:YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM:

30.4K 1.4K 164
                                    

"Arkadaşın kız mı erkek mi?" dedim mağazaya girmeden önce Melek'e dönerek. Kerem telefonla konuşmak için yanımızdan ayrılmış,birkaç metre arkamıza geçmişti.

"Erkek." dedi Melek sırıtarak. Gözlerim hayretle açılırken sesli gülmemek için elimle ağzımı kapattım. Sanki evleneceğini söyledi Nisa. Abartma.

"Babama söyleme tamam mı?" dedi babasına kısa bir bakış atıp bana doğru dönerken. Sırıtarak başımı salladım ve Melek'in elinden tutup mağazaya girdim.

Bir erkek çocuğuna doğum günü hediyesi ne alınabilir?

"Arkadaşın neler sever? Aklında var mı bir hediye fikri?"

"O TRTÇocuk Dergisi istiyordu. Annesine aldıracaktı ama ona ben almak istiyorum Nisa abla."

"Harika,hediyemizi bulduk." dedim ve dergilerin olduğu standa yürüdüm. O sırada yanımıza gelen Kerem hediye olarak ne seçtiğimizi sorunca aradığım dergiyi bulup ona gösterdim.

"Pekâlâ,alalım o zaman." dedi Kerem saatine kısa bir bakış atarken. Bir yere mi yetişmesi gerekiyor? Nereye gidecek acaba?

Oldukça kısa süren alışverişimizi sonlandırdıktan sonra arabaya bindik. Keremler'in evine geldiğimizde kemerimi çözmeyip Kerem'e döndüm. Beni neden eve bırakmadı?

"Ben... Bir yere mi gideceksin? Direkt buraya geldiğimize göre..."

"İş yemeğine gideceğim. Melek'le kalabilir misin?" dediğinde başımı salladım. Elbette kalabilirim ama bir iş yemeğine gideceğini neden son anda söylemişti ki?

"Buseler'le mi?" dedim bir anda. Ah Nisa ya! Sana ne kızım? Ama seni ilgilendirir bence. Ah,her neyse!

"Evet. Defileye kadar onların gönlünü hoş tutmam gerekiyor." derken arabadan indi Kerem. Melek ile beraber araban inerken Melek'in okul çantasını bana uzatan Kerem'in elinden çantayı aldım ve Melek ile beraber eve doğru yürüdüm.
Moralim bozulmuştu istemsizce. Buse denen kızdan hoşlanmıyordum ve Kerem'in yakınında olması sinirimi bozuyordu.

"Ufaklık doğru elini ve yüzünü yıkıyorsun." dedi Kerem arkamızdan yürürken. Kapıyı kapatmadan önce Kerem'e döndüm. Bir şeyler söylemesini bekliyordum. Ne söylemesini istediğimi de bilmiyorum ki...

"Nisa," dedi saçımı kulağımın arkasına atarken. Onun bu teması tüm gerginliğimi alıp götürürken Kerem'in dudaklarını yanağımda hissettiğimde enfes bir rahatlama duygusu yayılmıştı tüm bedenime. Sanki son anda ölmekten kurtulmuş gibi bir histi bu. 

"Gecikmeyeceğim."

"Pekâlâ... İyi şanslar." dedim gülümseyerek. Heyecandan kesilen nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum ama nefes bile alamıyordum ki doğru dürüst...

"Cık,içime sinmedi." dedi ellerini cebine koyarken.

"Başka nasıl şans dileyebilirim Kerem?"

"Bir düşüneyim..." dedi yaramaz bir ifadeyle sırıtırken. Yanağını bana doğru uzatınca onu öpmemi istediğini anlamıştım. Ah,Allah'ım!

"Koskoca adam bir şans öpücüğümü istiyor?" desem de onu öpmüştüm. Yanağından elbette!

Kerem daha fazla oyalanmadan arabasına dönerken ben de içeri girip Melek'in yanına çıktım. Melek'in üzerini değiştirdikten sonra yemeğini yedirdim ve yoğun ısrarlar üzerine (!) sulu boya yapmaya başladık. Israr eden kişi Melek değil,bendim. :))

"Şuraları da boya Nisa abla." dedi Melek önümüzdeki boyama kitabından çiçek figürünü göstererek. Dakikalarca boyama yapmıştık. En sonki boyadığımız resim bir aile resmiydi. Bir anne,baba ve biri erkek biri kız olmak üzere 2 çocuk...
Melek,anne figürünü boyuyordu sulu boya ile. Bense onu izliyor,o bana bakınca da gülümsüyor ve boyuyormuş gibi yapıyordum.

Sakar DadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin