8.Bölüm

14.3K 800 39
                                    

Kırmamalılar.
En çok içinden geçenleri anlatamayan insanları kırmamalılar.
Her şeye rağmen gülümseyebilen o insanları kırmamalılar.
Gülümserken içinde tonlarca acılar yatan,
Sevdiklerinin başını koyacağı omuz olan insanları hiç kırmamalılar.

-Oğuzhan Çelebi

***

Bir keresinde hatırlarım da...telefon için bir insan neden kavga eder?

Neden?

Bir gönlü gelip geçici bir şey için kırmak ne kadar doğru?
Babam'la kavga edişim,Annemin söyledikleri ve evin huzursuz esareti...

"Yokluktan anlamıyor musun sen?"

Babamın bağırışı kulaklarımda çınlıyordu.

"Çalışıyorsun,"dedim terbiyesizliğin verdiği dikbaşlılıkla.
"Neden paran olmasın?"

Söylediklerim ne yazıkki Annemi de etkiliyordu.Söylediklerim kafasını karıştırıyor bulandırıyor fark etmeden bana çekiliyordu.

"Saçlarıma bak!" Dedi babam koluma yapışarak."Tek siyah tel görüyor musun onca beyazlar arasında? Kimin için çalışıyorum,kimin için kendimi hırpalıyorum?!"

"Hırpalama o zaman! Amcam-"

Ve yanağıma değen o tokat bana hayatımın hayalkırıklığını yaşattı.

Kaşlarımı huzursuzca çatmaya başladım.
Yüreğimde beliren o sızı gözlerimi ağırlaştırıyor,dolmalarını tetikliyordu.
Başımı sallamamın tek nedeni aklımdaki eski görüntülerini silmek istiyişimdendi.
Pişmandım.
Yaptıklarımdan pişmandım işte.
O zamanlar başkalarının telefonlarına bakıp imreniyordum.
Neden imreniyordum ki?
Bir telefon insanın karakterini mi etkiliyordu yoksa?
Lüks bir telefon beni ben mi yapardı?
Böyleyiz işte.Kendimizi bazen bazı ortamlarda küçük görüyorduk.
Yada ben öyleydim,bilmiyorum.
Her şey para olsaydı karakter ve  ahlak ne için vardı o halde?

Ama hayır,O nun lüks bir telefonu vardı,
benim ise eski bir telefonum.
Bu yetiyordu insanın nankörlük yapmasına.
Bir şeyle yetinmeyi bilmemek insana hayatında çok şey kaybettirirdi.

Aynı benim gibi.

Sizde en değerli varlığınızı kaybedersiniz.
Aynı benim gibi.

Bana seslenilmesiyle irkilerek başımı kaldırdım.
Annemin bana tuhaf bakışlar atmasıyla,"Efendim Anne?" Dedim.

"Diyorum ki,domatesleri ince kes,kalın değil."

Domates mi?

Bakışlarım elimdeki bıçağa ve kalın kesilmiş domateslere kaydı.
Sinirle nefes aldım.

Anneme başımı sallayıp yeni bir domates çıkardım.
İnce ince keserken tekrar Annemin sesini işittim.

"Bu gün misafirimiz var Gözde,elini çabuk tut."

Merakla bakışlarımı Anneme diktim.
"Misafir?"

"Hamza gelecek,"dedi gülümseyerek."Yiğitle beraber acıkmışlardır şimdi.Sofrayı kuralım da sıcak sıcak yesinler."

Önüme dönmemle yüzümdeki sıcaklığı geçirmeye çalışıyordum.Bıçağı tutan elim hafiften titriyor,yüreğim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

Yüreğimin Zarif AcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin