"Ya ayaz çok uyuzsun." dediğimde sırıtarak göz kırptı. Telefonunun mesaj sesi sahilde yankılandığında telefonunu eşortmanının cebinden çıkardı. Mesaja baktığında ise az önce sırıtan yüzünden eser kalmamıştı. Benim ise az önce sinirden kıpkırmızı olan yüzüm şimdi yerini endişeye bırakmıştı. Ayaz'a biraz daha yaklaşıp "Ne oldu?" dedim. Önce yüzüme endişe, korku ve sinir üçlemesi ile baktı. Tam anlatacağı sırada omuz silkip "Yorulduysan ileride bir cafe var oraya gidelim? dedi. Önce kararsızlıkla yüzüne baktım fakat sonra bilmem gereken birşey olsa bana anlatırdı mantığına uyup "Evet çok yoruldum. Soğuk birşeyler içsek fena olmazdı" dedim.
Yaklaşık 10-15 dakika içerisinde cafeye ulaşmıştık. Bu süre zarfında ikimizinde ağzını bıçak açmamıştı. Sonunda garson geldiğinde ben bir portakal suyu Ayaz ise kola sipariş etmişti. İkimizden hala ses çıkmadığında pes edip telefonumu kapşonlumun cebinden çıkardım ve instsgramda gezindim. Yaklaşık 5 gündür fotoğraf koymadığım aklıma gelince 9'lu retricayı açtım ve oturduğum sandalyeyi Ayaz'ın yanına yaklaştırdım. Ayaz ise ne yapacağımı anladı ve fotoğraf çekinmeye başladık.1. karede ikimizde normal durmuştuk. 2 ve 3. karede sanki sözleşmiş gibi ikimizde gülümsemiştik. 4. karede ben göz kırpmış Ayaz ise gözlerini bana dikmiş bana bakıyordu. 5 ve 6. karelerde ikimizde yanak yanağaydık. 7 de normal durmuş 8 de ise birbirimize bakıp gülümsemiştik. 9. da ise Ayaz yanağımı öpmüştü. Ben fotoğrafa gülümseyerek bakarken siparişlerimiz gelmişti. Fotoğrafı instagrama atıp gelen portakal suyumdan bir yudum aldım ve telefonuma geri döndüm. Telefonum elimden aniden çekildiğinde neye uğradığımı şaşırdım. Sonrasında ise telefonumu alan kişiye yani Ayaz'a kaşlarım çatılmış şekilde baktım ve tek kaşımı kaldırdım.Yani kaldırmaya çalıştım. SONUÇ; maymuna benzeyen bir Öykü Acar . Ayaz bu halime en sevdiğim kahkahasından atıp tek kaşını kaldırdı ve "Bunu mu yapmaya çalışıyorsun prenses?" dedi. Ben ise oflayıp "Telefonumu verir misin Ayaz?" dedim. O ise cık cık layıp "Sen benim gönlümü almak için çıkartmamış mıydın?" dedi. Başımla onayladım. Yüzünü bana yaklaştırıp "O halde alamadın" dedi. Gözlerim hayal kırıklığı ile açılırken o bana yarım ağız gülümsüyordu. Sonra ise yüzüme biraz daha yaklaşıp "alamadın çünkü senin olan birşeyi alamazsın" dedi. Ben ne dediğini anlamaya çalışırken Ayaz yüzünü yüzümden uzaklaştırıp kahkaha atmaya başladı. Benim canım köşeli jetonum yeni düştüğünde istemsizce sırıtmaya başladım. yani diyor ki gönlüm senin. "Ya Ayaaz" dedim ve oturduğum yerden kalkıp Ayaz'ın sandalyesinin arkasına geçip Ayaz'a arkadan sarıldım ve yanağına minik bir buse bıraktım.
.....................................................
"Ya şimdi bir anda yüzü asıldı işte. Neden öyle oldu kii Burcu?" dedim iki saatir hem tıkınıp hem beni dinleyen arkadaşım Burcuya. Ayaz ile cafeden çıktıktan sonra Ayaz beni eve bırakıp birkaç işi olduğunu söyleyip gitmişti. Ben ise olayları Burcuya anlatmak için Burcuyu bize çağırmışım. Şimdi ise birçok abur cubur ve Nutella bulunan yatağımın üzerinde hem tıkınıp hemde Ayaz'ın mesajının kimden gelebileceğini düşünüyorduk. En azından ben öyle yapıyordum. Burcunun ise başka bir derdi var gibiydi. Kendi derdimden ona soramamıştım. "Burcu neyin var?" dediğimde "HI?" dedi sonrasında ise yüzüme baktı. Yüzüne baktığımda yanaklarında göz yaşı izleri vardı ve gözleri kıpkırmızıydı.Neredeyse 4 saatir yanındayım ama şimdi görüyorum. Ben nasıl arkadaşım ya! "Burcu ne oldu?" dedim sesim endişe ve korku ile kısılırken. Onun ise gözlerinden yaşlar çoktan süzülmeye başkamıştı. "E-Emre sanırsam beni aldatıyor Öykü!" dedi. Burcu ve Emre yaklaşık 1 aydır sevgililerdi ve aşkları gözlerinden anlaşılıyordu. Artık hıçkırarak ağlamaya başladığında ben şoktan kurtulmaya çalışıyordum. Önce Burcuyu kendime doğru çekip sarıldım ve "Canım benim ya. Burcu en baştan anlat istersen çünkü Emre asla böyle birşey yapmaz." dedim. Gözyaşları dindiğinde artık ağlaması yavaş yavaş iç çekişlere dönmüştü. Sonunda sakinleştiğinde hafif bir şekilde yutkundu ve anlatmaya başladı.
"Ya bir kız vardı yanında işte sarılmış yürüyorlardı İlker'in kafesinin oralarda. Sonra İlker'in kafesine girdiler bende hemen ardlarından kafeye girip Emre'ye tokat attım ve dışarı çıktım bu kadar"
"Ya Burcu belki bir akrabası olamaz mı? Neden sormadan etmeden fevri davranıyorsun?Şimdi elini yüzünü yıkıyorsun ve Emre'yi arıyorsun. Ne olup bittiğini öğrenmeden de gelmiyorsun hadi bakalım" dedim. O ise kararsızlıkla yüzüme bakıp yataktan kalktı ve odamdaki banyoya gitti. Yaninda getirdiği mavi elbisesini üzerine geçirip yüzüne hafif bir makyaj yaptı. Yatağa geri oturup bana onay ister gibi baktı. Onaylarcasına gülümsediğinde yatağımın yanındaki komodinin üzerinden telefonunu aldı ve Emre'yi aradı.
Burcunun ağzından....
Öykü haklıydı. Çok fevri davranmıştım ama ben böyleydim. O an ne hissediyorsam o hissime uyardım ve karşımdaki kişiyi dinlemezdim bile. Üzerime yanımda getirdiğim mavi elbisemi giyip gözlerimin kızarıklığını gizlemek için hafif bir makyaj yaptım. Öykünün yüzüne aramak için izin ister gibi baktığımda gülümseyerek onay verdi. Bende yatağın yanındaki komodinin üzerindeki telefonumu alıp Emreyi aradım.
2. çalışta telefon açılmıştı
'Alo Emre?'
'Burcu? Ne oldu da bırden tokat atıp gittin?'
'Ne olduğunu sen daha iyi bilirsin' deyip tam telefonu kapatacakken Öykünün sert bakışları ile karşılaştım.
'Yanımdaki kızı soruyorsan o benim kuzenim yani teyzemin kızı' dediği ile yerin dibine girmek istedim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavimsi Hayaller
Teen FictionOnlar karanlığın gölgesiyken birlikte mavi oldular. Kalpleri ile HAYALLER kurup hayal etmeyi öğrendiler. Gerçek aşk nedir bilmezken bir anda aşkın içinde buldular kendilerini. Siyaha yer yoktu onların hikayesinde çünkü onların Mavimsi Hayalleri vard...