Ayazın ağzından....
Sabah kalktığımda hızla yanıma baktım ama yoktu. Rüyaydı.. belki de hayaldi.
Öykü bana ya git ya kal sarıl dediğinde gitmiştim ben. Arkamı dönüp sarılmamıştım.Affedememiştim. Beynim de bana sarılsaydım nasıl olurdu gibisinden bir oyun oynamış dün geceki rüyamda Öykü ile barıştığımızı göstermişti. Öyküyü ben orada bırakıp gitmiştim. Öykü yoktu..
Yerimden hızla kalkıp odamdaki banyoya girdim ve soğuk bir duş aldım. Üzerime dolaptan rastgele birşeyler alıp üzerime geçirdim. Aşşağıya indiğimde Esra hanım kahvaltıyı hazırlamıştı. Ona "Günaydın" deyip tam gidecekken Esra hanım "Ayaz bey sabah bir hanım geldiler. Poyraz ve Eylülü görmek için. Adı Öyküymüş galiba. Annesiyim dedi ama ben güvenemedim. O salondaki çerçevede duran resimdeki kadına çok benziyordu." dedi. "Evet annesi. Hani şu Amerikada olan. 3 ay sonra hiçbir şey olmamış gibi geri dönen kadın. Esra hanım o kadın sadece biyolojik anneleri. 3 aydır çocuklarını arayıp sormayan kadın. Çocuklarımı görmesini istemiyorum. Ben çıkıyorum iyi günler" dedim ve kapıyı çarpıp çıktım. Görürsün sen Öykü Acar madem 3 ay bizi yalnız bıraktın sonuçlarına katlan o zaman..
..........
Kapının çalınması ile oturduğum rahat koltuktan kalkıp kapıyı açtım. Gördüğüm kişi ile kapıyı tam kapatacakken Öykü ayağını kapıya sıkıştırdı.Kapıyı oflayarak açtım ve gözlerimi kaçırdım. "Ne var Öykü?" dedim soğuk tutmaya çalıştığım sesim ile. O ise en tatlı bakışlarından birini kullanıp "Ayaaz" dedi. "Öykü sen ya git ya kal dedin bende gittim. Şimdi buraya gelip yüzsüzlük yapmana lüzum yok. Lütfen evimi terk eder misin. Çocuklarım ile ilgilenmem gerekiyor da" dedim bir çırpıda. Gözlerimi özellikle kaçırıyordum gözlerinden. Çünkü o gözlere bir kere baksam affedecektim. O kadar çok seviyordum onu. Ama şimdi affedersem ömrüm boyunca kendimi affedemeyecektim. "Ayaz çocuklarımı görmeye geldim" dedi yüzünü bana doğru çevirerek sonra ise gülerek devam etti "Gözlerini benden kaçırıyorsun çünkü eğer gözlerime bakarsan beni affedeceksin değil mi Ayaz? Çünküü hala bana sırılsıklam aşıksın" Gözlerimi başka yöne çekip "Aksi olabilir mi Öykü? Benim sana olan aşkım sence bitebilir mi?" dedim. neşeyle gülüp "O zaman beni affettin?" dedi. Kafamı olumsuz anlamında sallayıp "Sana olan aşkım bitemez dedim senden vazgeçemem demedim Öykü" dedim. Yüzü anında düşerken bir hıçkırık sesi kapıda yankılandı. Gözlerine bakmama çabam sonra erdi ve hızla ona dönüp "Şşt ağlama" dedim. Dolu gözlerini gözlerime sabitleyip burnunu çekti ve "Ayaz benden vazmıgeçtin?" dedi. Gözlerimi anında kaçırıp "Seni hemen affetmemi bekleyemezsin" dedim. Elleri ile çenemi tutup gözleri ile gözlerimin en derinlerine ulaştı. "Ayaz seni çok seviyorum ben" dedi. Çenemden tutan ellerini ellerim ile nazikçe ittirip "Öykü git ne olur" dedim ve ayağını çekmiş olduğu kapıyı örttüm. Kapının ardından gelen ağlama ve "Ayaz ya Ayaz ne olur konuşalım. Ben seni çok seviyorum. Bırakma beni. Ayaaaz" sesleri geldikçe kalbim parçalansa da onu hemen affedemezdim. En azından çocuklarımız için hemen affedemezdim. Sonunda kapının önünde dikilmeyi kesip ılık bir duş için kendimi banyoya attım.
Emrenin Ağzından....
Öykü Amerikadan döndüğünden beri bizde kalıyordu. Olayları çok detaylı bilmesemde Burcunun bildiğine emindim. Burcununda kaç gündür ne kadar üzgün olduğuna bakarsak hiç de iyi şeyler olmuyordu. Öykü sabah erken bir saatte evden çıkmıştı ve hala gelmemişti. Yukarıya Burcunun yanına çıkıp neler olduğunu sormanın vakti gelmişti. Sonuçta bu kadar üzülmemesi gerekiyordu çünkü küçük meleğimiz karnındaydı. İkisini de ölesiye seviyordum. Merdivenleri hızla çıkıp hala uyumakta olan güzelliğime baktım. Saat 12 olmuştu ve ben kahvaltıyı hazırlamıştım. Usulca yanına uzanıp alnından öptüm. Refleks olarak kollarını belime sarıp kafasını tam kalbimin üzerine koydu. Saçlarına ufak bir öpücük daha kondurup "Prensesim hadi kalk" dedim. Gözlerini hızla açıp gülümsedi sonrasında ise aklına bir şey gelmiş gibi hızla yerinden kalktı ve "Emre Öykü nerede? İlaçlarını aldı mı? Bak biliyorsun tedavisi hala devam ediyor. Ayaz üzülmesin diye doktor Öykünün iyleştiğini Ayaz a söyledi. Ama biliyorsun Amerikada 2 ay fazladan durmasının nedeni Ayaz'ı affetmemiş olması değil. Tedavinin uzun sürmesiydi. Ama Öykü bunu Ayaz'a söylemiyor. Neymiş efendim Ayaz üzülürmüşmüş. Üzüntüden uzak durması gerekiyor ama Ayaz gerçekleri bilmediği için Öyküyü daha çok üzüyor. Ben Ayaz'a herşeyi anlatacağım. Hadi hazırlanalım" dedi. Başımla onaylayıp yerimden kalktım.
Arabayı Ayazların evinin önüne park edip aşşağıya indim ve Burcunun kapısını açtım.
Kapıyı çaldığımızda Ayaz ıslak saçları, lacivert kot pantolonu ve beyaz kısa kollu t-shirti ile kapıyı açtı. Burcu Ayaz'a kötü bir bakış atıp içeri geçti. Bende arkasından tabii. Ayaz kapıyı kapatıp arkamızdan geldi ve salondaki bej renkli koltuğa oturdu. Burcu "Hiç lafı uzatmayacağım Ayaz. Artık gerçekleri bilmen gerekiyor. Bak Öykü Amerikadan seni affetmediği için deği tedavisi uzun sürdüğü için 2 ay geç döndü. Fakat sen üzülme diye de 1 ayda iyleştiğini doktorla anlaşıp sana söylediler. Şu an hala tedavi sürüyor. Asla üzülmemesi gerekirken Öykü İstanbul'a döndüğünden beri her gün ağlıyor. Neden acaba?" dedi. Ayaz gözlerini kocaman açıp "N-ne?!" dedi ve "Ö-öykü n-nerede ş-şu a-an" dedi kekeleyerek. Kafamızı bilmiyoruz anlamında salladık.
Öykünün Ağzından....
Bir süre daha kapıda ağladıktan sonra arabama atlayıp nereye sürdüğümü bilmeden yol aldım. Canım çok yanıyordu ve kahretsin ki ilaçlarımı almamıştım. Ve araba kullanıyordum. Her an bayılabilirdim. Gözyaşlarım ard arda sıralanırken direksiyona bir yumruk attım. Sonrasında ise karşıdan gelen kamyonu görmem ile gözlerim benden habersiz kapandı..........
Ayaz'ın Ağzından....
Emre ve Burcu ile Öykünün nereye gidebileceğini düşünürken telefonumun tanıdık melodisi bütün salonu kapladı.
Öykü Arıyor
"E-efendim" dedim büyük bir heyecanla. Daha 1 saat önce kapımdan kovduğum kadın o değildi sanki.
Karşıdan gelen sesin Öyküye ait olmadığını anladığımda içimi büyük bir huzursuzluk ve endişe kapladı.
"Alo Ayaz bey lütfen endişelenmeyin. Öykü hanım bir trafik kazası geçirdi. Son aramalarda sizin adınız var lütfen gelir misiniz ****** hastanesi"
Elimden telefon kayıp düşerken hızla masanın üzerinden arabanın anahtarlarını alıp hastaneye yol aldım....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavimsi Hayaller
Novela JuvenilOnlar karanlığın gölgesiyken birlikte mavi oldular. Kalpleri ile HAYALLER kurup hayal etmeyi öğrendiler. Gerçek aşk nedir bilmezken bir anda aşkın içinde buldular kendilerini. Siyaha yer yoktu onların hikayesinde çünkü onların Mavimsi Hayalleri vard...