Selamm :) yeni bölüm geldii. Sınır yok :)
Öykünün ağzından....
Sonunda eve geldiğimizde hala aklımı kurcalayan isim konusunda takılı kalmıştım. Ayaz ise hala Masal olmasında kararlıydı.
"Ayaz bak Masal olsun tamam ama bir başka isim daha olsun" dedim gözlerimi köpek bakışına odaklarken. O ise bana bakıp iç çekti ve "İyi bakalım sen nasıl istersen öyle olsun" dedi. Kollarımı sevinçle boynuna dolarken Ayaz dudaklarımdan bir öpücük almakla meşguldü.
Telefonumun zil sesi odayı doldururken istemeyerek de olsa kollarımı Ayaz'ın boynundan çektim. Arayan kişiyi görmem ile yüzümdeki gülüş bir anda silinip yerini endişe , korku ve nefret üçlemesine buladı. Hemen çağrıyı reddedip bana merakla bakan kocamın yanına gittim. "Ayaz-" dedim sesimin titrememesine özen göstererek. Ayaz ise "Öykü kimdi o?" dedi yüzündeki ifadenin aksine sakin bir ses tonu ile. Gözlerimi gözlerinden kaçırıp "Önemli biri değil" dedim. Aslında önemliydi. Çünkü arayan Cenk'ten başkası değildi. Ayaz bana sert bir bakış atıp telefonumu elimden hızla çekti. Son aramalara baktığında önce kaşları çatıldı sonra ise yüzü öyle bir öfkeye ve nefrete bulandı ki öfkelendiği kişi olmadığım için kendimi şanslı hissettim. Tekrar bakışlarını yüzüme sabitlediğinde dolan gözlerimi saklayamayacağımın farkındaydım. Zaten hamile olduğum için duygularımı en uç noktalarda yaşıyordum. Birde Ayaz bana öyle baktığında ağlamamam mümkün değildi. Elimin tersi ile dolan gözlerimden akan bir iki yaşı hızla silip "Ayaz valla sinirlenme diye söylemedim" dedim. Ayaz "Öykü bu herifin numarası sende hala neden kayıtlı? Ve ayrıca bu adam seni niye arıyor?!" deyip telefonu yere fırlattı ve ellerini ensesinde birleştirip salonda dört dönmeye başladı. Hala içinden söyleniyordu.
3 Ay sonra....
Bebeklerimiz 6 aylık olmuştu ve adını sonunda kararlaştırmıştık. Eylül Masal. Ve yeni bir misafirimiz daha vardı. Bebekler ikizidi. Biri kız diğeri erkek. Kızımızın adı Eylül Masal olucakken oğlumuzun adı Ares Poyraz olucaktı. Şu an ise Ayaz'a neler aşerdiğimi söylüyordum.
"Ayaz bak ben senden karemele batırlımış çilek istedim. Ama sen bana karamel sosu ve çilek getirmişsin. Ayrıca 46 kilodan 50 kiloya çıktığımı biliyorsun. Ne kadar kilo aldım ya. Ay yok sen beni beğenmeyeceksin. Çocuklarım ile bir başımıza sokaklarda kalacağız. Hem baksana şu göbeğe. Sarılamıyoruz bile. Daha doğmadan sarılmamıza engel oluyorlar. Ay bak canım bu sefer mantı çekti. Dur yada çikolatalı süt ile pilav canım çekti. Hadi bir koşu git al" dedim ve nefes almak için bir süre durdum. Gözümü kapatıp açtığımda ise Ayaz dış kapıyı örtüyordu.
...........
Sonunda Ayaz çikolatalı süt ile pilavımı getirdiğinde saat gece 3'tü. Ben bu saate pilavı nasıl yiyeyim a dostlar.
"Ayaz ben bulgur pilavı istemiştim" dedim burun kıvırarak. O ise şaşırmamışçasına mutfağa gidip içinde bulgur pilavı bulunan bir tabak ve kaşıkla geri döndü. "Böyle yapacağını bildiğim için bulgur ve pirinç pilavını aldım." dedi ve göz kırptı. Ben ise ona şaşkınca bakıyordum. Oha yani!
Pilavımın sonuna geldiğimde göz ucu ile Ayaz'a baktım. Gözlerinden uyku akarken bana bakıyordu. Tabağı orta sehpaya bırakıp "Aşkım yaa. Hadi sen git yat" dedim. O ise açık olan televizyonun kumandasını karşı koltuktan alıp televizyonu kapattı ve bana dödü. "Sende uyuyorsun hadi çok geç oldu" dedi.
"Ayaz bu günlük koltukta uyusak?" dediğimde yüzünde sersem bir gülüş oluştu ve oturduğum koltukta yanıma geldi. "Peki baş belam sen nasıl istersen" dedi.
.............
Sabah dün yattığımız koltukta Ayaz'ın kollarında uyandım. Elim ile alnına gelmiş saçlarını düzeltip doyasıya aşık olduğum yüzüne baktım. Ayaz bir anda gözlerini açtığında korkudan yerimden sıçardım. "Ya Ayaz ne öyle bir anda gözlerini açıyorsun ya korktuum" dedim masum bakışlarıma biraz öfke kırıntıları ekleyerek. O ise kahkaha atıp beni kendine çekti ve alnımdan öptü "Özür dilerim prenses. Günaydın." dedi. Sonra ise yüzümü ellerinin arasına alıp "Sende beni öyle dikizlemeseydin" dedi ve koltuktan kahkaha atarak hızla kalktı. Ben ise elime geçen ilk yastığı Ayaz'a atmaya çalıştım. Sonuç; Başarısızlık
...........
Kahvaltıdan sonra kapının çalması ile yerimden kalktım ama Ayaz beni engelleyip kapıyı kendi açtı. Neymiş hırsız olabilirmiş falanda filan. He Ayaz hırsız kapıyı çalacaktı zaten. Tövbe ya.
Kapıdan gelenlere baktığımda yüzümde gülüşüm belirginleşti. "Oo yeni evli çiftlerimiz gelmişler" dedim ve Emreyle Burcuya karnımdaki bebişlerimin izin verdiği ölçüde sarıldım. "İsimlere karar vermişsiniz" dedi Burcu kocaman gülümseyerek. Elimle bebeklerimi hissetmek istercesine elimi karnıma koydum ve "Evet kızım Eylül Masal , Oğlum Ares Poyraz olacak" dedim zaferle Ayaz'a bakarak. Ayaz kızımızın adının Masal Sırma oğlumuzun ise Poyraz Yiğit olmasını istiyordu ama girdiğimiz iddiayı ben kazandığım için benim istediğim isimler olacaktı. İddia ne miydi? Ayaz Ayaz 20 tane çikolatayı 20 dakikada yiyemeyeceğimi iddia etmiş ve ortaya bu iddiayı koymuştu. Ve ben dakikası dakikasına bütün çikolataları yemiş ve iddiayı kazanmıştım.
"Sırma Eylülden daha güzel bir kere" dedi Ayaz şımarık çocuklar gibi ellerini karnında birleştirerek. "Ben ise bu haline gülümseyip "Mızmzız prens" dedim. Ayaz alaycı bakışlarını üzerime dikerek "Saftirik Cadı" dedi.
..........
@Fatmanurozal5621
Verdiğin fikir için teşekkürler kuzumm :**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavimsi Hayaller
Roman pour AdolescentsOnlar karanlığın gölgesiyken birlikte mavi oldular. Kalpleri ile HAYALLER kurup hayal etmeyi öğrendiler. Gerçek aşk nedir bilmezken bir anda aşkın içinde buldular kendilerini. Siyaha yer yoktu onların hikayesinde çünkü onların Mavimsi Hayalleri vard...