Mutluluk Gözyaşları

624 37 13
                                    

Bu gün ikinci yeni bölüm sjsjs Değerimi bilin ha :D Neyse iyi okumalar sınır yok :D Vote ve yorum vermeyi unutmayıın öptümm :*****

Hastaneye geldiğimizde Öykü'nün bulunduğu ameliyathanenin koridoruna koşmuştum. Soğuk terler içinde doktorun çıkmasını beklerken kısa bir süre sonra telefonla yerimi haber verdiğim Burcu ve Emre de geldiler. 

Yaklaşık 7 saatin sonunda doktor ameliyathaneden gülümser bir şekilde çıktığında kalbim vereceği haber ile sarsıldı. Gülümsediğine göre iyi bir haber verecekti. Eğer kötü bir haber verirse hem gülümsediğinden hemde Öykü'yü iyleştirmediğinden bu hastaneyi başına yıkardım. Sonunda asırlar gibi geçen saniyelerin sonunda doktor yanındaki hemşire ile konuşmayı bitirip meraklı gözler ile ona bakan bize çevirdi bakışlarını. "Ayaz Dinçer?" dedi sorarcasına. Onaylarcasına başımı salladığımda "Merak edilecek bir şey yok Ayaz bey. Eşinizin durumu gayet iyi" dedi ve gülümsedi. Ben gülümsemekten çok kahkaha atıyordum. Kalbim yerinden çıkarcasına atarken doktorun yanındaki hemşire "Biraz sonra odaya alırız. Geçmiş olsun" dedi. Başımı onaylarcasına sallayıp Burcu ve Emreye sarıldım.

Öykü odaya alındıktan 1 saat sonra içeri girmeme izin vermişlerdi. Fakat henüz uyanmadığını da eklemişlerdi. İçeri girdiğimde yatağın yanındaki yeşil koltuğa oturdum ve yatağın üzerindeki Öykünün minicik ellerini ellerimin arasına alıp doyasıya öptüm aylardır hasret kaldığım tenini. Elleri buz gibiydi ama ellerime değdiğinde içimi ısıtmaya yetmişti. Üzerindeki hastane elbisesi biraz büyük gelmişti minik bedenine. Göz kapakları kapalı da severdim onu ama zeytin gözlerine aşık olmamış mıydım? Gözlerinin hep mutlulukla parıldayıp açık olmasını diledim o saniye. Ameliyattan yeni de çıksa her haliyle güzel olduğunu kanıtlıyordu yüzü. Zaten aşk kusurları örtmez miydi? Öykü benim gözümde mükkemmelliğin insana dönüşmüş haliydi. "Öykü" dedim mutluluktan dolan gözlerim ile sonrasında devam ettim "Çok korkuttun prenses. Kalbim duracak sandım. Ama inandım. Senin beni bırakmayacağına inandım. Çok seviyorum ben seni. Herşeyden herkesten çok hemde. Gözlerin kapalı da güzelsin ama zeytin gözlerin açıkken ve gülümserken daha güzeller. Sen hep o gözlerin ile gülümse olur mu? Ağızın ile gülümseme çünkü en samimi gülüş gözler ile gülmektir. Bu gün seni çok kırdım, çok üzdüm meleğim. Ama bilmiyordum ki gerçekleri. Bilsem bırakırmıydım orada seni. Gözlerinden bir damla akmasına müsaade eder miydim sevgilim? Öykü uyan gözlerini , bana bakışını , beni sevişini çok özledim. Hem sen gözlerini aç oğlumuz ve kızımız da seninle olacak. Hadi be güzelim.." Öykü gözlerini açmadığında tam yüzümü düşürecektim ki "Asma yüzünü açtım gözlerimi" dedi o aşık olduğum ses. Gözlerimden yaşlar bu sefer sevinçle akıyordu. "Öykü aşkım canım bitanem güzelim uyandın" dedim ve hemen yanına yanaşıp alnından öptüm. Öykü bu halime gülümseyip "Hii uyanmaz mıyım hiç ben?" dedi. Tam ellerini boynuma dolayacakken ufak bir inilti döküldü dudaklarından "Off kim taktı bu serumu ya" dedi sonrasında somurtarak. Ben elimle geliyorum işareti yapıp doktoru çağırmaya gittim. 

Doktor geldiğinde önce bana sonra Öykü'ye bakıp gülümsedi ve "Geçmiş olsun" dedi. Teşekkür edip yatağın yanındaki yeşil koltuğa yeniden oturdum.

1 AY SONRA AYAZIN AĞZINDAN....

"Ya Ayaz ne kadar tatlılar demi ya" diyen Öyküye gülümseyerek baktım.3 hafta önce hastaneden çıkmıştık ve şu an ise evimize bir hayvan almak için barınağa gelmiştik. Öykü altın sarısı tüyleri olan goldenin olduğu kafese geldiğinde bana gülümseyerek baktı ve  "Tam olarak bu" dedi. Bende gülümseyerek onayladım. 

Barınaktan çıktıktan sonra Esra hanımı aradım "Alo Esra hanım Poyraz ve Eylül ne yapıyorlar?" dedim. O ise hafif kıkırdayıp "Birbirlerinin taklidini yapmaya çalışıyorlar Ayaz Bey" dedi. Uzun bir süredir yaptıkları şeydi. 

Öykü her ne kadar ilk başlarsa Esra hanıma alışamasa da ona çocuklar konusunda güveniyordu. Güvenmese zaten çocukları ona bırakmazdı. Esra hanıma veda edip hala köpeği seven karıma döndüm "Öykü güzelim ne yapmak istersin?" "Eve gidelim" dedi hala köpekle ilgilenirken. Bende ellerimi belimde birleştirip aldığımız köpeğe yalandan bir sinirle gözlerimi kısarak baktım "Daha 10 dakika önce hayatımıza girdin ama benden çok ilgi görüyorsunuz beyfendi" dedim. Öykü resemen kahkha atıp "Ayy yerim seni kıskancım benim" dedi sonra ise heyecan ve telaş karışımı duygularla "Aa acaba adını ne koysak" dedi. "Daha çok zamanımız var canım buluruz birşeyler" diyerek Öykünün elinden köpeği alıp kafesine koydum. 

Eve geldiğimizde köpeği oturma odasına kafesi ile bırakıp aşşağıya televizyon izleyen karımın yanına gittim. Tam bej renkli koltuğa oturacağım sırada kapının çalınması ile oflayarak kapıyı açtım. "Aa Ayaz ne bu surat beni gördüğüne sevinmedin mi yoksa?" dedi kızıl sürtük Peri. "Aa hiç olur mu öyle şey sevinmedinmi değil hiç hiç sevinmedin mi olacak o. Kızım sen ne yüzsüz birşeysin ya ne işin var senin benim kapımda!" dedim. Arkamda Öykü olduğuna yemin edebilirdim. Peri yüzünde şeytani gülümsemesi ile "Ama olmuyor Ayazcım karının yokluğunda az mı girdim ben bu eve" dedi. Yalan söylemesi beni çileden çıkarırken arkamı döndüm ama Öykü yoktu. "Sen ne saçmalıyorsun!" dedim bağırarak. Bir dakika sonra Öykü elinde mavi bir kova ile geldi. Bana sırıtıp kovayı Perinin üzerine döktü ve "Şimdi defoluyor musun yoksa daha neler yapabileceğimi göstereyim mi?" dedi. Bana güvenmiş ve bana inanmıştı. İşte benim karım! Peri çığlık çığlığa Öyküye sert bir bakış atıp çırpına çırpına biraz ilerideki mini cooperine bindi ve son kez bize bakıp gitti. Biz ise bu sırada birbirimize bakıp gülüyorduk. Öykünün beline ellerimi koyup kendime döndürdüm ve "Seni çok seviyorum hatun" dedim. O ise dudaklarıma kapanarak vermişti cevabını.

..........

Mavimsi HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin