Yeni bölüm geldüğğ sınırda dolmuş aşkımlar ^^ neyse öpüldünz. Sınır yok sjsjsjsj :DD
Kmkimler burayı kesitte vermiştim. Birdaha okuyun kesitin devamı bu okey
............
#Ayaz'ın Ağzından#
"Öykü?" dedim güçlükle. Sesim nefesimeden uzakta geliyordu. Öykü "Ayaz sakin ol lütfen ben iyiyim. Bilmiyormusun sanki Cenk bana birşey yapamaz. Ne olur panik yapma." Dediğinde kendi kendimi tebrik ettim. Kaçırılan o mantıklı düşünen yine o. Haklıydı o Cenk şerefsizi Öyküye zarar veremezdi. "Öykü seni kurtaracağım aşkım sakin ol." dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak. Fakat bu sefer telefonun diğer ucundan Öykü'nün sesini değil Cenk'in sesini duydum. "Nasılsın Ayaz? Kusura bakma sevgilini ah pardon karını kaçırdım." Dedi alay edercesine. Şu an pis pis sırıttığına kalıbımı basarım!
"Bana bak Cenk misin nesin seni gebertirim anladın mı! Bırak lan kızı. Ne derdin varsa gel adam gibi benimle yüzleş!" Dedim adeta kükreyerek. O ise bu halime ufak bir kahkaha atıp "Benim derdim Öykü ile senin le ilgim yok! Öykü benim anlıyor musun? Sen onu benim elimden alamayacaksın!" "Öykü senin falan değil sen pskopatsın. Öyküye aşık olsan onu kaçırmazdın sen öyküye aşık değil saplantılısn.!" ağlamamak için kendimi kasıyordum. Sonuçta Öykü'm kaçırılmıştı. Kalbimin bir parçasını değil kalbimi alıp kaçırmışlardı. Ama çok az kalmıştı Öyküyü bulacaktım. Beni düşüncelerimden Cenk'in kelimeleri çıkarttı. Cenk "Evet haklısın ben pskopatım ve ne var biliyor musun Öyküyü şimdi burada öldürsem birde deli raporu alsam ceza falan almam. Ve yine haklısın ki Öykü ölse ağlamam bile. Çünkü benim tek derdim ikinizin mutlu olmaması. Öykü ölse birdaha asla kavuşamassınz ve evet sizin için mutsuz benim için mutlu son. Ah evet daha önce neden düşünemedim ki." dedi ve ufak bir kahkaha sesi geldi. Ben burada delirecek raddeye geldiğimde Öykünün halini düşünemiyordum bile. Artık gözümden akmak için gelen göz yaşlarına engel olamıyordum. Hayır ağlamamalıydım aksine güçlü olup Öyküyü o şerefsizin elinden kurtarmalıydım. Bir anda Cenkin kalın sesi yerine Öykünün sesi kulaklarıma doldu telefonun diğer ucundan. "Alo A-ayaz" dedi güçlü çıkartmak için uğraşmadığı yalın sesi ile. Akan son göz yaşımıda silip boğazımı temizledim ve "Alo birtanem söz veriyorum kurtaracağım seni" dedim. Öykü ise "Ayaz ne olur başını derde sokm-" dediğinde kulağıma Öykünün acı sesi doldu birde silahtan çıktığına emin olduğum mermi sesi. Gözlerime yaşlar yeniden hücum ettiğinde ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette bağırmaya başladım. "ÖYKÜ! ÖYKÜÜÜ!" bacaklarım hissizleştiğinde telefon elimden hızla yere düştü ve parçalara ayrıldı tıpkı benim kalbim gibi..Burcunun Ağzından....
Emre ile kahvaltı için sahile inmiş şimdi ise eve dönüyorduk. İkimizden de ses çıkmayınca Emreye göz ucu ile bakıp "Öykü ne yaptı acaba?" dedim o ise endişeli halime kıkırdayıp kolunu omzuma attı. "Korkma ya kocasının yanındadır o şimdi" dedi. Gözlerimi kısıp "Emin misin" dediğimde kafasını olumluca sallayıp dil çıkardı. Ben ise bu haline göz devirip yürümeye devam ettim.Sonunda eve geldiğimizde Emreyi de içeriye davet ettim. Babam ve annem iki haftalığına iş için (!) Amerikaya gitmişlerdi. Yardımcımız Yeliz Hanım bizim geldiğimizi duymuş olacak ki mutfaktan büyük bir telaş ile çıktı. "Burcu hanım Ayaz beyin yardımcısı Sevgi Hanim aradı çok üzgünüm ama Öykü Hanımı kaybetmişiz" dediğinde büyük bir şok dalgası bedenimi ele geçirdi. Önce alayla gülüp "Bunun şakası olmaz Yeliz!" dedim. Sonra ise Yelizin akan gözyaşlarına baktığımda benimde yanaklarım çoktan ıslanmaya başlamıştı. Ayaklarım bedenimden bağımsız serbest kalırken kendimi yerde buldum. Çığlık atarcasına bağırıyordum. Canım o kadar çok yanıyordu ki. Salondan olaylardan bir haber gelen Emre şok olmuş gözler ile yanıma gelip "Ne oldu Burcu!" dedi. Yeliz durumu ona açıkladığında yanıma diz çöktü ve oda benim gibi hem bağırıp hemde ağlamaya başladı.
Kaç saatir yerde oturup ağlıyoruz bilmiyorum ama pencereden havanın karardığını görebiliyordum. Her saniye gözlerim yeniden dolarken işin aslını öğrenmek için eşofmanımın cebinden elimin titremesine aldırmayarak telefonumu çıkarttım ve Ayaz ı aradım ama telefonu kapalıydı. Emreye baktığımda hala ağladığını gördüm ve telefonumdan Meral teyzenin numarasını tuşlayıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. 4. çalışta tam kapatacakken Meral teyzenin yıkılmış ve ağladığından boğuk çıkan sesi ile boğazımı temizleyip sertçe yutkundum. "Alo Meral teyze" dedim sonlara doğru çıkan hıçkırığım ile son kelimem kısık sesle çıkmıştı. O ise hıçkırarark ağlamaya devam etti.
..........................
Emre ile hastanenin yerini öğrenip taksiye bindik. Meral teyze biraz daha sakinleştiğinde olanları bize anlatmıştı. Allahıma çok şükür ki Cenk şerefsizinin yeri polisler tarafından telefon yer tespiti ile bulunmuş ve Öykü şu an ameliyattaymış. Taksi hastanenin önünde durduğunda hemen parayı ödeyip hastaneye girdik. Ameliyathanelerin olduğu bölüme girdiğimizde ağlamaktan gözleri şişmiş Ayaz ve Meral teyzeyi gördük. Cem ise ortalıklarda yoku. Hızla yanlarına gidip ben Meral Teyzeye Emre ise Ayaza güç verircesine sarıldı. Ayaz ayakta dahi duramayacak hale gelmişti ve bizimden ondan bir farkımız yoktu..
Yaklaşık 6 saat sonunda ameliyathanenin kapısı açıldı ve önce doktor çıkıp yanımıza geldi. Sonrasında ise sedyede yatan canım arkadaşım gözleri kapalı bir şekilde yukarı çıkartıldı. Biz tam Öykünün yanına gidecekken doktor bize engel oldu ve hayatımızın yönünü değiştirecek kelimeleri söyledi. "Hastanın durumu biraz daha iyi ölüm tehlikesini atlattık şimdi odaya alıyoruz tekrar geçmiş olsun " dedi ve tebessüm edip gitti. Biz sevinç ve şoktan birbirimize sarılırken Meral teyze ağlamaya başlamıştı ama bu sefer sevinçten..
..........
Doktorlar Öykü'nün bilincinin hala kapalı olduğunu fakat bir kişinin odaya girebileceğini söyledi. Biz hepimiz Meral Teyzeye söylesek de o Ayazın girmesinin daha uygun olacağını söyledi.
Öykünün Ağzından....
Sanki aylardır karanlıktaymışım gibi hissediyordum. Bütün sesler uğultu halinde gelirken elimde bir sıcaklık hissettim. Ne olduğunu bilmesemde bu sıcaklık bana huzur veriyordu. Sonrasında uğultu halinde gelmeyen çok tanıdık bir ses duydum. Sanki beni yanına çağırıyormuş gibiydi bu ses. "Öykü aşkım bak ben buradayım. Sana birşey olmayacak demiştim ben zaten biliyordum ki zaten sen beni bırakamassın. Öykü seni çok seviyorum." sonrasında ise dudağımda bir baskı hissettim. Yavaş yavaş bilincim yerine gelirken gözlerimi araldım ve çok sevdiğim gözler ile gözlerimi buluşturdum...
"Öykü. Öykü açtın gözlerini" dedi Ayaz büyük bir şakıma ile sonrasında ise elime minik minik buseler kondurmaya başladı. Şok etkisi geçtiğinde doktoru çağırmaya gideceğini söyleyip hızla odadan çıktı. Yaklaşık 5 dakika içerisinde odaya önce doktor olduğunu tahmin ettiğim bir adam , Burcu , Ayaz ve Emre girdi sonrasında ise Annem..
Doktor kontrolleri yaptıktan sonra geçmiş olsun deyip odadan çıktı. Burcu Emre annem ve Ayaz ile sarıldıktan sonra uyku tüm bedenimi ele geçirdi.
1 Hafta Sonra........
Bu gün sonunda taburcu olacatım! Burcunun hazırlamış olduğu valizimden üzerime yeşil örgü bir kazak ve kalın eşortmanımı giydim. Saçımı da toplayıp birazdan gelecek olan Ayaz'ı beklemeye başladım. Sonunda odanın kapısı açıldığında içeriye Burcu , Sİbel ve annem girdi. Evet bu bir hafta içinde hastanede olduğumdan Burcu sayesinde herkesin haberi olmuştu. Mete de ziyaretime gelmiş ve Amerikaya geri dönmüştü. Ayaz da hastane işlerini hallettiğinde Arabaya bindik ve çok özlediğim evime yol aldık.
Araba evin önünde durduğunda Ayaz ve Burcu yürümeme yardım etti. Ayaz kapıyı açtığında hemen kapının girişinde açılan koca salonumun ortasında bir masa üzerinde de kocaman bir pasta vardı. Masanın etrafında ise bütün arkadaşlarım toplanmış bana bakıyorlarıdı. Gözlerim Ayaz ile buluştuğund a yüzüne mutluluk ve aşk ile baktım. İyi ki vardı yanımda. Ve iyiki benimdi...
...........
Selam. Olaylı bir bölüm oldu ama sonu güzeldi ha? neyse sizi seviyoruum öpücüklendiniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavimsi Hayaller
Teen FictionOnlar karanlığın gölgesiyken birlikte mavi oldular. Kalpleri ile HAYALLER kurup hayal etmeyi öğrendiler. Gerçek aşk nedir bilmezken bir anda aşkın içinde buldular kendilerini. Siyaha yer yoktu onların hikayesinde çünkü onların Mavimsi Hayalleri vard...