29

52 8 21
                                    

"Hayatını birleştireceğin insana karışamam. Ancak senin, kararından gerçekten emin olduğunu bilmem gerekir." Hwang Minhyun; derin bir nefes alıp parmağındaki kalın, işlemeli altın yüzüğe baktı bir süre. Birkaç adım ötesinde büyük oğlu, Hwang Guanlin, hayatında ilk kez ona kalbini açıyordu ve bu onu içten içe mutlu ediyordu. Her ne kadar şu an Guanlin onu, kendi hayatı hakkında karar vereceğini sandığı 'kralı' olarak görse de.

"Emin olmasaydım karşınıza bu konuyla gelmezdim."

"Biliyorum." diyebildi sadece. Sonra başını kaldırdı ve oğlunun gözlerindeki kararlılığı gördü. "Guanlin, hayatını nasıl devam ettirmek istiyorsun?" Bu soru genç alfaya yıllardır ayağından zincirlenmişçesine peşinden gelen tahtın ardına bakmak için fırsat veriyordu. Kral, ona hiçbir zaman böyle açık uçlu bir soru sormamıştı. Afalladı bir an, tereddütlü görünüyordu artık. Bu soru tuzaklıydı sanki: Vereceği cevap onu iki türlü de avlayacaktı.

"Neden şimdi bunu soruyorsunuz? Neden tam da hayatımı birleştireceğim omeganın bahsini size açtığımda soruyorsunuz?" Biraz daha konuşsa sesi titreyecek sandı. Tüm lanetini kabul ettiği, yıllar içinde kardeşini ve ailesini ondan alacak olan bu tahta eninde sonunda çıkacağından emindi.

Minhyun cevap vermedi. Verecek cevabı yoktu çünkü. Kapının hemen ardında onları dinleyen Jaehwan da durumu anlayınca kapıyı araladı hemen. Taht odasına böyle girebilecek bir kişi vardı, Minhyun eşini görmek için başını kaldırmadı bile. Onun kapının diğer tarafında olduğuna da çoktan fark etmişti, sohbete ne zaman dahil olacağını bekliyordu. Ayrıca bunun sonunda canının sıkılacağını da biliyordu.

Guanlin'in tahta çıkmasını bu denli ısrarla istiyor olmasını hiçbir zaman anlatamamıştı Jaehwan'a. Tartışmanın sonunda omega her türlü üste çıkıyordu. Bir felaketin yaklaştığını söylüyordu, oğullarını kaybetmekten korktuğunu söylüyordu, onun bu ısrarının bedelini çok ağır ödeyeceklerini de ekliyordu.

Minhyun da oğullarını kaybetmekten korkuyordu. -Dile getirmekten ve omegasına bu konuda katılmadığını söylemesine rağmen- küçük oğlu kendisinin her yönden kopyasıydı ve onun yapabileceklerinin farkındaydı. İşte bu yüzden, Guanlin kral olmalıydı.

"Seninle gurur duyuyorum." Jaehwan hızlı adımlarla oğlunun önüne gelmiş, sıcak avuçlarından birini kaldırıp genç alfanın yanağına yerleştirmişti. Jaehwan'ın ardındaki Minhyun da bu sırada Guanlin'in gözlerinde beliren parıltılara şahit olmuştu. "Her kimi seviyorsan, onu yanımıza getirip bizimle tanıştırabilirsin." Minhyun'a sert bir bakış göndermişti bu noktada. "Onunla istediğin yerde yaşayabilirsin."

Bu sözler Guanlin'in anılarını uyandırdı: Jaehwan babasının ona ilk kez bir görevden geldiğinde anlattığı şeyleri, Minhyun babasıyla nasıl birlikte olduklarıyla ilgili gerçeği. Kanı sinirle kaynamaya başladı. Bakışlarında kırmızılık belirmişti.

Cesaretini toparlayıp omega babasının tutuşundan ayrıldı ve tahtında oturan krala döndü. "Omegamla düğün törenlerimin eksiksiz yapılmasını istiyorum. Ardından bir başka şehirde, onunla birlikte mütevazi bir şekilde yaşamaya başlayacağım." Kralın anbean değişen yüzü Guanlin'i gülümsetti. "Veliahtlıktan çekiliyorum."

(...)

"Bir anlık sinirle söyledi! Senden cesaret aldı! Bunun önünü nasıl açarsın?! Hwang Jae, Guanlin tahta çıkmak zorunda!"

"Seninle bu konuda tartışmak istemiyorum artık. Yeter!"

Jaehwan üzerinde dolanan alfa feromonlarına inatla uzaklaştı Minhyun'dan. Guanlin'in sözlerinin üzerine aradan geçen birkaç saatin ardından odalarına geçmişlerdi ancak Kral öyle sinirliydi ki..

beside u ¦ w1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin