:ON BEŞİNCİ BÖLÜM:

36.9K 1.7K 132
                                    


"Annemin uyumasını bekleyelim. Oturalım biraz. Sonra ben yer yatağına geçerim. Sabah da annemden önce kalkarım ben."

"Pekâlâ..." dedi Kerem Bey gömleğini çıkarırken. Ayıp olmasın diye -daha çok utanmamak için- arkamı döndüm.

"Siz giyinin. Ben de giyinip geliyorum." deyip çantamla beraber odadan çıktım. Giyinebileceğim en uygun yer şu anda banyoydu. Banyoya girip pijamalarımı giyindim. Saçlarımı topuz yapıp banyodan çıktım.

"Gelebilir miyim?" dedim kapıyı iki kez tıklatırken.

"Gel." sesini duyunca usulca kapıyı açıp içeri girdim. Siyah tişörtünü indiren Kerem Bey beni görünce hafifçe kıkırdadı. Ne? Daha önce tavşanlı pijama görmedi mi?

"Çok yakışmış." dedi gülüşlerinin arasında.

"Siz tabii böyle tatlış şeyler giyemediğiniz için kıskanıyorsunuz." dedim yatağa oturup sırtımı duvara yaslarken.

"Tabii, evet haklısın."

Annem uyuyana dek susmak yerine eskilerden konuştuk. Melek'in doğum gününden,lunaparka gittiğimiz günden,Çanakkale'ye geldiğimiz günlerden konuşup dakikalarca gülüşmüştük.

"Ben bir anneme bakayım." dedim gülüşümü bastırırken. Odadan sessizce çıkıp annemlerin odasının önüne gittim ve kapıya kulağımı dayadım. Ses gelmeyince aynı sessizlikte Kerem Bey'in yanına döndüm.

"Annem uyumuş sanırım. Ben yatağımı hazırlayayım." deyip hızla yer yatağını hazırladım. Kerem Bey de yatağa girince ışığı kapatıp yere yattım.

"İyi geceler." dedim üzerimdeki örtüyü boynuma kadar çekerken.

"İyi geceler."


"Pazar günü bir rahat vermediler adama." dedim ekmek sepetini kahvaltı masasına koyarken. Bahsettiğim kişi babamdı. Pazar günü herkes ailesiyle vakit geçirirken benim babama sabahın 6'sına sıra yazmışlardı ve işe gitmek zorunda kalmıştı.

"Yuşa bizimle olmayacak mı?"

"Yok. O sözlüsüyle yapacakmış kahvaltısını. Bir de nişan için mekan bakacaklarmış." derken çayları dolduruyordu annem.

Saat sabahın 10'uydu ve biz annemle kahvaltı hazırlıyorduk. Bu sırada Kerem Bey de telefon görüşmesi yapıyordu.
Bu sabah annemden önce kalkmak istemiştim fakat ben uyanıp odadan çıktığımda annem çoktan uyanmış,cam kenarındaki berjerde oturmuş el işi yapıyordu.
Nişanlılık meselesi açılır diye annemin yanına bile oturmamış,direkt mutfağa girip kahvaltı hazırlıklarına başlamıştım.

Yalova'da olsaydık enfes bir kahvaltı hazırlayabilirdim fakat annemlerin evindeki kahvaltı masasında en lüks yiyecek biber kızartmasıydı. Ne yapabilirim ki?
Sakın ha. Annemin evini,babamın parasını aşağılayacak değilim. Ben de çok zengin sayılmam. Ailemin evine laf etmem.
Demek istediğim şeyi gayet anladığınızı düşünüyorum.

Yine de bu evin maddi gelirine göre harika bir kahvaltı masası hazırlamıştım.

"Kerem Be..." diye seslenecektim ki annemle göz göze gelince  sıçtık der gibi gülümsemeye çalıştım. Tamam,toparla hemen Nisa.

"Bebeğim! Kerem bebeğim." Ne? NİSA SEN CİDDİ MİSİN? BEY KELİMESİNİ BEBEĞİM OLARAK MI TOPARLADIN?
Daha yalın bir şekilde ismini bile söyleyemediğin adama 'bebeğim' diye mi seslendin sen az önce?

"Böyle de size çok mahcup oluyorum Nesrin Hanım." diyerek mutfağa girdi Kerem Bey. Ben utançtan başımı yerden kaldıramazken Kerem Bey'in bakışlarını üzerimde hissediyordum.
Ah aptal kafam. İnsan patronuna 'bebeğim' der mi?

Sakar DadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin