissediyordu, odanın içindeki ağır feromonlar ise bu haline yardımcı olmuyordu.
Arkasına dönmeden, yine camın önündeki işlemeli koltuğa oturdu ve bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Yataklarında öylece uzanan eşi, kral Hwang Minhyun'un uyumadığını biliyordu. Ona hitaben konuşmaya başladı.
"Intak çok hırslı."
Uzun bir süre cevap gelmediğinden cümlesi havada kaldı. Ciğerlerine bir soluk daha çekti ve geçmişi düşündü, geri dönüşün olamayacağı günleri. Guanlin'e duydukları inanılmaz sevgiye alışamadan tekrar hamile kaldığını hissettiği günleri. Ardından çocuklarının oyun oynayacak yaşa gelmesini, birbirlerini keşfetmelerini, kardeş olduklarını hissetmelerini ve onlarla geçirdiği daha pek çok anıyı.
Hwang Jaehwan duygusal biri değildi. Hiç duygusal biri olmamıştı, duygusal olmaya vakti olmamıştı. Çocukluğundan beri verdiği yaşam savaşı buna izin vermemişti. Sahi, Jaehwan sevmeyi de kimseden öğrenmemişti. Üstelik eşine duyduğu ilk his nefret olmuştu, ondan ne bekliyorlardı? Zorla saray denen bu hapishaneye gelmişti, belki sonra eşiyle çok başka hislere sarılmıştı ama bunlar Kim Jae'nin elinden alınan özgürlüğü affettirmeye yeter miydi?
Hwang Jaehwan'ın şatafatlı hayatı önceki benliğine duyduğu özlemi hafifletir miydi?
Hayır, bu hikayede onu savunan bir avukatı yoktu.
"Guanlin'in aklı çok başka yerlerde. Belki de onun üstüne bu kadar giderek hata yapıyoruz-"
"Jaehwan?" Minhyun'un sesi fazlasıyla kısık, hatta yorgun denecek kadar uyuşuktu.
"Hm?"
"Guanlin'in ilk dönüşümünü hatırlıyor musun?"
Jaehwan onaylamadı, buna gerek yoktu, zaten her gün oğlunun bakışları gözleri önüne geliyor ve onun ormana duyduğu korkunun nedeni olmak vicdan azabı çekmesine neden oluyordu.
"O gün anladım, hala farkında olmasa da tahtın sahibi Guanlin."
Jaehwan dalgaya vurdu. "Sana rest çektiği günü diyorsun, şimdi hatırladım."
Minhyun ise eşiyle bu tarz atışmalara alışık olduğundan cevaplamadı, son bir haftadır yaptığı gibi sessiz kalmayı seçti ve yıllarını birlikte geçirdikleri yatakta uzanarak tavanı izlemeye döndü.
"Minhyun?"
"Hm?"
"Çocukların gittiği gün evime birlikte dönmemizi istedim, hala bunu düşünüyorsun değil mi?"
Minhyun onaylamadı, buna gerek yoktu. Zaten Jaehwan'ın sözlerini aklından çıkarabildiği bir an bile olmamıştı. Kafasında sürekli olasılıkları, ne yapması gerektiğini ölçüyordu çünkü yıllar sonra ilk kez yeni bir heyecan eklenmişti kalbine. Sevgili omegasıyla baş başa bir hayatın kapısı önlerindeydi. Yalnızca anahtarını bulması gerekiyordu.
Yine uzun bir sürenin ardından konuştu. "Neyi yanlış yaptık? Neden Guanlin tahta çıkma fikrinden bu kadar uzak?"
"Yanlış yapan biz değildik." diye karşılık verdi Jaehwan. "Bana kalırsa çok yanlış birine çekti, ondan-"
"Hwang Kihyun onun gibi değildi-"
"Intak ise aynı sen. Tarih hep tekerrür edermiş, kralım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beside u ¦ w1
Fiksi Penggemarguanlin, ailesini ve ait olduğu yeri bulmak istedi. wanna one omegaverse.