22 [1/2]

92 12 18
                                    

uzun bir aradan sonra merhaba..

buraya döndüğüm son birkaç gündür bölümü yayımlamakla yayımlamamak arasında gidip geliyordum ama biraz daha beklersem minik cesaret kırıntılarım da yok olacaktı.

bölümün her cümlesi bir ay kadar önce bahsettiğim gibi artık ongniel'e kaos yazamadığımı anlatıyor, umuyorum ki sizi hayal kırıklığına uğratmış olmam.

iyi okumalar <3

+×+×

"Daniel!"

Sürüsüz kurtlar sabah yüksek bir çığlıkla uyandılar. Güneşin ışıkları yeni yeni ağaçların arasına vuruyordu, bu yüzden şaşkındılar. Ama çok geçmeden hayatı buna bağlıymış gibi bağıranın Seongwoo olduğunu anladılar.

Jooheon ve Woojin umursamadan yattıkları ağaç diplerinde çoktan uykuya geri dönmüşlerdi.

Daniel ise gözünü açtığı gibi soluğu Seongwoo'nun yanında almıştı. Omega her zaman kurtlardan uzakta yatardı ama bu gece Daniel'in de yanında olmasına izin vermemişti. Bir şeylerin olması gerektiği gibi olmadığı belliydi.

Omega zorlukla nefes alıyor gibiydi. Yüzü, saçları ter içinde kalmıştı. Bedeni üzerindeki kıyafetler de üstüne su dökülmüşçesine ıslaktı ve bedenine yapışmıştı. "Daniel.." diye mırıldanıp duruyordu. Alfa yanına gelip elini tuttuğunda ise telaşla doğrulmaya çalışmıştı. "Ben- ben.. git ve benim için bastırıcı al. Tam- tamamen aklımdan çıkmış!"

Onları uzaktan sessizce izleyen Wonho bile Seongwoo'nun feromonlarını almıştı. Omega kızgınlığa giriyordu. Ve belli ki yıllardır kızgınlıklarını bir alfaya ihtiyaç duymadan atlatabilmesini sağlayan bastırıcılarından yoktu.

Eh, oradaki feromonları alan herkes bastırıcılar için geç olduğunu anlardı. Seongwoo yanıp tutuşmuş bir haldeydi ama Daniel telaşla bunu anlayamıyor olduğundan omeganın isteği üzerine bastırıcı almak için şehrin yolunu tutmaya hazırdı.

Wonho hızla doğruldu. Bir alfa olarak bir omeganın, üstelik geçmişte yakınlık hissettiği bir omeganın kızgınlığına dayanabilecek iradeye sahip miydi bilmiyordu. Üstelik Daniel buradan uzaklaşırsa Seongwoo'ya dokunmasını durdurabilecek kimse de kalmamış olurdu.

"Daniel dur!" diye seslendi. Onlara yaklaşmak istemiyordu ama Daniel'in aklının bir süredir çalışmadığını biliyordu. "Ben bastırıcı almaya giderim, sen Seongwoo ile kal ve onu rahatlat!" Daniel tereddütte gözüküyordu ama Seongwoo'nun yanından ayrılmamak her halükarda işine gelirdi.

"Tamam hyung." Ve omeganın dibine oturup elini tutmaya geri döndü. Seongwoo onun gitmediğini gördüğünde kızacaktı ancak bunun için kendinde güç bulamadı. Elini kavrayan elin ona bir nebze olsun iyi geldiğini hissedince kaldırıp dudakları üzerine koymuştu.

Daniel şaşkındı. Bu yaşına dek kızgınlıktaki bir omeganın nasıl göründüğünü bilmemişti ve şimdi ruh eşi olan omegayı böyle görmek nasıl hissedeceğini şaşırtmıştı. Seongwoo bitmiş bir haldeydi. Umutsuzca Daniel'in avcuna dudaklarını bastırıyordu.

"Neler oluyor?!" O sırada Jooheon'un bağırtısı yükseldi. Seongwoo'nun kızgınlık feromonları artık on metre öteden de alınıyordu ve belli ki Jooheon ve Woojin böyle bir atmosferde uyumaya devam edememişlerdi. Açıkçası betanın bu kadar sinirlenmesinin nedeni yanındaki alfaydı. Woojin şimdiye dek kimseden etkilenmemiş olabilirdi ama sonuçta alfaydı ve Seongwoo gibi bir omega tehlike oluşturabilirdi. Daniel'i onun yanında gördüğünde bağırmaya devam etti. "Omeganı al ve buradan uzaklaş hemen!"

beside u ¦ w1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin