Selamunaleyküm🌼İşte yeni bölüm...biraz acemice yazmış olabilirim kusura bakmayın olur mu?
Zaten geç tamamladığım için size karşı mahcubum,affedin🐥
Yorumlarınızı eksik etmeyin nerede eksiklik varsa yazın. Ha birde beğenmeden geçmeyin😅Güzel konuşan birine değil, güzel davranana itimat et. Can ol, yeri gelince yol, düşerse kanat ol. Çünkü sevilmelerin ve değer vermenin en güzeline layıktır böylesi.
Nasıl ki" Söz gümüşse sükut altın". Davranış da huzura açılan hazinedir benim gözümde.
🖋İnstagram: zarifbicicek**
Etrafımdaki hengameye inat ben derin bir sükunet içindeydim. Oturduğum kırmızı kadife koltuğun karşısındaki aynadan kendime bir bakış attım. Gelinliğim parlıyordu. Evden çıktığımdan beri etkisinden çıkamıyordum. Abimin kırmızı kemeri takışı sonra ikimizin de ağlayışı... annemin sanki canından can kopuyormuş gibi ağlaması. Sanki bir kişiyi daha kaybediyormuş gibi hissetmesi. Veda etmek yüreğime çok ağır gelmişti. Babamın eksikliğini işte bugün tam anlamıyla hissettim. Belki sırtımı yaslayacağım bir babam yoktu lakin onun yerini kapatmaya çalışan bir ağabeyim vardı. Onun hakkını ödeyemezdim.
Yiğitin gözlerinin içine bakıp böyle söylemişti,"Gözbebeğimizi sana emanet ediyorum, emanetime iyi sahip çıkasın Yiğit."
Sanki o gözlerde tek bir yanlış görürse beni vermeyecekmiş gibi, beni bırakmayacakmış gibi gözlerini dakikalarca ayırmadı Yiğitin gözlerinden.
"Emanetin emanetimdir."demişti Yiğit koluma girerken.
Emanetin emanetimdir...
Hayatım boyunca hayal edemeyeceğim kadar kendimi bu kadar ışıklar içinde ve güzel buluyordum.
Gelen bir çığlıkla başımı tutmak istedim bir an.
Burası gelin odası değil miydi yahu?
Niye bu kadar ses yapıyordu bu kızlar?"Gülizar!"diye uyardı Esma."sakin ol."
Gülizar çantasını kaldırıp eğilerek özür diledi.
Neyse can yoldaşlarım biraz hüzünlüyüm her zamanki gibi. Bir şeyler kopuyordu içimde.
Bir eksiklik hissediyordum.Biliyordum, bu hüzün yakamı bırakmayacaktı.
Ömür boyu babama duyduğum pişmanlık yüreğimden çıkmayacaktı.
En zoru da çok özlüyordum.
Yani "baba" dediklerinde bile simasını hatırlıyor beni çocukken nasıl kucakladığını, öptüğünü bana nasıl baktığını hatırlıyordum.Benim güzel kızım badem gözlüm.
Gözümden akan yaşı sildim.
Kalktım oturduğum yerden ve gelin odasında bulunan diğer odanın kapısına yöneldim.
Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.Odaya girdiğimde camdan İstanbul'un manzarasına bakmakla yetindim.
Kapının sesini duyduğumda kızlardan biri olduğunu sandığımdan dönme gereği duymadım.
Manzarayı izledim sadece.
Kolumda bir dokunuş hissettiğimde irkildim ardından yavaşça arkamı döndüm.
Yeşilin en parlak irisleriyle karşılaştım."Yiğit sen miydin?"Şaşırmıştım.
Başını salladığında gözlerimi kaçırdım beni tuhaf bir pırıltıyla izleyen gözlerinden.
Yanaklarımın ısınmasıyla derin bir nefes aldım. Niye bu kadar çok bakıyordu?
Rahatsız olduğumu kaşlarımı çatmakla belli etmeye çalıştığımda değişen hiç bir şey olmadı maalesef.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimin Zarif Acısı
Spiritualité"Seni nasıl karım diye koynuma alırım?" Buğday teni,biçimli kaşları,uzun kirpikleri ve badem şeklinde gözleri onu güzel kılıyordu. "Nasıl bu yaşta anne olmana sebep olurum?" *Tüm haklar saklıdır.